Âhü zi tü âmuht be hengâm-ı devîden / Ram kerden ü üsfâden ü vâpes nigerîden (Ceylan, seke seke koşarken ürkmüş gibi durmayı ve dönüp arkasına bakmayı senden öğrendi.)
‘’ İnsanların haklarını gasp eden çok padişah görmüş olan Binai, henüz on altı yaşındaki Babür'ün bu davranışından son derece müteessir olmuş ve ona ithafen bir şiir yazmış, hatta şiirin bir nüshasını iyi bir hattata yazdırarak şehir dışına çıkmadan Babür'e ulaştırmıştı. Kırk dört beytlik şiirde Babür'ü aşırı şekilde övüyor ve şöyle diyordu:
"Şah-ı sultanı Zahireddin Babür,
Ki cehan şod zi siti adlaş pur''
Binai, bu satırlarda. Babür'ün dünyanın adalet kapısını tuttuğunu belirtiyordu.''
-Doğru,- dedi Hanzade hanım.- Şia sünni düşmanlığının ne korkunç katliamlara sebep olduğunu Herat'da bizzat gördüm! Merv'den sonra Herat da kızılbaşların eline geçmişti. Şeybani-han döneminde itilip kakılan şiiler, intikam almak için isyan başlattılar. Herat'da Şeybani-han'ın bütün işlerine fetva veren seksen yaşındaki şeyhülislam Taftazani'yi yakalayarak şiilere teslim ettiler. İhtiyarı sokaklarda sürükleyerek halkın arasına getirdiler ve derhal sünnilikten vazgeçip şiiliği kabul etmesini emrettiler. Taftazani bunu reddedince sokaktaki bir ağaca astılar. Sonra da cesedini ağaçla birlikte yakıp küllerini savurdular. Bu olaya şahit olan ve hiçbir şeye karışmayan kişiler şia-sünni düşmanlığından yaka .silkerek, Abdurrahman Cami'nin hayattayken söylediği bir rübaisini fısıldamaya başladılar:
Ey muğbeçe-i dehr, bedeh cam-ı meyem
Ki amed zi nizayi sünni-yu şia kayem
Guyendki, Camiya, çe mezheh dari?
Sad şükürki, seg-i sünniy-u har(şia neyem)''
(Ey genç saki, ver bana şarap kadehimi
Şii sünni çatışması artık canıma yetti:
Deseler ki hangi mezheptensin ey Cami?
'·Şükürler olsun. ne sünninin itiyim, ne şianın eşeği!)
ge ce dün ya kı rıl dı
üs tü mü ze dö kül dü
ba ba ba na top rak at
ar ka daş la rım öl dü
dün ya cam de ğil top rak
kal bi mi zi kı ra rak
çek ti bi zi i çi ne
üs tü müz taş tan yap rak
İl ko ku lum son der sim
ya tı lı yım ö lü me
baş ka ze val ver me sin
Al lah dev le ti mi ze
Hayder Ergülen