O’dur işte:
Birden parıldayıverir o eskimiş anı gözlerinin önünde; nasıl, nereden, sen bilmeden— niçin gittiğini bile anımsayamadığın o tepede (aslında, yıllar yılı orada oturmuşsunuz); aşağıda uzanan şehrin önünde, o’dur işte aydınlanıveren.
Sayfa 28