Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Elif Demirbaş Caymak
Elif Demirbaş Caymak
@guntulukitapligi
İnsan gönülden ibarettir.
Okul Psikolojik Danışmanı
KTÜ / PDR
Kocaeli
Bartın
258 okur puanı
Eylül 2018 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
Merhaba kitap dostlarım. Bugün sevdiğim bir yazarın yine severek okuduğum bir kitabı ile geldim. İnce Memed serisinin ilk kitabını bitirdim. Bitirdim derken belki sayfalar bitti ama İnce Memed’e yakılan ağıtlar zihnimden uzun süre gitmeyecek gibi.
Öksüz İnce Memed, sevdalı İnce Memed, eşkiya İnce Memed, adaleti sağlayan İnce Memed, baba İnce Memed, yüreği yanmış İnce Memed ... Verilen tüm savaşlara rağmen o son iki sayfa ile yüreğimi dağladın Yaşar Kemal.
Yaşar Kemal’in kaleminin en sevdiğim yönü insanın acısını, sevincini, kötülüğünü , zulmünü, merhametini, cahilliğini, okumuşluğunu olduğu gibi anlatması. Ne müthiş bir karamsarlığa düşürüyor ne de pembe gözlük taktırıyor okura. İnsan şudur demeyip, her yönünle anlatıyor. Belki bu yüzden bu kadar candan seviyor,bu kadar ayrı yere koyuyoruz. Çünkü bize “bizi” anlatıyor. Bizi kandırmıyor, olduğu gibi seriyor önümüze
Çukurova’yı, kasabayı, dağ köylerini, kayaları, tarlaları hatta sıcağını da öyle bir anlatıyor ki hem coğrafyaya hayran kalıyor hemde ne zorluklarla yaşamış bu insanlar diyorsunuz.
Serinin devamını çokça merak ediyorum. Ama hızlı da bitsin istemiyorum. Demem o ki alın, okuyun, okutun. Harika bir kalem, harika bir kitap. Selam ve dua ile.⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Merhaba kitap dostlarım, yeni kitabım Erlend Loe’nin Doppler kitabıydı. Doppler kitabın ana karakterinin adı. Karakterimiz bir gün ormanda bisiklet turu yaparken düşüp kafasını çarpıyor, kendine geldiğinde artık dünyaya ve yaşantısına başka açıdan bakan biri olarak uyanıyor. Tabi aynı dönemde babasının ölümü de onu farklı bir ruhsal serüvene sürüklüyor. Ardından sırt çantasını ve çadırını alarak hiçbir gerekçe gösteremeden dağa taşınıyor.
Esasında kitabı okurken mantıksız gelen bir çok akış olabilir ancak olaydan ziyade Doppler’in içsel konuşmaları ve mevcut yaşamının bir anda kendi gözünde nasıl anlamsızlaştığına odaklanmak gerek. Kitap 100 küsür sayfa, okurken keşke daha uzun olsaymış, keşke yazar Doppler’in bu içsel yolculuğunu daha derin anlatmaymış dedim. Verilmek istenen mesaj çok güzel ancak sığ işlenmiş.
Genel olarak değerlendirmek gerekirse okuduğum için pişmanlık duymadığım bir eser. Kısa ama verdiği mesaj açısından oldukça derinlikli bir kitap. Yazarın diğer kitaplarını da okumayı istiyorum. Selam ve dua ile.
Merhaba kitap dostlarım. Bu defa bilimkurgu alanında yaptığım ilk okuma olan Ben,Robot kitabı ile geldim. Asimov bu alanda kendini kanıtlamış, bilimkurgu türünde kült isimler arasına girmiş bir yazar.
Kitap yazarın farklı zamanlarda yazdığı hikayelerden oluşuyor. İlk hikayesini 1939 yılında 19 yaşında iken kaleme almış. Bilgisayar üretiminin bile henüz olmadığı bir dönemde robotları hayal edip, 2020’li yılları yazmış olması ilgi çekici bir durum.
Kitaba yüksek beklenti ile başladığım için okurken hep “daha fazlasını” aradım. Bu da biraz tatminsiz bir okumaya sebep oldu kendi adıma. Günümüz teknolojisi, bilimkurgu filmleri vs düşünüldüğünde kitabın içeriği yavan gelebilir. Ancak yazıldığı dönemin şartları ve o dönemdeki bilimsel gelişmelerin zayıflığı düşünüldüğünde kendi adıma yazara ve esere haksızlık ettiğimi düşündüm.
Yazarın “Vakıf” serisini de okumayı planlıyorum. Bu tarzda okuma yapmak isteyenlere tavsiye edebileceğim bir yazar ve eser. Selam ve dua ile.
Okur Takip Önerileri
Sadık Hidayet uzunca süredir tanışmayı arzuladığım bir yazardı. Kitabı okurken de kesinlikle tanışılması gereken bir yazar olarak değerlendirebileceğim bir yere sahip oldu bende.
Hidayet yaşadığı dönemde ülkesinde (İran) kabul edilmeyen, görüşleri sebebiyle kitaplarının okutulması engellenen, anlaşılamayan ve anlaşılamadığının sızısını yaşayıp yalnızlıkla intihar ederek yaşamına son veren bir yazar.
Kitapta gerçekle hayal arasında mekik dokuyan bir akış var. Gerçeküstü olaylar, kopuk bir şekilde ilerleyen zaman akışı, içsel konuşmalar, sanrılar... Hidayet beyninin ve ruhunun karmaşıklığını yazıyla aktarmış, belki bir nebze olsun yazarak rahatlamayı hedeflemiş gibi.
Benim okurken çok çok sevdiğim, edebi lezzet aldığım bir kitaptı. İnsana, insan düşüncesine , davranışına dair kitapları okumaya sevenlere, psikoloji okumaları yapanlara tavsiye edebileceğim bir kitap. Selam ve dua ile.
·
Puan vermedi
Oblomov konusu ve uzunluğu sebebiyle bazı okuyucular tarafından oldukça sıkıcı bulunabilen bir kitap aslında. Bende başlangıçta bu tarz bir önyargıyla başladım diyebilirim. Ancak Oblomov’u ve Oblomovluk terimini akış içerisinde öğrendikçe benim için bir hayli cazip bir kitap oldu. Kitabın giriş kısmında yazarın bu kitabı kendi toplumundaki “Oblomovluk” tutumunu yani tembellik, uyuşukluk, iş görememe, hayatta bir yer edinememe, derebeylik sisteminden kalan alışkanlıkların kaldırılması için yazdığını anlatıyor. Aslında Doğu’nun (Rusya’yı Doğu olarak tanımlıyor) Batı’dan neden geride kaldığını kendi bakış açısıyla anlatıyor.
Kitabı okurken “Oblomovluk”un her toplumda farklı örneklerinin bulunduğunu gözlemleyebiliriz. Kitaptaki Ştoltz karakterinin aktifliğini, tuttuğunu koparan tavrını sevdiğimiz gibi Oblomov’un bazı durumlarda ne kadar haklı tespitleri olduğunu da görüyoruz. Okurken Oblomov’a kıyamayıp, bu denli uyku halinde olmasına anlam verememekte okuyucunun ikilemlerinden biri olsa gerek.
Genel olarak gerçekten sağlam bir konu üzerine kurulmuş, insana dair güzel tahlillerin olduğu bir kitap. Canı yürekten tavsiye ediyorum. 620 sayfa olması gözünüzü korkutmasın. Selam ve dua ile.
Merhaba kitap dostlarım, küçük bir çocukken tanımaya başladığımız Anne karakterinin gençliğe adım atışını okuyoruz 2. kitapta. Hayalleri, tabiata karşı bitmez tükenmez hayreti, ilk öğretmenlik deneyimi, çevresine verdiği tarifsiz enerji ile Anne’yi okumak beni yine mutlu etti. İleriki süreçte seriye devam etmek niyetindeyim. Mutlu kitap okumak isteyenlere, okurken tebessüm etmek isteyenlere tavsiyemdir. Selam ve dua ile.
Merhaba kitap dostlarım. Bu defa okumaktan çok çok zevk aldığım, keşke bitmese dediğim bir kitapla geldim.
Kitapta asla bir kimlik sahibi olamamış, birilerinin kardeşi, arkadaşı, eşi, kızı olarak yaşam bahsinde kimlik edinmeye çalışmış. Bunu da başaramayınca başka hayatları kendi hayatı gibi benimsemeye başlamış, hep arafta kalan bir kadın karakteri var. Birde yaşamını “uzun süren bir sıkıntı” olarak tanımlayacak kadar dünyaya aitlik hissini tüketmiş bir adam... İkisinin tuhaf bir keşismesini, tabiri caizse içlerinde birikmiş “irin” dolu yalnızlıklarını okuyoruz.
Yazarın insana, yalnızlığa, yaşamda anlam bulmaya dair olan tespitleri harikaydı. Kesinlikle okuyun, okutum diyebileceğim bir kitap oldu. Selam ve dua ile.
⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀ ⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀⠀
Merhaba kitap dostlarım. Bu defa üniversite yıllarında okuduğum ve izleri bende hala taze kalan bir kitapla geldim. Rasim Özdenören denemeleri ile tanıdığımız bir yazar esasında. Roman türünde yazdığı bu kitabı da denemeleri kadar etkileyici ve sarsıcı. Kitapta çoraklaşan insan ilişkileri, günlük yaşam ritüelleri, aile hayatı, eskimiş ve yıpranmış ne varsa hepsine tek başına içten bir direniş gösteren bir amca var. Yetiştirdiği güllerin kokusu okurken burnumun direklerini sızlatan bir amca... Aslında bu amca modern dünyayı ufacıkta olsa kabullenemeyen vicdanımızın vücut bulmuş halidir belkide... Benim için diğerinden “başka” bir kitap olmaya hala devam eden bir kitap. Tavsiyemdir, hemde canı gönülden. Selam ve dua ile.
·
Puan vermedi
Merhaba değerli kitap dostlarım. Mitolojik türde okuduğum İskandinav Mitoloji’si kitabı ile geldim. Mitoloji alanı okuma yaptığım çok yeni bir tarz bu yüzden okuduğum her kitabı beğeniyorum galiba. İskandinav Mitolojisi ile bu kitapla tanıştım.
Neil Gaiman mitolojik kurgu alanında çok önemli bir yere sahip. Türde okumak için kaynak araştırması yaptığınızda ilk sıralarda çıkan bir isim. Kitapta ilk önce karakterler tanıtılmış , genel bilgi verilmiş. Devamında ise kitabın tamamı kısa kısa hikayelerden oluşuyor. Oldukça akıcı ve ilgi çekici konular işlenmiş.
İskandinav Mitolojisine dair öğrendiğim bilgiler bir hayli ilgimi çekti diyebilirim. Tanrıların ortaya çıkışı, devler, dünyanın oluşumu, evrenin tasviri, insanın ortaya çıkışı ve tüm bunların kendi aralarındaki bağlantılar... Oldukça geniş kapsamlı bir kitaptı. Kitabı okurken hayret ve merak duygum birbiri ile yarıştı diyebilirim. Benim için çok çok güzel bir okuma süreciydi. Mitoloji alanında okumak isteyenlere şiddetli tavsiyemde. Selam ve dua ile.
Zweıg’ın kısa soluklu eserlerinden Mecburiyet kitabını okudum bu defa. Duygu yansıtması ve kişilik analizleriyle yine muhteşemdi. İnsanın bulunduğu topluma ve milletine görünmez iplerle sıkı sıkıya bağlı oluşunu çok güzel okuyucuya anlatmış. Ancak işlenen konu açısından bizlere biraz yabancı düşünceler olduğunu hissettim. Kitapta Zweıg’ın şavaşa ve insanlığa bakışına , hümanizm düşüncelerine dair bir çok doneler bulunsa da vatan sevgisi ve vatanı müdafaa konusunda fikriyat açısından bizimle uyuşmayan bir çok nokta vardı. Kitabı okurken kendi toplum yapısını ve yazarın düşünüş tarzını iyi değerlendirmek lazım. Okunabilecek güzel bir eserdi, selam ve dua ile.
Merhabalar Zweıg’ın enfes eserlerinden biri olan Amok Koşucusu yorumu ile geldim bugün. Kitap kısa soluklu, bir çırpıda okunabilecek akıcılıkta.
Kitapta yazar delirme eşiğini çok güzel hissettiriyor okuyucuya. Psikolojiyle yakından ilgilenen bir yazar olduğunu bu kısacık eserde bile çok iyi anlayabiliyoruz. Anksiyete, saplantılar,delirme korkusu, tutku vb dolu dolu bir kitaptı. Ben çok sevdim, okumayanlara şiddetle tavsiyemdir. Selam ve dua ile.
Merhaba
Nerede başlayıp nerede bittiği pek belli olmayan bir eser diyebilirim. Akıcı bir olay ağı yok, daha çok durumlara ve duygulara yoğunlaşılmış. Ana karakterin yaşlılık dönemini ve yılların içinde biriktirdiği ezilmişlik hissini yazar çok iyi vermiş. Duyguyu hissedilme anlamında beni doyuran bir kitap oldu.
Yarım günde bitirilebilecek bir kitap. Yolcululuklarda, kısa bekleme dönemlerinde ya da iş yerinde rahatlıkla okunabilir. Ancak ev ortamında dingin kafa ile daha güzel kitaplar okuyun derim. Selam ve dua ile.
Merhaba kitap dostlarım. Okurken sıkmayan, okuyucuyu kendine çeken bir kitap. Ancak harikulade diyebileceğim bir eser değildi, okumaktan keyif aldığım bir eserdi. Anne karakterinin çocukluğu anlatılıyor bu kitapta. Serinin devamında da Anne’nin yaşamına devam ediliyor.
Anne hayalperest diyebileceğim bir çocuk. Aslında baya baya hayalperest. Kendi dünyasında mutlu ancak yaşam koşulları ile bir o kadar da bahtsız bir çocuk. Anne’nin renkli zihnini ve uçarı hareketlerini okumak güzeldi.
Kitaba dair kendi açımdan olumsuz gördüğüm bir yön ise duyguyu yansıtma anlamında çok zayıf buldum. Anne’nin yaşam koşullarına baktığımızda bir çocuk in oldukça zorlayıcı olmasına rağmen Anne’nin bu derece toz pembe gözlüklerle bakıp sadece hayallerine sığınması bende gerçekçi gelmedi. Biraz daha duyguları hissetmek istediğim bir kitap oldu.
Genel anlamda tavsiye edebileceğim bir kitap. Serinin devamını bende okuyacağım hatta ikincisini sipariş verdim bile. Selam ve dua ile.
Merhaba kitap dostlarım, sizlere Sabahattin Ali’den ilk okuduğum ve kuşkusuz en iyi romanı denilebilecek Kuyucaklı Yusuf ile geldim. Kuyucaklı Yusuf iç hesaplaşmaların kitap boyunca sürdüğü, bozulan toplum yapısına, kokulmuş ahlaki yapıya vurgu yapan, insana ve insanın yalnızlığına dair yazılmış önemli eserlerden biri.
Bir kitaptan beklentiniz akıp gitmesi, sürükleyici olması ve elinizden bırakamama isteği ise Kuyucaklı Yusuf yanlış bir tercih olabilir. Aslına bakarsanız Sabahattin Ali’nin tüm kitaplarını bu minvalde değerlendirebiliriz. Yazarın eserleri durağan olduğu kadar okuması, anlaması emek isteyen kitaplardır. İnsana, insanın bunalımlarına, yalnızlığına ve bozulan ahlaki yapıya dair çok güzel eserlerdir ancak asla akıp gidecek, bir çırpıda bitirilecek kitaplar değildir. Selam ve dua ile.
“Ölümün kıyısına gelmiştim. Ölümün kıyısı, ölümün kendisinden daha feci bir şeydir, bunu yaşayarak öğrendim. Bağlanmalar yüzünden aklımı kaçırmanın kıyısında dolaşmıştım uzun süre. İçime karanlık yerleşmişti: Bir türlü söküp atamadığım, kusamadığım, çıkaramadığım bir koyu karanlık. Aşağı yukarı bir ay süren kusma dönemimde bile bu karanlığı boşaltamamıştım.”
Herkese merhaba Okumaktan keyif aldığım Livaneli’nin bu defa “Bir Kedi, Bir Adam, Bir Ölüm” adlı eseri ile sizlerleyim. Yazar kitabı tam 29 senede tamamlamış ve Livaneli’nin yayımlanmış ilk eseri. Oldukça sancılı bir yazım süreci olmuş.
Kitaba gelirsek genel olarak siyasi mültecileri konu alıyor diyebiliriz. Ancak siyasi bir kaygıdan ziyade o insanların hayata ve insanlara karşı olan “incinmişliklerini” anlatmış derim. Aslında yazar çokça kendini anlatmış demek daha doğru olur. Livaneli 1972 yılında siyasi görüşlerinden ötürü İsveç’e yerleşmek zorunda kalmış, zorlu bir yaşam sürerek burada hayata tutunmaya çalışmıştır. Bu kitabı yazmaya başlama zamanları da bu döneme denk gelmektedir. Kitabın kahramanı da aynı Livaneli gibi İsveç’te yaşayan bir Türk ve çevresinde siyasi ilişikleri sebebiyle sürgüne gönderilmiş mülteciler var.
Diğer kitaplarına kıyasla bu eserde psikolojik incelemeler, içe dönüş süreçleri, kırgınlıklar, incinmişlikler, takıntılar, psikolojik rahatsızlıklar bir hayli fazla konu edinilmiş.
Benim için keyifli bir okuma oldu, canı gönülden tavsiye edebileceğim bir kitap. Selam ve dua ile.
