Japon klasiklerine epeydir başlamak istiyordum ve bunu da çok sevdiğim polisiye türüyle yapmak istedim. Öncelikle bu diğer çoğu yoruma nazaran biraz negatif bir yorum olacak… bunu söylemek istedim çünkü okumayı düşünüyorsanız büyük beklentilere girip sonradan hayal kırıklığına uğramanızı istemem. Polisiye maceram küçükken Sherlock ile başlamıştı. Dört kitaplık seriyi hemen bitirmiştim, o zamandan beri biliyorum ki bu tür hep en sevdiklerim arasında olacak. Tess Gerritsen, Grange, Dan Brown ve nicesini okudum ve okumaya devam ediyorum. Artık beni şaşırtacak bir polisiyenin gerçekten çok düşünülmüş olması gerekir sanırım. Ve yaptığım hata da bilmem kaç yıl önce yazılmış bir kitaptan olağan üstü şeyler beklemekti. Yazarın dili muhteşemdi, olay örgüsü sona kadar çok sürükleyici ve merak uyandırıcıydı. Karakterler benzersiz ve tasvirleri de aynı şekildeydi. Fakat sona gelince bunların hiçbir anlamı kalmamış gibiydi. İki öykü de en bitmemesi gereken ve en basit şekilde sonlandırılmıştı bana göre. Dediğim gibi belki de benim hatam çok şey beklememdi. Belki de o zamanlarda bu sıra dışı bir son kabul edilebilirdi fakat şu an ne yazık ki öyle düşünemiyorum. Kafamda binbir farklı son oluşturdum iki öykü için de. O güzel anlatım, o farklı karakterler çok daha güzel bir sonu hak ediyordu. Ama yine de başlangıç için doğru kitabı seçtiğimi düşünüyorum çünkü kitap sonunu getirmeden bırakmıyor sizi. Siz diğer öyküyü de yarın okurum diyemeden bir bakmışsınız o da bitmiş. Japon klasiklerine Yeşil Bambu ile devam edicem.