"Sürekli çevrende, sürekli gerilim ve hareket halindeydim ama sen bunu , çantada taşıdığın ve karanlıkta sabırla zamanı ölçen, duyulmaz kalp atışlarıyla yollarına eşlik eden ve telaşlı bakışının tik tak eden saniyelerin ancak milyonda birinde uğradığı saatini çalıştıran yayın gerilimi kadar az hissediyordun."(sy 21)
bir kitap değildi okuduğum sanki otosiye girmiş bir doktordum ve hastanın nesi var nesi yoksa ortaya döküyordum. nefes almadan okuduğum hatta altını çizmenin bile zaman kaybı olduğunu düşündüğüm kitabı bitirdim hem isteyerek hem istemeyerek.
kitabın içinde kalbinize bir bıçak saplanıyor sanki. inanılmaz bir ruh analizi ve muhteşem, sırılsıklam , çileli bir aşk öyküsü. kitabın bir yerinde "hadi be adam tanı artık" diye sitem etmedim değil hani. kitabı bitirdikten sonra kendimi dışarı attım.
"tekrar o günlerin cehennemine dönmem gerekseydi ve beni neyin beklediğini önceden bilseydim , bir kez daha yapardım sevgilim, bir kez ve binlerce kez kez daha!"(sy 41)
Nasıl ki iyi insanlarla tanışmanın bir zamanı varsa iyi kitaplarında zamanı da var demek ki deyip burdan beni güzel kitaplarla tanıştıran dostuma teşekkür ediyorum:)