Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
83 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
"Kralların oyunu" satranç... Zweig'in intihar etmeden önce yazdığı metin olmasından dolayı, yazara ait bunalımların da bulunduğunu düşündüğüm kitap. Bu kitap, yazarın okuduğum ikinci kitabı, ilki Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu idi. Her iki kitapta da ana karakterler duygularını çok yoğun yaşayan insanlardı, muhtemelen diğer kitapları da böyle yazarın -ki kendisi de öyle. Gelelim kitaba; ince olmasına rağmen bilgi açısından yoğundu. Akıcı, bir buçuk saatte bitebilecek bir roman, beğendim.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,5bin okunma
83 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Stefan Zweig'ın "Satranç" kitabı, sadece satranç oyununun stratejik derinliğini değil, aynı zamanda insan doğasının karanlık yönlerini ve totaliter rejimlerin insan hayatı üzerindeki hem psikolojik hem de fiziksel etkilerini aktarmaktadır. Yazar bu eserini 1938-1942 yıllarında Brezilya’da sürgündeyken yazmıştır. Eserinde Nazi
Satranç
SatrançStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2020236,5bin okunma
Reklam
80 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 saatte okudu
Güzel kısa bir sürekleyici bir öykü.. hikayeden çok yazar Stefan Zweig in intihar ederek ölümü etkiledi beni. Okur arkadaşlara tavsiye ederim Bir solukta bitti
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,7bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bir satranç başında iki hırslı adam
Oldukça stratejik olan bu kitap bolca hırs, öfke bunalımlar içeriyor. En çok şaşırdığım nokta ise Stefan Zweig bu kitabı tamamladıktan sonra intihar ediyor. Bir nevi " Satranç" yazarın okuyucularına yazdığı Dr. B karakteri vasıtasıyla kendi yaşadığı bunalımlarını çok acı bir şekilde anlatttığı bir intihar mektubu. Kitabı okurken oldukça gerildim, Dr. B'nin yaşadıklarını empati yaparak anlamaya çalıştım ve sanırım pek de anlayamadım. O durumu yaşamadan pek de anlayamazdım zaten. İnsanın aslında insanlara, kuşlara, ağaca çok basit görünen ufak bir kitaba ne kadar da çok ihtiyacı olduğunu anladım. Dr. B'nin bomboş odada tek başına düşüncelerle yaşamaya mahkum edilmesi hayatı sorgulamama sebep oldu. Aslında birkaç insanla oturup konuşmak, bir ağacı izlemek, rüzgarı tenimizde hissetmek ne kadar değerli şeylermiş hiç farkında olamamışım. Öbür tarafta don bir karakteri olan Czentovic, satranç konusunda başarılı gibi duran ama içten içe kibirli ve bir o kadar da cahil biri. Bir satrancın başında Czentovic gibi kibirli bir satranç şampiyonu ile satranç zehirlemesi yaşamış bunalımlı Dr. B karşı karşıya kıyasıya hırs dolu bir mücadele içine girdiler. Kitabın sonunda kazanan ve kaybeden yok bana göre. Bu kitaptan en çok etkilendiğim şey Stefan Zweig'ın yani onu yansıtan Dr. B'nin yaşadığı psikolojik baskı, çaresizlik içinde hissettikleri, düşündükleri, yaptıkları ve kendi sonunu kendisinin bitirmesiydi ve de beni üzdü.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Tutku Yayınevl · 2018236,5bin okunma
·
Puan vermedi
Kitabı şimdi bitirdim aslında böyle bir son beklemiyordum. Ve sanki sonu yarım kalmış gibiydi kitabın sonu yokmuş gibi geliyor ve biraz daha devam etmesi gerektiğini düşünüyorum sebebini bilmiyorum ama bende yarım kaldı gibi hissediyorum bir yanda da Stefan Zweig'ın intihardan önce yazdığı son kitap olarak değerlendirmeye alıyorum ve kitabın sonunuda kendisinin intiharı ile tamamladığını düşünüyorum çünkü kitap anca öyle bir sonla bitebilirdi Stefan Zweig'ın sonu kitapla çok uyumlu gibi geliyor bana Stefan Zweig da Hitler'in baskısi yüzünden girdiği bir karamsarlık sonucu intihar etmiştir ve kitapta ki adamda Hitler'in ona yaşattığı ruhsal bir işkence içinde ve o işkence sırasında çaldığı satranç kitabı ile günleri geçiyor. Stefan Zweig'ın ölümü bu hikayenin devamı gibi . Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum ve okuyanların da kitabın tamamını okuyunca benimle aynı fikirde olacağını düşünüyorum ve Stefan Zweig'ın neden intihar ettiğini bu veda mektubu tarzı kitabı okuyunca anlayacaklarını düşünüyorum.
Satranç
SatrançStefan Zweig · Everest Yayınları · 2018236,5bin okunma
68 syf.
6/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Stefan Zweig'in kitaplarını hep severek okurdum fakat bu kitapta bana itici gelen bir şeyler oldu. Kitap bilinmeyen bir kadının, bilinen bir yazara olan karışılıksız aşkını anlatıyor fakat bunun adı aşk mı, saplantı mı yoksa ahmaklık mı emin olamadım ya da okurken bende bir şeyler eksik kaldı bilemiyorum fakat okuduklarım bana aşktan çok bir saplantı gibi geldi. Birine aşık olmak demek kendi hayatından vazgeçmek değildir bence. Birini pek tabii ki karşılıksız sevebilirsin fakat severken kendin için de bir şeyler yapabilirsin, kimse kişinin kendinden daha değerli değildir. Ayrıca intihar etmeden önce bir mektup yazmak, karşı tarafı cezalandırmaktan başka bir şey değil kanımca. Bugüne kadar hiçbir şeyden haberdar etmeyip neden ölmeden hemen önce her şeyi anlatmak istemek? Amaç içini rahatlatmaksa zaten öleceksin, neden bunun için son anını bekledin? Bundan sonrası karşı tarafa vicdan azabı çektirmekten başka bir şey değil diye düşünüyorum.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,7bin okunma
Reklam
96 syf.
·
Puan vermedi
·
11 saatte okudu
Kısa ve sürükleyici hikâyelerden oluşan akıcı bir kitap ama yazarın okuduğum ilk kitabı Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu bu kitabına göre daha kaliteli bir anlatım ve konuya sahipti diye düşünüyorum. Zweig'in hikâyelerinin neden intiharla sonlandığına pek anlam verememiştim eşiyle beraber intihar ettiklerini öğrendiğim zamana kadar. Güzel bir kitap ama size bir şeyler katacak ya da bir şeyler kazandıracak bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Can sıkıntısını gidermek amacıyla okunabilir bir kitap olduğunu düşünüyorum. Herkese iyi okumalar.
Ay Işığı Sokağı
Ay Işığı SokağıStefan Zweig · Venedik Yayınları · 201967bin okunma
68 syf.
4/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bilinmeyen bir kadının mektubu.
Zweig'ın yere göğe sığdırılamayan o "müthiş aşk hikayesi"ni nihayet ben de okudum. Fakat şunu söyleyebilirim ki bu kitap bir aşk hikayesinden çok acınası bir hayat hikayesiydi. Bu hanımefendiye ne kadar acısam yeridir gerçekten. Bir adama aşık olup tüm hayatını ona adayıp, üstüne o adamdan çocuğu olduğunda bebeğe bakabilmek için hayat kadını olup, bebeği ölünce de her şeyi ayak üstü bir mektupla anlatıp intihar etmek ve buna 'aşk' demek... 13 yaşındaki bir kızın kendinden yaşça büyük birisinden hoşlanması normal karşılanabilecek bir durum olsa da bunun yıllarca sürmesi ve 'aşık' olduğu adamın kendi ölümüne sebep olması psikolojik bir rahatsızlıktan öte değil. Kadının sevdiği adam için hiç bilmediği bir şehire gitmesi ve her gün onun evinin önünde beklemesi de cabası. Bu rahatsızlığının sebebinin küçüklüğünde yaşadığı ilgisizlik ve herkesten onay beklemesi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca "artık büyüdüm, bana aşık olabilir."i düşünürken bir anda kendini R'nin yatağında bir hayat kadını olarak bulması, "yine farkedilmedim." acıtasyonu ve bu yüzden hayatına son vermesi bence amansız bir aşk değil, acınası bir korkaklık. Bu kadınla bir kez konuşma hakkım olsaydı ona "güzel kız, neden kendine bunu yaptın?" demek isterdim. Uzun lafın kısası, bu kitap "insanda derin hisler bırakan bir aşk hikayesi"nden çok "bir kadının kendisine nasıl saygısı olmaz"ı anlatıyor.
Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu
Bilinmeyen Bir Kadının MektubuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022223,7bin okunma
99 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.