Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Belki De Neşe

272 syf.
·
Puan vermedi
Bilim, iyi insanların elinde mükemmel olgulara neden olabileceği gibi kötü insanların elinde ise büyük bir faciaya neden olabilir. Eğer Wells tarafından yazılmış bir bilimkurgu kitabı varsa mutlaka bilimin ve teknolojinin insanı nasıl karanlık bir sona sürüklediğini görürsünüz. Çünkü Wells her zaman bilimi kötü insanların eline verir. İki biliminsanı, insanları daha zeki ve güçlü yapabilmek için bir tohum bulur. Adına da “Tanrıların Tohumu” adını verir. Bu tohuma maruz kalan bütün canlılar kontrol edilemez şekilde büyür. Böylece insanlınlık bir kaosa sürüklenir. Wells okurları bu kitabı yazarın diğer kitaplarına oranla daha iyi ve sürükleyici bulmasa da “Tanrıların Tohumu” beni içine çekmeyi başardı. Genetiği değiştirilmiş ürünleri üretip tükettiğimiz bu zamana, yazarın öngörüsü tam yerinde olmuş.
Tanrıların Tohumu
Tanrıların TohumuH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20191,036 okunma
Reklam
244 syf.
·
Puan vermedi
Kızılderili kimdir, diye sorsam herkesin kafasında çizilen senaryo bellidir: Kazan içinde beyaz insanları haşlayıp etrafında dönen kişiler, kafaderisi yüzen barbarlar vs. Bu senaryoların nedeni ise Kızılderilileri yıllarca bize beyaz perdede bu şekilde lanse etmeleridir. Tüm bu yalan senaryoları yıkmak için ise elimizde tek bir kitap var. YERYÜZÜNE DOKUN. Kızılderililerin aslında Tanrıyla, insanla ve doğayla çok ama çok barışık olduğuna şahit oluyoruz. Kızılderililer; felsefe, din, hukuk, doğa, çağdaşlık gibi konularda insanlara, tam bir insanlık dersi veriyor. Kızılderililerin beyaz adamlara yazdığı mektuplar ve onlarla yaptığı konuşmalardan oluşan kitabımızı mutlaka okuyun ve okutun. Çünkü herkese hitap ediyor. Çok şey öğreneceksiniz ve bakış açınızın değiştiğini göreceksiniz. Bol bol altını çizeceğiniz kısımlar olacak. Yanınıza kalem almayı unutmayın.
Yeryüzüne Dokun
Yeryüzüne DokunT. C. McLuhan · İmge Kitabevi · 199482 okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
“Hayatın en iyi kısmını başta, en kötü kısmının da sonda olması ne yazık.” Sözünden esinlenen yazar, 2 yıl boyunca zihninde kurguladıktan sonra “Benjamin Butto’nun Tuhaf Hikayesi”ni yazmıştır. 70 yaşında bir adamın fiziki, zihinsel ve duygusal özellikleriyle dünyaya gelen adamın giderek gençleşme sürecini tanık oluyoruz. Dünyaya gelme sürecini tersten yaşayan bir adam. Oldukça enteresan bir öyküydü. 1 saatte asla sıkılmadan okuyacağınız bu kitabın aynı adı taşıyan bir filmini de izlemenizi şiddetle tavsiye ederim.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi
Benjamin Button'ın Tuhaf HikayesiF. Scott Fitzgerald · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202021,4bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
335 syf.
·
Puan vermedi
Nietzsche, Böyle Buyurdu Zerdüş’ü; “Yazılmış en yüce kitap, insanlığa şimdiye kadar verilen en büyük armağandır. Yazılmış olan en derin eserdir.” Diyerek tanımlamıştır. Felsefe ve edebiyatın iç içe geçtiği kitap, Nietzsche’in özdeyişlerinden oluşuyor. Genellikle şiirsel dilde yazılmıştır. Kimi zaman da şiir ve düz yazı karıştırılarak kullanılmıştır. Kitabın yazılmasındaki asıl amaç; ‘hayvan’ ile ‘üstinsan’ arasında bulunan ‘insanın,’ üstinsan olmaya çabalaması gerektiğini anlatıyor. Ona göre bir insan önce kendisini olmalıdır. Bunun koşulu ise kişinin kim olduğunu hiç bilmemekten geçmektedir. Böylece kişi kendi değer yargılarını, inançlarını kendisi oluşturabilir ve bu durumda ne bir akıl hocasına ne de başka bir şeye ihtiyacı olacağını düşünür insanın. Nietzsche, özdeyişlerinin altında bulunan anlamları insanların bulmasını beklemiştir fakat yaşadığı çağda onu anlayan kimsenin olmadığını öngördüğü için ‘ben bu zamanın kulaklarına göre ağız değilim’ demiştir. Bu sözünde o kadar haklıdır ki Zerdüşt, İranlı peygamberin ismiyle aynı olduğu için ‘kutsal kitap’ olarak algılanmıştır. Yanlış algılandığı gibi kitabın isminin nereden geldiğini de soran olmamıştır. Keşke sorsalardı demiş, Nietzsche. “Çünkü o İranlıların tarihindeki korkunç benzerliği yapan şey, benimkinin tam tersidir.” Diyerek açıklamıştır, aynı isme sahip olan Zerdüşt’lerin farkını.
Böyle Söyledi Zerdüşt
Böyle Söyledi ZerdüştFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202037,9bin okunma
541 syf.
·
Puan vermedi
Okuyanın tekrar okuduğu eşsiz bir otobiyografi. Kitap, Ferhan Şensoy’un Galatasaray Lisesi’e gidişiyle başlayıp Avrupa’da tiyatro eğitimi aldıktan sonra güzel hayallerle yurda dönüşüyle bitiyor. Ferhan Şensoy, hayatı ne kadar dolu dolu yaşayabilirse yaşamış ve de her zaman hayallerinin peşinden koşmuş. Şimdi daha iyi anlıyorum ki hiçbir başarı tesadüf değildir. Ferhan Şensoy’un üslubu o kadar güzel ki sanki karşınızda oturuyorsunuz da o anlatıyor da anlatıyor. Uzun zamandır hem bu kadar duygulanıp hem de kahkaha attığım bir kitap olmamıştı. Özellikle Galatasaray Lisesi’ndeki anıları ve Strasbourg Tiyatro Akademisi elemesindeki anısı oldukça güldürdü. Ferhan Şensoy’un kitaplarını okumaya siz de benim gibi yeni başladıysanız. Başlangıç kitabı olarak Kalemimin Sapını Gülle Donattım kitabını okuyabilirsiniz. Sonrasında devam niteliği taşıyan “BaşKaldıran KurşunKalem” kitabını da okuyabilirsiniz.
Kalemimin Sapını Gülle Donattım
Kalemimin Sapını Gülle DonattımFerhan Şensoy · Ortaoyuncular Yayınları · 2007905 okunma
Reklam
210 syf.
·
Puan vermedi
Kitap okumayı sevmeyenlerin bile sevebileceği bir eser. Neden mi? Çünkü, uzun uzun betimlemeler, süslü sanatsal cümleler, üstü kapalı sözler yok. Ne kadar net, açık, anlaşılır olabilmişse olmuş yazar. Kitabın kapağında 6 siyah çizgi var ve bu sayı kitaptaki 6 karakteri temsil ediyor. Sıkmadan yormadan anlatılan 6 karakter. Yazar insanlığın ortak duygularına hitap ettiği için olayları kapı komşunuz yaşamış gibi hissedebilirsiniz.
Yaşamak
YaşamakYu Hua · Jaguar Kitap · 201633,8bin okunma
216 syf.
·
Puan vermedi
Şarap, sevgili, şiir denince akla gelenlerdendir Ömer Hayyam. Hem inanan hem inancını sorgulayan hem de pervasızca dile getirebilen başka bir şair adamı yoktur sanırım. Cennet-cehennem, helal-haram kavramları etrafında çok dolanıp düşüncelerini de açıkça dile getirdiğinden dolayı sapık, dinsiz, günahkar olarak görülmekte ve buna karşılık ‘ben olduğum gibiyim beni sapık, dinsiz görenler acaba olduğu gibi midir?’ diye yakınır. Çünkü ikiyüzlülüğe asla tahammülü yoktur. Ne dünü düşünür ne yarını, an adamıdır Ömer Hayyam. Anda sadece sevgili ve şarapla olmak ister. “Bizim şarap içmemiz ne keyfimizden, Ne dine, edebe aykırı gitmemizden; Bir an geçmek istiyoruz kendimizden: İçip içip sarhoş olmamız bu yüzden.” Bütün tabulara rağmen kendisi olarak var olmayı başarabilmiş gizlenmeden korkmadan düşüncelerini söyleyebilen insanlara zaafım vardır her zaman. Ömer Hayyam da o insanlardan. Rubaileri din konusunda tabuları olan sadece kendi gerçeklikleri dahilinde diğer insanları hiçe sayanlar için doğru bir kitap değil. Ama bakış açısı kazanabilmek diğerlerini anlayabilmek açısından doğru olabilir. Kitapla ilgili beğenmediğim tek bir yön 4 rubaisinin 3 ünün şarapla ilgili olmasıydı. Aynı yeri defalarca okumuş gibi hissettirdi. Ama genel anlamda etkileyiciydi.
Dörtlükler
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,4bin okunma
64 syf.
·
Puan vermedi
Bayıldım
Bayıldım… Dorian Gray’in Portresi’nden tanıdığım kadarıyla beni içine çeken aykırı bir tarzı var Oscar Wilde’nin. Başlığında bile ilginçliği hissettiğimiz Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar kitabında ise az konuşup ne kadar çok anlatabilmişse anlatmış yazar. Kendi eserlerinden almış olduğu aforizmalardan oluşan kitap, eğlenceli bir derleme haline gelmiş. 60 sayfa olduğuna bakmayın. Bir cümle üzerinde saatlerce düşünebiliyoruz çünkü. Eğitim, ahlak, iş hayatı,hayal gücü, sanat, tarih, gerçeklik, zenginlik-fakirlik, arkadaşlık, evlilik, doğa, moda gibi bir çok konuyu kendi döneminin ahlak kurallarını ve tabularını yıkarak kıvrak zekasıyla eleştirmeyi çok güzel başarmış. NOT: kitabı okurken yanınıza kalem almayı unutmayın. Beğendiğiniz yerlerin altını çizerken tüm kitabı çizerken bulabilirsiniz kendinizi.
Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda Parıldar
Yalnız Sıkıcı İnsanlar Kahvaltıda ParıldarOscar Wilde · Can Yayınları · 20205,1bin okunma
288 syf.
·
Puan vermedi
PAZARTESİ CUMARTESİDEN Mİ BAŞLAR?
Arkadi ve Boris Strugatski kardeşlerle ilginç bir isme sahip olan PAZARTESİ CUMARTESİDEN BAŞLAR kitabıyla tanıştım. Bu adın nereden geldiğine değineceğim. Fakat öncelikle kitabın içeriğiyle ilgili birazcık bilgi vermek istiyorum. Oda büyüklüğünde bilgisayarların olduğu dönemleri hayal edelim. Bir bilgisayar programcısına duyulan ihtiyaç ne denli yüksek olduğunu tahmin edebiliyoruz. Şaşa da kitabımızda bulunan bir bilgisayar programcısı. Solovets şehrine giderken iki otostopçu yolunu kesiyor edilen sohbet sonrası Şaşa’ya iş teklifinde bulunuyorlar ve hikayemiz de burada başlıyor. İlginç olan kısım ise Şaşa’ya teklif edilen işin aslında YOKHİÇ adında bir enstitüde büyücüler ve cadılarla ilgili araştırma yapmaya başlaması oluyor. Bu enstitüsüde çalışanlar işlerini o kadar çok seviyorlar ki pazar günleri tatil yapmayıp çalışmayı tercih ettikleri için kitabın adı da PAZARTESİ CUMARTESİDEN BAŞLAR oluyor. Strugatski kardeşler yazdıkları kitaplardaki büyücü cadı ve cin tiplemelerini çeşitli topluluklar arasında en fazla bilinenlerden alıyor. Konusu bakımından gördüğüm güçlülüğü maalesef üslupta bulamadım. Yer yer akıcılığını kaybetmesi ve konuların havada kalıyor oluşu üzse de mizahları oldukça keyifliydi.
Pazartesi Cumartesiden Başlar
Pazartesi Cumartesiden BaşlarArkadi Strugatski · İthaki Yayınları · 2016408 okunma
282 syf.
·
Puan vermedi
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim… Ve hiçbir zaman huzur ya da mutluluk da vadetmedim. Sana ancak bütün bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı
Sana Gül Bahçesi Vadetmedim
Sana Gül Bahçesi VadetmedimJoanne Greenberg · Metis Yayınları · 202114,1bin okunma
Reklam
152 syf.
·
Puan vermedi
Adem’den Önce Her zaman yaşadığım günü rüyamda başka bir insanın( farkı coğrafya, meslek,yaş…)gözünden yaşamak isterdim. Böyle düşünürken hiç beklemediğim bir an da karşıma Adem’den Önce çıktı. Hiç beklemediğim bir an diyorum çünkü Jack London bu kitabında alışılmış çizgisinin dışına çıkmış. Görmek istediğim tarzdaki bu rüyayı modern hayat yaşayan Amerikalı bir çocuk görüyor. Bu çocuk rüyalarında tarih öncesi bir çağa gidip orada Kocadiş olarak var oluyor ve başından geçenler romanımıza konu oluyor. Amerikalı bu çocuğun rüyalarında yaşadığı eski çağda 3 tür insan vardır. Bunlar; ağaç insanları, mağara insanları ve ateş insanlarıdır. Kocadiş, mağara insanıdır. Mağara insanı, ağaç insanlarına göre gelişmiş fakat ateş insanına göre gelişmemiştir. Bu üç insan türü, insanın evrimleşme sürecinin kademelerini bizlere yansıtıyor. Jack London, 20 yüzyıldan dönüp ilkel yaşama bakmayı çok iyi başarmış. Evrimleşme sürecini anlatan “Hayvanlardan Tanrılara” kitabını okuduktan sonra “Adem’den Önce”yi okumak daha anlamlı bir okuma süreci yaşattı. Eğer birini okuyup beğendiyseniz diğerini de mutlaka okuyun çok seveceksiniz.
Adem'den Önce
Adem'den ÖnceJack London · Can Yayınları · 201918,7bin okunma
236 syf.
·
Puan vermedi
Hemen hemen herkes kendisine ‘acaba ölüm olmasaydı…?’ diye sorup düşünce bulutlarının üzerinde bir yolculuğa çıkmıştır. Bu yolculuğu kimisi hüsranla sonuçlandırırken kimisi sevinçle sonuçlandırır. Saramago da bu soruyu kendisine sormuş olmalı ki “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” romanıyla karşımıza çıkıyor ve ilk cümlesiyle zihnimizi tutup içine çekiyor. “Ertesi gün hiç kimse ölmedi.” Bu cümleyle başlayan kitap yine aynı cümleyle son buluyor. —Ancak ölüm, beklenmedik bir kimlikte ve umulmadık duygularla insanların arasına geri döner. Yazar, bu romanıyla ölüm ve ölümsüzlük konusunda çelişkili tavırları, toplumsal ve felsefi anlamda çok güzel bir şekilde işliyor. Yazar, insanların alışık olmadıkları bir durum karşısında ortaya çıkan ahlaki çöküşlerini de hemen hemen bütün romanlarına yansıtıyor. Yazarımız bu romanda da çizgisini hiç bozmuyor. Bilinmeyen bir ülke, kişi isimlerinin olmayışı, noktalama işaretlerini kullanmaması…
Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş
Ölüm Bir Varmış Bir YokmuşJosé Saramago · Kırmızı Kedi Yayınevi · 202011,8bin okunma
120 syf.
·
Puan vermedi
Kitabın gerçek adı “Yabanın Çağrısı”dır. Yine bir çevirmenin kendi zevkine göre kitabın adını değiştirdiğini ve bu değişikliği diğer çevirmenlerin de devam ettirdiğini görüyoruz. Buck isimli köpek, zengin ve medeni bir ailenin çiftliğinde sevgi,ilgi,şevkat ve huzur içinde geçiriyordu zamanını. Ta ki bahçıvan yardımcısının borçları karşılığı
Vahşetin Çağrısı
Vahşetin ÇağrısıJack London · Parodi Yayınları · 201932,3bin okunma
268 syf.
·
Puan vermedi
Dört bir yanı deniz olan adına da “öreke taşı” denilen bir kayada 1 kadın ve 2 adam cesedi bulunur. Osman Sabri Efendi ve Hafiye Necmi bu cinayetlerin araştırılması için yola koyulur. Cinayetin soruşturulmasında Osman Sabri adeta bir “Sherlock Holmes” a bürünür. Tanzimat döneminde yazılan roman, Türk edebiyatının da ilk polisiyesidir. Döneminin atmosferini yansıtarak bizi o zamanlara götürüp eşsiz bir lezzet sunuyor bize Ahmet Mithat Efendi. Yazarımız iğnelemelerden de geri kalmıyor güldürmekten de… Roman ilk zamanlarda bir dergide bölüm bölüm yayınlanıyor. Zaten romanda cinayetin aydınlatılmasına ilişkin haberleri hep gazeteden öğreniyoruz. Kurgusu öylesine ustaca ki roman içindeki gazeteciliği okurken hiç yorulmuyoruz. Komedi tadında olan bu polisiyeyi herkesin tatmasını tavsiye ediyorum.
Esrâr-ı Cinâyât
Esrâr-ı CinâyâtAhmet Mithat Efendi · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20201,758 okunma
160 syf.
·
Puan vermedi
Lisede herkesin "Yusuf Has Hacip=Kutadgu Bilig (Mutluluk Veren Bilgi)" olarak ezberlediği fakat çoğu kişinin içeriği hakkında fikir sahibi olmadığı meşhur kitabımız. Meşhurluğu da Türklerin İslamiyeti kabulünden sonra yazılan ilk kitabı olmasından geliyor. Kitabın tamamı beyitlerden oluşuyor. Kitap, dört sembolü
Kutadgu Bilig
Kutadgu BiligYusuf Has Hacip · Alkım Yayınları · 20083,550 okunma
235 syf.
·
Puan vermedi
Pal Sokağı çocukları ilk olarak bir çocuk dergisinde bölüm bölüm yayımlanıyor. 1906-1907 yıllarında kitap haline gelmesinden sonra hem Macaristan'da hem de yurt dışında büyük bir ilgiyle karşılaşıyor. Birleşik Krallık ve İtalya gibi ülkelerde ise zorunlu olarak okutuluyor. Pal Sokağının Çocukları yoksuldur. En büyük zenginlikleri ise oyun
Pal Sokağı Çocukları
Pal Sokağı ÇocuklarıFerenc Molnar · Yapı Kredi Yayınları · 201924,8bin okunma
Reklam
136 syf.
·
Puan vermedi
Dünyanın bilinmeyenlerini anlamak ve belki de çözümün bir parçası olabilmek için karşı konulmaz bir istek duyan aynı zamanda psikolojinin babası olarak bilinen Freud, "Kitle Psikolojisi" kitabındaki savlarını genel olarak Le Bon'un ''Kitleler Psikolojisi" ile ilgili görüşlerini yorumlayarak açıklıyor. Freud'a göre: Bireylerin kalabalık içerisinde duygu ve düşüncelerin bulaşıcı özellikler göstermesinden ötürü bireylerin kitle içerisinde tek başına kazandığı özellikler kayboluyor. Bir süre sonra birey, kendisi olmaktan çıkıp otomatik olarak içerisinde bulunduğu kitleyle aynı duygu ve davranışı gösteriyor. Bireylerin birbirlerini ateşlemesiyle bu duygu ve davranışların şiddetleniyor ayrıca kaba ve yakınkat duyguların ise kitle içerisinde yayılmasını kolaylaştırıyor. Tüm bu düşünceleri Schiller'in bir özdeyişiyle özetleyebiliriz: Herkes tek başına hayli zeki, akıllı Oysa başkalarıyla kalın kafalı.
Kitle Psikolojisi
Kitle PsikolojisiSigmund Freud · Say Yayınları · 20173,358 okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
Kronik yayınları Doğan Cüceloğlu'nun kapısını çalıp "İlber Ortaylı ile 'Bir Ömür Nasıl Yaşanır' kitabını yazdık sizinle de devamını yapmak istiyoruz" der. Böylece bu kitabın yazılma fikrinin kapılarını açar. Doğan Cüceloğlu bu kitabı zengin bir kültüre sahip Deniz Bayramoğlu ile söyleşi yaparak yazmak ister. 18 saatlik çalışmanın
Var mısın?
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202127,1bin okunma
184 syf.
·
Puan vermedi
** Ben sizi Tanrı'nın gün ışığı gibi sevdim. ** Ben utancımı delik cebime koydum. Yoksul bir hayat süren Dostoyevski memurluktan istifa eder ve bu yoksulluktan yazarak kurtulabileceğini düşünür ve ilk kitabı olan İnsancıklar'ı yazar. (Kitabın adı Rusya'dan birebir çevrildiğinde "Zavallı, Yoksul İnsanlar" olarak karşımıza çıkar. Fakat çevirmenimiz kitaba daha çok yakışacağını düşündüğünden kitabın adını "İnsancıklar olarak çevirir.) Dostoyevski, romanı ilk olarak ev arkadaşı ve aynı zamanda yazar olan Grigoroviç'e okutur. Grigoroviç kitabı beğenir ve çok heyecanlanır kalkıp sarılmak ister fakat Dostoyevski aşırı duygu gösteriminden hoşlanmadığı için bunu yapmaz. Grigoroviç ertesi gün romanı alıp yazar ve yayımcı Nekrasov'a götürür romanı ona okur. Kitabın sonrasına doğru ikisinin de gözlerinden yaşlar akar. Nekrasov hemen Dostoyevski ile tanışmak ister. Tanıştıktan sonra koşarak eleştirmen Belinski'ye gider daha kapı ağzından "YENİ BİR GOGOL DOĞDU" der. Ve böylece Dostoyevski bizlere merhaba der. Rusya'nın sosyal, toplumsal ve ekonomik durumunu gözler önüne seriyor ve hatta Rusya'da yazılan ilk sosyal toplumsal kitap olarak biliniyor. Roman, tüm bu mesajları yaşlı katip olan Makar Devuşkin ve onun uzaktan akrabası olan genç ve güzel kadın olan Varvara Alekseyevna arasındaki aşkı gidip gelen mektuplarla anlatıyor. Not: Mektup türü kitapları okumaktan hoşlanıyorsanız kesinlikle okumalısınız
İnsancıklar
İnsancıklarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 202362,2bin okunma
304 syf.
·
Puan vermedi
Yazarı birçok yayınevinden geri çeviren bu kitap yazarın ünlenmesini sağlayan ilk kitaptır. Psikolojik tasvirlere yer veren kitap aynı olayı hem kadın(itaatkar) hem de erkeğin(hükmeden) gözünden anlatarak çok sık rastlamadığımız bir anlatım şeklini bize göstermektedir. Kitabın sonu itibariyle devamının olduğunu düşünüp yazarın diğer kitaplarını da inceledim fakat kitabın devamının olmadığını gördüm. Dizi tadında oldukça akıcı ama bir olay iki farklı kişinin gözünden de anlatıldığı için yer yer tekrarlardan sıkıldığım oldu. Karakter tasvirlerinin de yeterli olmadığını hissettim. You dizisini izlemedim ama kitapla benzerliklerinin çok olduğunu duydum.
Koleksiyoncu
KoleksiyoncuJohn Fowles · Ayrıntı Yayınları · 20248,4bin okunma
510 syf.
·
Puan vermedi
Hz Ali taraftarı olan aynı zamanda İsmail'i tarikatına üye olan Hasan Sabbah, kendisini Allah'tan sonra gelen en yüce kişi olan Seyduna adında peygamber ilan edip Haşhaşilik öğretilerini yaymak için sahte bir cennet inşaa ediyor. Köle pazarından birbirinden güzel kızlar alıp eğiterek cennetin sahte hurileri haline getiriyor. Kendisine fedai olabilecek kişileri seçip bir gece cennetinin kapılarını haşhaşın uyuşturucu etkisini de kullanarak onlara açıyor. Cennetin kapılarının anahtarını kendi ellerinde bulunduğuna inandırıp kendisine fedai olabilecek kişilere bu cennetin kapılarını açacağını söylüyor. Böylece bir çok devlet adamı ve hükümdarlara suikast düzenlemesini kolaylaştırarak amacına ulaşmasını sağlıyor. **Hasan Sabbah'ın muhteşem zekası etrafında dönen aynı zamanda efsanevi bir roman olan Fedailerin Kalesi Alamut sayesinde Nizamülmülk, Ömer Hayyam ve Hasan Sabbah arasındaki ilişkiyi, arkadaşlıklarının boyutunu ve karakter özelliklerini anlamamı sağlamış oldu.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201241,7bin okunma
·
Puan vermedi
Bu dünyada gerçekte var olan şey acıdır, mutluluk değildir. Mutluluk sözcüğü ancak kederden kurtulma durumunda kullanılacak bir sözcüktür. Aptal biri, güzel elbiseler giymiş olarak bulunduğu toplumda ağzını açmadığı sürece dikkat çeker. Gökte çok yıldız vardır, ama geceyi aydınlatan tek başına aydır. Masal denince akla ilk gelen ülke Hindistan'dır. Hintli bilgelerin çeşitli hayvanlar üzerindeki gözlemleri "hayvan masaları" dediğimiz türü oluşturuyor. Hitopadeşa bu türün örneklerindendir. Bir gün kral, aylak çocuklarına yaşam dersi öğretsin diye Vishnuşarman adında bir bilgenin kapısını çalar. Bilge ise yıllardır süregelen çocuklar üzerinde de çok etkili olan hayvan hikayelerini anlatarak kralın oğullarının davranışlarını şekillendirme çalışır. Vishnuşarman'ın masalları birbiri içine geçmiş masallardan, masallar arasında ise verilen öğütlerden oluşuyor. Böylece bizlere çok iyi çerçeve anlatım yöntemi sunuyor. *Kitapta altı çizilecek çok fazla cümle vardı ve kitap bitene kadar kalem elimden düşmedi. *Kitapta kadınlar, erkeklerin tabiri caizse malı olarak görülüyor. Kitapta, sık sık kadınların sadece cinsel varlık olarak görmesinden ötürü erkeklerin başarılarının önündeki engel olarak söz ediliyor. Bu kısımları okurken maalesef sinirlerime hakim olmakta zorlandım. 14. Yüzyıldan bu yana arpa boyu yol alamadığımızı da fark etmek ayrıca üzücü oldu.
Hitopadeşa
HitopadeşaNarayana · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2017435 okunma
Reklam
266 syf.
·
Puan vermedi
Yeni Londra'ya hoşgeldiniz. Burada üç kuralımız var: -Aile yok. -Mahremiyet yok. -Tek eşlilik yok. Ve herkes çok mutlu. Anne bana kavramlarının ayıp karşılandığı Londra'da, Üreme Londra Merkez Kuluçka ve Şartlandırma Merkezinde oluşturulup ayrıca bebekler dünyaya geldikleri andan itibaren nasıl bir hayat yaşayacağı hangi sınıfa mensup olacağı belirleniyor. Uykuda öğretimle tüm bu kurallar ve yaşayacağı hayattan mutlu olması gerektiği şartlandırılarak aktarılıyor. Burada amaç insanlara tamamen kaçınılmaz olan kaderlerini sevdirmek. *Mutlak bir mutluluk oluşturmak için ise insanlar, kendilerini kötü hissettiğinde Soma adı verilen haplar verilir bunun sonucunda kısa bir tatile çıkmış gibi hissederler ve normal hayatına mutlu bir şekilde dönüş yaparlar. 1931 de kaleme alan ve öngörüsüne oldukça hayran kaldığım Aldous Huxley'in bir distopya mı yoksa ütopya mı yazdığına karar vermediğim bu kitabı çok sevdim.
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,4bin okunma
2163 syf.
·
Puan vermedi
Ah! İnce Memedim Bitmesin diye yavaş yavaş okumak istesem de bir çırpıda bitirdiğim bitirince de çok yakın bir dostumdan ayrılmış gibi hissettiğim seri olan İnce Memed, Cumhuriyet'in ilk yıllarında Çukurova'da ağaların, tüm yöreye hakim olmak istemeleri ve sömürüleri nedeniyle köy halkının sefalete geri kalmışlığa maruz bırakılmasına karşın İnce Memed'in başlatmış olduğu bir isyanın öyküsüdür anlatılan. İnce Memed ağayı öldürmeye gittiğinde, “Beni öldürmen neye yarar, bir ağa gider, yerine başka biri gelir,” demişti ağa. “Olsun,” diye karşılık vermişti İnce Memed, “benim yerime de başka bir İnce Memed gelir.” Günümüzde de İnce Memedlerin çoğalması ümidiyle... ✓Yaşar Kemal'in romanı yazma nedeni eşkiya olan ve dağda vurulan amcasının oğlunun vurulması olduğunu bir söyleşisinde belirtmiştir. ✓Hürriyet Pazar tarafından oluşturulan yüz kişilik jüri tarafından belirlenen "Türk Edebiyatının Gelmiş Geçmiş En İyi 100 Romanı" listesinde bir numara seçilmiştir.
İnce Memed Seti (4 Kitap)
İnce Memed Seti (4 Kitap)Yaşar Kemal · Yapı Kredi Yayınları · 20211,550 okunma
127 syf.
·
Puan vermedi
1929 tarihli "Kendine Ait Bir Oda" feminist hareketin klasik bir kitabı olarak kabul edilir. Erkeklerin kadınlara bıkıp usanmadan tekrarladıkları ‘ezeli’ ve de ‘ezici’ bir soru vardır: “Bizler kadar düşünme yeteneğiniz olduğunu ileri sürüyorsunuz. Madem öyle, neden Shakespeare gibi bir deha çıkaramadınız?” İşte Virginia Woolf bu ‘yakıcı’ soruya, tarihsel ilişkilerin kökenine inip kütüphane raflarında şöyle bir gezindikten ve de kısa bir kadın edebiyatı tarihçesi çıkardıktan sonra Shakespeare'ın aynı yeteneklere sahip olan bir kız kardeşi olsaydı dahi kadın olduğundan ötürü toplumda anlaşılmaz, yeteneklerini sergilenmesine fırsat verilmez ve yeteneklerikörelirdi diyor. Erkeklerin sorduğu soruya ise esaslı bir yanıt getiriyor ve şöyle sesleniyor kadınlara: “Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!..”
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202138bin okunma
168 syf.
·
Puan vermedi
2 filozofun aynı adı taşıyan fakat kurgu bakımından benzerlik göstermeyen kitaplarını karşılaştırabilmemiz için tek kitapta toplamış YKY. İki kitabın da içeriğine gelecek olursak; *İbni Sina'nın Hay Bin Yakzan'ında arkadaşlarıyla civar bölgeyi gezen bir filozofun Hay Bin Yakzanla karşılaşmasını ve aralarında geçen felsefik konuşmayı anlatıyor. *İbn-i Tufeyl'in Hay Bin Yakzan'ında ise bir ceylan tarafından büyütülen bir çocuğun insan-ı kamil seviyesine ulaşmasını konu alan bizim ülkemizde pek değer görmeyip yabancı bir çok dile çevrilen hatta ahlak dersi olarak okutulan Hay Bin Yakzan aynı zamanda Robinson Cruise' a da ilham kaynağı olmuştur. ✓İnce olmasına rağmen ağır bir kitap bu nedenle sindire sindire okumamızda fayda var. Kısaca anlatmaya çalıştım fakat bu kitabı anlatmaya sayfalar yetmez okuyun ve okutun.
Hay bin Yakzan
Hay bin Yakzanİbn-i Sina · Yapı Kredi Yayınları · 20214,703 okunma
258 syf.
·
Puan vermedi
Köpek bir anne ve kurt bir babanın yavrusu olan Beyaz Diş'in gözünden acımasız dünyaya bakışını vahşi bir belgesel izler gibi izledim. "İnsan tanrılar" tarafından öfke, şiddet ve zorbalıkla büyüyen Beyaz Diş'in nasıl acımasız, saldırgan ve öfke dolu bir hale geldiğini ilerleyen sayfalarda ise sevgi ve merhametle evcilleşmesine aynı zamanda uysallaşmasına şahitlik ettim. * Vahşetin Çağrısına kendini bırakmış bir annenin yavrusu olan Beyaz Diş'in diyarıdır anlatılan. O nedenle kitabı okumadan önce “Vahşetin Çağrısı” kitabını da okuyabilirsiniz. Fakat konu ve kurgu bakımından birbirine çok yakın kitaplar olduğunu söyleyebilirim. * Akıcı bir dille anlatılan bu kitabı hayvanlara olan hassasiyetimden ötürü okumakta zorlandığım noktalar oldu. Neyse ki kitabı buruk bir tebessümle kapattım.
Beyaz Diş
Beyaz DişJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202076,6bin okunma