Yarım saatte okunacak minnoş bir kitap.
Beşiktaş ile ilgili her detay var .
Özellikle Cordoba detayını çok sevdim. Gerçekten Beşiktaş da fazla emeği olan biri.
Onu tekrar hatırlamak çok iyi geldi .
'Gücüne güç katmaya geldik' deriz evet daima ama bugün için gücüme güç kattı bu tatlı kitap . Haftasonu kaçamağı oldu benim içinde emeklerinize sağlık efendim ..
Günaydın Gece .. Ne zaman adını duysam içimde bir sızı kalır. Çok eskilere dayanıyor aslında bu kitabın bendeki hikayesi.. Bundan 20 küsür yıl önce hayatıma dahil oldu bu kitap.
Emel benim okul arkadaşımdı. Daha ergenliğe yeni girmiş toy, tecrübesiz iki insandık. Çok samimi değildik ama aramızda iyi bir elektrik vardı bu kesin.
Onun annesi ile babası ayrılmıştı. Annesi başka bir evlilik yapmış, babası da başkasıyla evlenmiş evde huzur yok Emel de babannesiyle kalıyordu. Anlattığı kadarıyla ki o dönem bu konu beni çok fazla etkilemişti. Hala aklıma geldiğinde içimi sızlatıyor. Babanne evinde de huzuru bulamadı. Dayak başgöstermeye başladı. Bir gün ağlayarak sınıfa girdiğinde hıçkırarak anlatmıştı. Kardeşiyle babaanne de kalma süreci içler acisiydi. En son alınan karar onun için okulu bırakıp evlenmesi yönündeydi.
Günlerce konuştuk dertleştik ama bir çözüm bulamamıştık . Ki zaten napabilirdik ki yaşımız belli
Bir gün geldi .. Elinde bir paket .. Önce çok şaşırdım bu ne ki sonra açtım ve içinden bu kitap çıktı.
Günaydın Gece o sene çıkmıştı ve ben de arkadaşıma demiştim o dönem en yakın arkadaşım Ayseldi Ona sormuş öğrenmiş ve bu kitabı hediye almıştı
Bir sonraki sene aynı sinifta değildik ama sonradan öğrendiğim kadarıyla okuldan alınmış ve evliliğe ilk adımı atılmıştı
Ne zaman görsem rafta aklıma geliyor Emel ..
Dilerim erken bir evlilik yapmissan bile çok mutlusundur inşallah
Kitabı 20 yıl önce okudum.. Ve bugün..
Söyleşi tadında bir kitap ve kesinlikle derin manalar içeren bir kitap .. ve benim için fazla değerli
Rabbim güzel yazılar yazsın
Keyifle okuyun..
' Cinayetler aslında konunun sonucudur, öncesinde giriş gelişme bölümü vardır ki asıl konu burda başlar '
Aslında kitabı özetlemek gerekirse bu cümle tam da bunu karşılar.
Agatha Christie ilk kitaba başladığımda hatta kitabın ortasına kadar aşk üçgeninin esir aldığı kişilerden bahsediyordu. Bu benim için ilk etap da hayal kırıklığı oluşturdu. Yazarın okuduğum önceki kitabı
On Kişiydilerde aksiyonu baştan sona yaşattığı için bu kitapta da onu yaşayacağımı düşünerek başlamak tabi ki benim hatamdı :))
İlk etapda adam eşini aldatiyor 8 yıllık evliliğini bitirip yeni biriyle yeni baslangic yapması ama bu başlangıçtan pişman olup ilk eşine ulaşmak kavuşmak istemesi uzun uzadıya anlatıldı. Bir ara Agatha değilde türk sinemasi senaristlerinin yazdığı bir senaryo okuyor gibi oldum . Hatta birazdan nayırr nolamazz diyecekler gibi bir algı oluşturuldu
Kitabın ortalarına doğru cinayet konusu ustalıkla işlendi. Tabi ki ters köşe olmakla yetinmeyip bu işi biliyorsun sevgili Agatha demekten kendimi alamadım .
Çünkü baştan sona tüm hikaye kitabın sonunda değişti Sevdim mi , evet sevdim Son satırları okurken masum iki insanın birlikteliği beni aşırı mutlu etti
Ee ne demişler onlar ermiş muradinaaa biz çıkalımm kerevetine
Sıfıra DoğruAgatha Christie · Altın Kitaplar · 20221,175 okunma
José Mauro de Vasconcelos, bu üç kitabında da aynı kişinin yaşamını anlatmaktadır. Zé, Zezé veya Zéca ya da en son bilindiği üzere Gum.. Kahramanın adı değişse de kitapların hepsinde aynı kişiyi görüyor, Şeker portakalında çocukluğundan başlayarak, Güneşi uyandıralım da delikanlılığını, Delifişek'te ilk gençlik yıllarını daha sonra olgunluk dönemi okuyucuyla buluşuyor.
Zezé de, tıpkı yazarı gibi yoksul ailelerden geliyor, her ikisinde de yerli kanı var, ikisi de ana babalarından alınıp yabancı bir ortamda sevgiden uzak büyümüştür.
Yani diyebiliriz ki yazar kendi hayatını Zezé üzerinden anlatmıştır. Şeker Portakalı'nda yaşadım en çok hüznü. İnanılmaz gerildim , ağladım. Bir çocuğun sevgisiz ilgisiz kalması ve sürekli kendi ailesinde şiddet görmesi beni mahvetti . Evlat verildiği ailede ise bu durum psikolojik şiddet olarak devam etti.
Gerçeği söylemek gerekirse Zezé gibi bir çocuk bence çok özel bir çocuktu. Aklı yaramazlığa çalışan çocuklari aksine ben daha fazla seviyor olabilirim:) yaramazlık çocukta zeka belirtisidir ki Zezé zaten çok akıllı bir çocuktu.
3. Kitabı da bitirdikten sonra uzun uzun düşündüm. Bitirdiğim serilerde genel olarak şöyle bir hissiyat içine giriyorum . Zezé nin hikayesi kitapta bitti ama devam ediyor o sevdiği kız için çalışmaya savaşmaya devam ediyor diye düşünürüm. Bu her etkilendigim kitapta böyle devam eden bir durum :) Yani bizde son yok canımsılar :)
Delifişek okumak onların hayatlarına dokunmak benim için çok özeldi.
Listeme bir çok kitabını ekledim çünkü kalemini çok sevdim.
Bir yerlerde dilerim çok mutlusun dur Zezé..
DelifişekJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 202127,5bin okunma
Buzdolabı Vatandaşları ile ilgili duygularından bahsederken aslında bu kadar güçlü bir kalem ile karşılaşacağımı düşünmemiştim. Ön yargı yaptığım için öncelikle kocaman bir özür ile başlamak istiyorum..
İlk sayfadan son sayfasına kadar inanılmaz bir hazla okudum. Bu zamana kadar hiç düşünmemiştim ki aldığım bir domatesin veya enginarın veya elmanın ne denli hislerle o dolabın içine girdiğini veya girdikten sonra ki ruh hallerini .. Hayır hayır ciddiyim bakmayın öyle:) Kitabın satırları arasında kaybolurken o hissi bizzat yaşıyorsunuz veya bir başka deyişle yazar bunu hissettiriyor işte burda kaleminin gücü ortaya çıkıyor.
Kitapta en sevdiğim karakter parlak domatesti. Sonlara doğru üzülsem de ters köşe yaparak zekanın herşeyden üstün olduğunu hissettirerek okuyucuya farklı bir son sunması çok güzeldi. Buna en çok ben sevindim bir insan olarak artık o tatlı domatesi nasıl benimsediysem :)
Bir gastronomi uzmanına da böyle bir kitap yakışırdı. Severek okudum ayrıca çok eğlendim okurken kalemine sağlık
Tutunamayanlar dan sonra kendime gelmem için ( çünkü fazla ağırdı ama inatla bitirdim) kitaplarla göz kontağı kurduğum bir sıra da gözüme ve kalbime yine ilişti canım Kemal.
Bu kitabı okuduğunuzda kendinizden parçalar bulmanız olası bir durum .
Bu kitap ve bu kitabın başlıca kahramanı hepimizin çok sevdiği
Yazar 1876 San-Francisco doğumlu. Dünya ticari dergi romanının öncüsü ve yazarlıktan yüksek gelir elde etme başarısını amaçlayan ilk Amerikalılardandır.
Bu kısa araştırmaya bile bakılarak romanın baş karakteri Martin Eden ile aralarındaki benzerlik ilk olarak farkedilmekte. London ailesinin işçi sınıfından gelmesi , baş karakter Martin Eden'in bir işçi sınıfı olarak sosyalist sınıf (burjuva) ile verdiği savaş tüm ayrıntıları ile anlatılıyor. Yani aslında diyebiliriz ki bu durumda , yazar çoğunlukla kendi hayatından kesitleri de bu kitapta yer vererek bir nevi yazarlık serüveninin ince ayrıntılarını işlemiş.
Martin Eden i spoi vermeden incelemesini yazmak imkansıza yakın diye düşünüyorum. Martin'in burjuva sınıfına mensup Ruth'a duyduğu sevgi için kendini geliştirip, okumaya merak duyması, yazarlığa emek vermesi , emeklerinin karşılığında birçok bedel ödemesi, tüm zorluklara göğüs germesi en anlaşılır haliyle okuyucuya sunulmuş. Okurken kendinize o kitapta bir karaktermiş gibi hissetmeniz çok olası Ruhunuz uçup uçup tekrar yerine konacak. Tam anlamıyla hissettiğim şey buydu.
Yazarın okuduğum ikinci kitabıydı. İlk okuduğum kitabı
Martin Eden için diyeceğim yegane şey hayatınızda Martin'e yer açmanız olur. Son sayfayı okuduğum andan beri aklımda dönüp duran birçok soru var ve eminim ki bir süre daha o soruların cevabını arayacağım. .
Son olarak diyeceğim şey ise
Jack London ismini gördüğüm an kuşku duymadan alıp arşivime katacağım gerçeği
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202391,3bin okunma
Sabrin İsmetli Azerbaycan doğumlu. 2016 da tıp fakultesini bitirmiş ama edebiyat sevgisi ağır basmış . Hakkında edindiğim bir başka bilgi de ilk ve tek kitabı
Yeniden Doğuş olduğu.
Kitap adına söyleyeceğim en net şey enfesss bir kitap olduğu. Elime aldığım andan itibaren heyecanı, tutkuyu, acıyı, hüznü birçok duyguyu aynı anda yaşadım. İnanılmaz haz duydum ve açıkçası bitmesini istemedim.
Son zamanlarda okuduklarim arasında bu ekşını bı
Yeniden Doğuş da :))) Başka kitabı var mı diye hemen biter bitmez araştırdım ama bulamadım. Çok iyiydi. Her duyguyu yadirgamadan hissettiren nadir kalemlerdendi. Geçişleri fazla iyiydi ben çok sevdim. Okuyun, okutturun der susarım
Ahmet Günbay Yıldız 1941 yılında Tokat'ta dünyaya gelmiştir. Edebiyat sevgisi kendini daha çocuk yaşlarındayken göstermiştir. Yazarın yayınlanan şiir kitapları da vardır.
Benim yazarın kalemiyle tanışmam lise yıllarına dayanıyor.
Günahın Rengi kitabı okuduğum ilk kitabıydı. Uzun süre etkisinde kalmıştım o dönem. Sonrasında
Gustave Flaubert "Taşra Hayatı" orjinal ismiyle 1856'da yayınlanan ilk romanıdır. 1857'de iki ciltte yayınlandığında en çok satan kitap olmuştur.
Realizm akımının ilk ve en önemli örneklerindendir. Bu kitaptan sonra "Bovarizm" akımı oluşmuş ve psikolojide tatminsizlik, memnuniyetsizlik anlamına gelen bir rahatsızlık olarak yer almıştır.
Emma hayallerde yaşayan bir karakterdir.Onun iç gözlerini ve ruhsal çalışmalarının çözümlenmesi ve Falubert'in yazarlukta geldiği noktayı göstermektedir. Açıkçası ben bu kitap da en çok Charles ve kızı Berthe'ye üzüldüm. Karısını çok seven ama karşılığını bulamayan bir adam ve sevgisiz büyüyen bir evlat..
Emma karakterini fazla sevimsiz buldum.
Kitabın geneli göze alındığında ders niteliğindeydi. Emma karakteri sürekli sevgiyi dışarda ararken ve bulamazken(!)
**Ölürken, öldükten sonra , Emma ile ilgili tüm çirkinlikleri öğrendiği halde onun yanından, mezarı başından ayrılmayan eşi Charles:( Sen bu dünya için fazla iyiydin be dostum.
Emma karakteri= Bihter + Ferhunde :))
Madam BovaryGustave Flaubert · Can Yayınları · 202233,2bin okunma
Elime aldığım andan itibaren ruhum yerinde değildi sanki. Bazı kitaplar sendir ya hani okusan bi rahatlayacaksındır o his varya heh aynen o histi kitabı ilk gördüğümde bu kitabı okumalıyım dedirten şey..O histi bitirene kadar , ona bir son bulana kadar sanki son bulursan evet gece rahat uyumani tetikleyecek yegane şey olduğuna inanmaktı .
Özellikle Nil ve Ufuk arasında geçen diyaloglar da çok fazla eğlendim, mizahi yönü çok iyiydi .Ama Hüseyin amcayla başlayan Hale, Ufuk, Yusuf üçgeniyle devam eden konu fazla etkileyiciydi.Tüm gece kendime sorular sorup ilk kendimle yüzleştim.
Sevgi neydi, nasıl gösterilirdi? ifade etmek de hiç zorlanmış mıydım? tüm gece kendime bu soruları sordum. Veya hiç bedel ödemiş miydim? Bir makarnaya bile derin anlamlar yüklemiş miydim? Sahi seni seviyorum duymadan da sevgiyi yaşayabilir miydi insan ?
Sizin adınıza da tüm gece cevapladım bu soruları. Sevgiyi anlamak yaşamak bilmek istersen, yel oluyordu,yol oluyordu, yine geliyordu sana o sevgi .
Güneş Özümü Alıyor kitabı sadece Ufuk'a değil benim de hayatımda ışıklar yaktı. Ne eften püften şeylere üzüldük dedim kendime. Yüreğimize ağırlıkları kendimiz taşıdık yığın yığın. Görmek istemedik ki bizim için yapılanı.. .Hep
Güneş Özümü Alıyor dedik hiç o güneşe birlikte çıkacak kadar cesaretimiz olmadi Hale kadar ..Keskin çizgilerimiz vardı bizim silinmeyi bekleyen.. Boğazımda ki yumru sahi mi ? Ya da içimdeki acı..
Mustafa Tan kaleminize sağlık çok teşekkür ederim öyle güzel öyle samimiydi ki. Öyle bizden, öyle benden. .. Lütfen siz hep yazın
Canım hocam öyle güzel bir kitap yazmış ki her satırında hayatıma, hayatına, hayatlarımıza dokunan ..
Çağatay Çakır uzun yıllardır takip ettiğim biriydi. Instagram da sık sık yaptığı soru cevaplara hayranlık duymamak elde olmuyordu çoğu kez. Sert üslubunun altında pamuk kalpli bir adam vardı ( bunu eski takipçileri bilir bir tek)
İki hafta da bir ergenlik ve evlilik semineri yapar. Seminerlerine katılım sağlama fırsatı bulmuştum birkez bu güzel bir deneyimdi benim için.
Uzm.psikolog Çağatay Çakır Gazi üniversitesi mezunudur.Newyork Colombia Üniversitesi'nde aile ve ilişki danışmanlığı, İstanbul üniversitesi'nde ilişki danışmanlığı, Aydın Üniversitesi'nde aile danışmanlığı programlarını bitirmiştir.
Canım hocama sosyal medya da yaptığımız baskılar neticesinde ilk kitabı Değer mi? yi yazmış ve değer kavramını her açıdan incelemiştir kitabında.
Okudukça kendinize de pay çıkarmanız olası bir durum çünkü o bizden biri
Kaleminize sağlık hocam dilerim yolumuza ışık olmaya devam edersiniz
Değer mi?Çağatay Çakır · Destek Yayınları · 202394 okunma
Aklından Bir Sayı Tut için söylenecek çok fazla söz var ama nerden başlamalıyım inanın bilmiyorum https://1000kitap.com/yazar/i51un okuduğum ilk kitabı ayrıca yazarın da çıkan ilk kitabı. Ve çok başarılı. Kurgu kusursuz olayların akışı fazla iyi. Şunu soyleyebilirim ki son on sayfaya kadar kimin suçlu olduğu hakkında tek bir belirti yoktu ve bu da beni aşırı heyecanlandırdı.
Akıcılığını son satıra kadar öylesine sürdürdü ki polisiye roman alanında okuduklarımın en iyisi diyebilirim. Konusuna detaylı girmicem bu kitapla beni tanıştıran okuma grubuna burdan teşekkür edebilirim çünkü listede olmasaydı bu kitap tanışmam zaman alabilirdi
Kitapta yer alan bir kısıma değinmek istiyorum sadece . Suçlunun aşırı polis düşmanı olması beni bu kitap da rahatsız eden tek şeydi. Kurguydu evet ama en sonlardaki polise yönelik onları yok etmeye yönelik planların yapılması spoiler verilmesi bununla ilgili varsayımlar canımı yaktı. O satırları o planları notları okurken aklıma Beşiktaş faicasinin gelmesine engel olamadım. Tim-47 Tim-47 ölümsüzdür..(Ruhları şad olsun)
Ve bazı acılar karşısında sadece susmak gerekir dedim sürekli kendime .
Kitap 10/10 luk değerdeydi benim için.Son diyeceğim şey ise , okuyun okutturun..
Kitap tek kelimeyle efsaneydi. Elime aldığım her an da farklı hislerle yorumlamama ve farklı bakış açısıyla okumama kapı araladı. Kitabı okudukça onun bakış açısı ile bakıp, onun neyi nasıl veya neden yaptığıyla daha yakından ilgilenmeye başlıyorsunuz.
Şizofren günümüzde genlerle iliskilendirilse de kitap da bahsedilen üzerinde durulan sebepler ve sonuçlar aslında kalıtımsal şeylerden çok yaşantı, içinde bulunduğumuz toplum ve etkenlerin de bunu tetiklediğini ortaya koymakta.
Spoiler vermek istemiyorum aslında çünkü böyle bir kitabı daha önce bende okumamıştım ve isterim ki herkes okusun. Bir biyografinin bu kadar geniş kapsamlı anlatilmasi, bu kadar net, akıcı ve heyecan verici anlatılması benim de ilk kez şahit olduğum bir şeydi.
Kitap da öyle şeylere şahitlik ettim ki , kitap bitiminde Nash eğer şizofren olmasaydı daha neler basarirdi acaba demekten kendimi alamadım.
Akıl Oyunları için diyeceğim en son şey ise aldığı tüm ödülleri hak ettiği..
Akıl OyunlarıSylvia Nasar · Altın Kitaplar · 2002574 okunma
Sabahattin Ali'nin okuduğum ikinci kitabıydı.
İlk okuduğum kitabı
Kuyucaklı Yusuf okuduğum dönem beni bir süre etkisine almıştı.
Sırça Köşk kısa kısa öykü tadında ilerledi. İki üç bölüm haricinde beni kendine pek çekemedi. İlk okuduğum kitabından aldığım hazza yaklasamasa da okuduğum bölümlerde vermek istenilen mesaj net olarak karşıdakine ulaşıyordu. Akıcı bir dildeydi . Sırça köşk ile bitirip kitabın ismini alması vurucu darbeydi. Ortalarda alamadığım tat son da beni bı nebze alanına almaya çalıştı Puanım 7
Sırça KöşkSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 202056,6bin okunma