Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
544 syf.
·
Puan vermedi
Kulağa tanrıça serisi gibi geldiği doğru. Kitapta çokça roman ve filmlere dair atıflar gördüm bu da kitabın baş karakteriyle ilgili sanırım. Shannon bir öğretmen olarak dünyamızda yaşayan kendi halinde bir bayan ama bir vazo tüm dünyasını değiştiriyor.
Kutsal Aşk
Kutsal AşkP. C. Cast · Pegasus Yayınları · 2014200 okunma
Banat'tan gelme bir köylü gencin, ansızın bir tahta üzerinde bir kaç taşı birazcık oraya buraya oynatmakla bütün köyünün odunculuktan ve en yorucu işlerden bir yılda kazandığını bir haftada kazanması durumunda kendini beğenmişlikten başının dönmemesi diye bir şey olabilir mi? Hem ayrıca, bu dünyada bir zamanlar bir Rembrant'ın, bir Beethoven'ın, bir Dante'nin bir Napoleon'un yaşadığı hakkında en ufak bilgisi bulunmayan birinin kendini büyük bir insan sayması son derece kolay değil midir? Bu gencin dünyaya, kapalı beyninde bildiği tek şey, aylardan beri hiç bir satranç oyununu kaybetmemiş olduğu ve dünyamızda satrancın ve paranın dışında daha başka değerlerin de bulunduğunu bilmediğinden, kendine hayranlık duymak için her türlü nedeni var.
Reklam
Bu gencin dünyaya kapalı beyninde bildiği tek şey, aylardan beri hiçbir satranç oyununu kaybetmemiş olduğu ve dünyamızda satrancın ve paranın dışında daha başka değerlerin de bulunduğunu bilmediğinden, kendine bi hayranlık duymak için her türlü nedeni var.
Zihinsel telepati; evet, insanlar aslında bu yöntemle iletişim kurmalıydılar. Telepatiyle konuşabildikleri zaman, değişik diller ve alfabeler gibi engeller söz konusu olmaz. Ne var ki ben biraz düşününce bizim dünyamızda bunun asla işlemeyeceğine karar verdim, çünkü bizler için şirketten çalmak, vergi kaçırmak, her türlü dalevereyi çevirmek sıradan olaylar halindedir. Bu dünyanın insanları asla "açık zihinli" olmaya yanaşmazlar. Saklanacak o kadar çok hile, o kadar çok kırgınlık vardır ki!
Dünyamızda büyüyen karanlığa bakacak olursak, bunun, eşit oranda bir ışığın da büyüdüğü anlamına geldiğini fark ederiz.
Sayfa 427Kitabı okudu
Bizim dünyamızda var olan her şeyi yok edebilmek için, bizleri boyun eğmiş tüketiciler ve itaatkar köleleri kılmak için, kızlarımızı ne Doğulu ne Batılı olabilen, süslü, makyajlı, 'cansız vitrin mankenlerine' dönüştürebilmek için, onları ne bizim kadınlarımızın dünkü hislerine ne de bugünün Batılı kadının bilincine sahip olmayan Frenk oyuncağı haline getirebilmek için, ne dişiye ne erkeğe benzeyen oyuncaklar yapmak için, ne eş ne maşuk olabilen, ne ev hanımı ne de iş kadını olabilen, ne çocuklarına karşı ne halkına karşı sorumluluk duygusu taşımayan bir varlığa dönüştürebilmek için birbirleriyle nasıl da paslaşıyorlar.
Reklam
256 syf.
10/10 puan verdi
Valmir bir sabah, güvenlik görevlisi olarak çalıştığı fabrikaya geç kalmamak için hazırlıklarını yapmak için girdiği banyo da ki ayna da kendini görünce tam bir dehşete düştü. Aklının karşı çıkmasına karşın aynada ki bedeni tamamen mavi renkteydi. Bunun bir rüya olduğunu ve birazdan uyanacağını kendine telkin etse de uyanık olduğunun bilincindeydi. Birden endişesi artmaya başladı, yirmi dokuz yıllık ömründe içeride muhtemelen kahvaltı sofrasına oturmuş olan ve ona hiç bir zaman şefkat göstermeyen babasına ne diyeceğinin düşüncesi ile karşılaşmamak adına hemen giyinip evden kendini sokağa attı. Bir yandan kendisine neyin dokunmuş olduğunu düşünerek en yakındaki hastaneye koşarcasına gitti... İtiraf etmeliyim ki ilk defa bir kitaba yorum yazarken çok düşündüm. Kitap günümüz toplumunun, adı ne olursa olsun tüketim ve çılgınlık konusun da ki doyumsuzluğunu çok güzel bir biçim de önümüze sunuyor. Özellikle son bölümlerinden biri olan "Ders" başlıklı kısmı dünyamızda ki olayların dengesizliklerinin gerçeklerinin ne kadar da acı olduğunu hatırlatıyor. İnsanın ön yargılarına bakışınızı değiştirebilecek bu eseri kesinlikle okumanızı tavsiye ederim...
Parayı Bulduğum An Alayını
Parayı Bulduğum An AlayınıErdal Demirkıran · Kashna Kitap Ağacı · 20182,176 okunma
Televizyon yayınlarını alamadığımız için; çılgın dünyamızda ne olup bittiğine dair haberleri, ancak haftada bir uğrayan vapurun getirdiği gazetelerden öğreniyorduk.
Bizim dünyamızda yine en tatlı yemiş: aydınlık...
Sayfa 7
108 syf.
·
Puan vermedi
Lüzumsuz Adam da 14 hikayecik karşılıyor Sait Faik 'in o nefis anlatımıyla bizleri. Bu hikayecikler bize, bizlere öyle bir boy aynası tutuyor ki; o aynada hepimiz ayrı sıfatlarda, simalarda da olsak yine biz bize benziyoruz. Kaldır aradan aynayı hangimiz hangimiziz şaşar kala kalırız. Nasıl mı? Ayniyle vaki bu hikayeler bize bizi tanımlıyor...Şöyle ki....! Günlük hayatımızı sıkıştırıverdiğimiz daracık yaşam alanlarımızdaki bireysel ilişkilerimizi, kentimizdeki, semtimizdeki, mahallemizdeki, sokağımızdaki, kahvehanedeki, meyhanedeki, iş yerimizdeki bizleri yerli yerine yerleştirip harika bir izahatla tasvir ediyor. Anlıyoruz ki yaşamın içinde ne gereksiz işlerimiz, işlevlerimiz var kısacası "öyleyse ne lüzumsuz adamlarız bizler" demek zorunluluğunun girdabına yuvarlanıyoruz. Karasızlık içindedir geleceğimiz, adeta pusulasız yol alıyoruz ve bu yolda bizi atmaca gibi bekleyen çıkarcı, istifçi, aç gözlü, sinsimi sinsi fer fecir okuyan gözler yolumuzu gözetler. Madiğin en büyüğünü birbirimize atarız böylece demeye getiriyor yazarımız.. Birbirimizi tanımadan dışsal görümümüz, hal ve hareketlerimizle, hayal dünyamızda süsleyip, kurgulaya bildiğimiz kadarıyla bu dünyada bir yere oturtup ne güzel yorumlar ve ön yargılarımızın prangasında hapsederiz... Okumanızı dilerim...
Lüzumsuz Adam
Lüzumsuz AdamSait Faik Abasıyanık · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20137,8bin okunma
Reklam
Zaten dünyamızda karşıtların barış içinde, yan yana yaşayabileceği bir gezegen olmasını hayal edip, devrim yapanlar, hiçbir zaman çoğunluklar olmamıştır. Bilakis, çoğunluk daima sürü psikolojisine kapılır ve diktatörler bundan faydalanmayı iyi bilir. Unutmayın, Hitler'i, Mussolini ve Franco'yu çoğunluk desteklemiştir!
80 syf.
10/10 puan verdi
"hayatta her insanın kendini gregor samsa gibi hissettiği zamanları olmuştur" kafka'nın sembolizmin ve soyut düşüncenin dibine vurduğu hikaye. fiziki bir değişiklikten yola çıkarak, belki de duygu dünyamızda bunun binlerce katı ters değişiklikleri ne kadarda doğal karşıladığımızı yüzümüze vurur. düşünülenin aksine değişen gregor samsa
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,2bin okunma
176 syf.
10/10 puan verdi
1997-98 dönemi; üniversite 3. sınıftayım. Bugüne kadar aralıksız sürecek olan okuma serüvenimin başları... Başka bölümlerde okuyan arkadaşlarımdan Cengiz Aytmatov, Peyami Safa, Emine Işınsu, Tarık Buğra gibi yazarları duymuş, kitaplarını alıp okumaya başlamıştım. Bir gün bir kitapçıda sıralı olarak dizilmiş olan Cengiz Dağcı kitaplarını gördüm. Baktım yayınevi, Ötüken. üstte bahsettiğim yazarlarla aynı yayınevi. Ancak kitaplarda yazarla ilgili tek satır bilgi yok. Hatta eserlerin içeriğiyle ilgili de yok. Arka kapaklar boş. iyi de kimdir bu Cengiz Dağcı? Ne anlatır? Hiç bir bilgim yok. Tabii o zamanlar internet diye bir şey de yok yahut bizim dünyamızda yok diyelim. Neyse, bir cesaret hem sayfa sayısı hem de fiyatının ortalama olmasından dolayı Yoldaşlar'ı tercih ettim. O günden sonra külliyatını okuyacağım Cengiz Dağcı maceram başladı. Yoldaşlar, savaşın acımasızlığını gözler önüne koyan bir eser. Harekat sırasında ölen ve emrindeki birer asker olan hemşehrilerini gömmek isteyen ve emre karşı gelen Kırımlı bir subayın hislerini anlatan eser; II. Dünya Savaşı'nın ne büyük bir cinayet olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Velhasıl, rahmetli Dağcı'yı okumaya doğru eserlerinden biriyle başlamışım...
Yoldaşlar
YoldaşlarCengiz Dağcı · Ötüken Neşriyat · 1992129 okunma
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.