Hani bazı kitaplar vardır ya sizi dürten ve sizi uyandıran, bu kitap o kitaplardan işte. Hissetmeden günden güne nasıl hayattan koptuğumuzu, biz farkına bile varmadan yeni düzen bu diyerek nasıl da makineleşip yeni düzenin kölesi olduğumuzu anlatıyor bu kitap.
Oysa bizim adetlerimiz, geleneklerimiz, maneviyatımız ve vefamız vardı. Bunların hepsini unutup bencil bir hayat süren biz yeri geldiğinde sahiplenilmeyi ve şefkatle sarılmayı deli gibi arar olduk. Bir sıcak merhabaya bir güler yine bir selama muhtaç olduk.
Ertuğrul Kalkan'ın emekleriyle bizimle buluşan bu eser bana eskiden kısıtlı imkanlarla mutlu olduğumuz ve yalnızlığı hiç hissetmediğimiz o günleri hatırlattı. O eski günlere dönmek zor da değil hem kolay hem de inanılmaz mutluluk verici.
Yarından tezi yok ben yine eski ben olacağım, sevdiklerimi telefonsuz, ihtiyaç sahiplerini yardımsız, çocukları da mutsuz bırakmayacağım. Ellerine sağlık Ertuğrul iyi iş çıkarmışsın. İş işten geçmeden paylaşmanın, samimiyetin ve maneviyatın önemini tekrar hatırlattın.