"Okulda ilk öğrendiğim gerçeklerden biri de babamın -sonra peder oldu- beni yanlışlıkla mektep yerine okula gönderdiği oldu.
Önümüze alfabe adında anlaşılmaz bir kitap koydular.
Babam, ona da elifba dedi. Okulla babamı uzlaştırmaya imkân yoktu.
Bu garip kitapta, bizim kılığımıza pek benzemeyen bir biçimde giydirilmiş çocuklar, boyuna birbirlerine top atıyorlardı. Hangi mahallede oturduklarını bilemediğim bu çocuklar, kumbaralarında -bizim evde böyle bir kutu yoktu- para biriktiriyorlar; babaları da -Ahmet Ağabey kadar genç ve bıyıksız adamlardı bunlar- onlara, çatana denen kayıklar alıyordu."
"Acaba sinüsü mü yoksa kosinüsü mü daha çok seviyorum diye öyle bir açmaza düştüm ki, sonunda ikisinin de karesini aldım; gene bir neticeye varamadım. Bir de, ‘Hayatın Koordinatları’ meselesi beni çok yoruyor.”
“Sen günün birinde çok meşhur olacaksın. Ben o zamana kadar belki sağ kalamam.”
Sayfa 51 - Turgut tek başına salonda kitap okumaya çalışırken ve hiçbir kelimesini anlamaz. çalışma masasına gider, kagit kalem çıkarırken selimin sesini duyar.Kitabı okuyor
"Aslında erkeklerin zayıflıklarını göstererek, kadınlara vermeleri gereken sürekli güveni sarsmamaları gerektiğini içgüdüsüyle biliyordu.
Fakat, yuvanın bütünlüğüne zarar vermeyen küçük bir zayıflıktı bu gevşeme. Yazık ki erkekler, şımartıldıkları zaman nerede durmaları gerektiğini çoğu zaman bilemezler.
Kadının, bunu hatırlatmasıysa, utanç verici bir uyarmadır onlar için. Ya da bazıları için öyledir. Belki nesli tükenmeye başlayan garip yaratıklardır artık bu çeşit erkekler.
İşte biri daha öldü gitti."