Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir taş, yalnızca bir taş, zamanın ve toprağın tam ortasında duruyor kral gibi, utkusu devinimsizliğin, utkusu katılığın, ağırbaşlı utkusu yıldızların, kıpırdayan her nesnenin önünde tek başına, derin yoğun ve katıksız.
Gümüş sırtlı zaman
Gümüş sırtına binince zamanın Ayağı yerden kesilen indirir sedef kırbacını Tahta aynadan kopmuş artık Işığın haz yüzeyinde eğirir tozları Çok izlekli gövdeler Tel örgülerin ardında koy ve vaha ne kadar yakın ne kadar uzak Mavinin üzerinde tuhaf gölgeler, Araplar telin ardındayım ya, dokunulmam. Ne vaha, ne koy ne Arap, değmez bedenime, yalnızca korkunç ışığa söz geçirilmez burada; Coğrafyayla iklimin elbirliğinin utkusu, sızar hoyratça deliklerden bedenime.
Sayfa 58
Reklam
Zamanın Utkusu
... Ben böyleydim, daha kurulmamışken toprak, gündüz ve gece, dönüyordum yuvarlak yol boyunca, sonsuz olan... Bunu dedikten sonra, küçümseyerek başladı gene seyrine, çok daha hızlı doğandan, yüksekten avına uçan: Daha da, derim; düşünce bile izleyemezdi uçuşunu, hele dil ya da üslup hiç, öyle ki büyük bir korkuyla baktım ona.
"Bir taş, yalnızca bir taş, zamanın ve toprağın tam ortasında duruyor kral gibi, utkusu devinimsizliğin, utkusu katılığın, ağırbaşlı utkusu yıldızların,
Zamanın Utkusu
Nasıl da mutlu beşikte ölenler! Nasıl da zavallı en yaşlı çağında ölenler! ‘’Ne mutlu hiç doğmayana!’’ demiş birisi.
Sayfa 103Kitabı okudu
Zamanın Utkusu
Geçici yücelikleriniz, geçici gösterişleriniz, geçici hükümdarlıklar, geçici krallıklar; her ölümlü şeye son verir Zaman
Sayfa 102Kitabı okudu
Reklam
Zamanın Utkusu
Bir günden fazla nedir ki ölümlü yaşam? Puslu ve kısa ve soğuk ve sıkıntı dolu, güzel görünebilir, ama bir hiç değeri.
Sayfa 101Kitabı okudu