Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Bağımlı kişi, bağımlı olduğu insandan kendine bir rahim yapar ve o rahmin içine kaçıp saklanır. Varlığını rahme kurban ederek. Bağımlı olunan kişi çoğu durumda, bağımlının hem güven üssü hem de nefret nesnesidir; ölü ya da diri, birlikte ya da ayrı olması fark etmez; ayrışılamayan anne, hizmetine girilen eş, unutulamayan/affedilemeyen eski sevgili ya da uğruna dünyadan el etek çekilen bir evlat..."
Şule Öncü
Şule Öncü
Durum gayet açıktı; özgürlüğüne yeni kavuşan Sánchez Mazas her şeyi tozpembe görüyordu, çünkü Franco İspanyası'nın kendi ihtiraslarından zerrece farklı olacağını aklının ucuna getirmezdi. Eski Falanjist yoldaşları içinse durum farklıydı: 19 Nisan 1937'den itibaren ayaklanmaya katılan tüm politik güçlerin General Franco'nun komutasında tek bir partide birleştirildiği, tam anlamıyla (yıllar sonra Ridruejo'nun kullanacağı tabirle) tersine bir devlet darbesi olan Birleşme Kararnamesi yasalaştığında, Falanj'ın eski bekçisi, onca hayalini kurduğu faşist devrimin asla gerçekleşmeyeceğini sezmeye başlamış olmalıydı. Çünkü öğretisinin o maharetli karışımı —belli geleneksel değerlerin korunmasına, ülkenin sosyo-ekonomik yapısında derin değişiklik ihtiyacına, orta sınıfın proleter devrime yönelik korkusuna ve Nietzscheci kökenden gelen irrasyonalizme yaslanan, burjuvazinin güven sınırları içinde yaşama yönelimi karşısında romantiklerin tehlikeli bir yaşantı sürmeyi salık veren, hepsinin harmanlandığı parlak, demagojik ve olanaksız bir karışımdı bu—son kertede fazilet taslayan, nereye gittiği malum muhafazakâr bir bulaşık suyu haline gelmişti. Franco, rejimini (evvelden çokça yardım aldığı, almakta olduğu ve daha da almayı umduğu) Hitler Almanyası ve Mussolini İtalyası'na denklemek için 1937'de José Antonio'nun ölümüyle lidersiz kalan, ideolojik açıdan ehlileşen ve özerk bir iktidar aygıtı olarak saf dışı kalmış Falanj'ı artık retoriğiyle olsun, ritüelleriyle ve diğer dış faşist ifadeleriyle olsun, kendine istediği gibi alet edebilirdi.
Reklam
Kendine Güven-mek
"Kendine güvenmek" meselesini doğru anlamak problemi büyük ölçüde çözecektir. Kendine güvenmek, yaptıklarına ve yapacaklarına güvenmek demek değildir. Kendine güvenmek, sahip olduklarından ve olmadıklarından emin olmak değildir. Kendine güvenmek, övgüye ya da yergiye maruz kalmaktan etkilenmiyor olmak değildir. Kendine güvenmek, kaybetsem de yeniden başlarım inadına sahip olmak değildir. Kendine güvenmek, döngüden emin olmaktır. Her şeyin geçici olduğunu bilmektir. Bunu kabullenmektir.
"...kendine güveni tamdı ama kendine yalnızca kendisi güven duyuyordu."
İnsan çaresiz olduğunu düşündüğü bir sorunda çözüm üretebildiğinde kendine duyduğu güven artar, yola devam ederken kendini daha yeterli hisseder.
anne ya da babasının güçsüzlüğüne tanık olmak, çocuğun onlara, dolayısıyla kendine olan güven duygusunun sarsılmasına neden olur.
Reklam
“Bu sabah kendine şunu sor: Kontrolün altında olan şeyler neler? Kontrolün altında olmayan şeyler neler? Ve kendine şunu hatırlatmayı da unutma: İkincisine değil ilkine odaklanacaksın. Öğleden önce kendine şunu hatırlat: Gerçekten sahip olduğun tek şey karar verme yeteneğindir (ve bunu yaparken mantığını ve karar mekanizmanı çalıştırabilmektir). Kimsenin senden tamamen alamayacağı tek şey budur. Öğleden sonra kendine şunu hatırlat: Aldığın kararların dı­şında, kaderin tamamen senin elinde değil. Dünya dönüyor ve biz de onunla birlikte dönüyoruz. Üstelik iyi ya da kötü hangi yöne döndüğümüzü dahi bilmeden. Akşam olduğunda kendine tekrar şunu hatırlat: Hayatında olan şeylerin ne kadarı senin kontrolün dışında ve kararların nerede başlayıp nerede bitiyor? Yatağına yattığında uykunun bir teslim oluş ve güven hali olduğun, bu hissin kollarına kendini ne kadar da kolayca bı­raktığını hatırla. Ve yarın tüm bu döngüyü en başından tekrar­lamaya hazırlan.”
Bu tam olarak ben...
“Kahve ve kitap kokusu benim yaşamımın bir parçası aslında. Her ikisi de eşsiz bir rayiha ile kendine davet ediyor beni.”
Sonraları birisi, buna benzer bir noktaya dayanarak okuryazarlığın halkı bozduğu sonucunu çıkarmıştı. Ama bu doğru değildir; okuryazarlığın halkta aşırı bir kendine güven geliştirdiğine katılmamak imkânsız olsa da bozulmanın nedenleri bambaşkadır. Ama bu da sonucu bakımından kusur sayılamaz.
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Rogers'a göre gelişmekte olan insan: * Olmadığı bir kişi olarak görünmenin ne kendine ne de başkasına faydası olduğunu iyice anlar. *İçinde hissettiğinden farklı göründüğünde, güvenilirliğini kaybedeceğini bilir. *Kendi olduğunda daha başarılı olacağını bilir. *Diğer insanların kendisinden farklı anladıkları, düşündükleri ve davrandıkları zaman da iyi ve saygıdeğer insanlar olabileceğini anlamıştır. Her bireyin kendi deneyimlerinden kendi tarzında faydalanmasının ve onların içinden kendine göre bir anlam yakalamasının yaşamın en paha biçilmez özellikleri olduğunu fark etmiştir. *Kendinin ve başka insanların gerçekliklerine kendini ne kadar açabilirse, "bir şeyleri düzeltme" telaşına o kadar az kapıldığını görür. İnsanları kalıplara sokma, yönlendirme ve kendi istediği yola sokma arzusunu o kadar az hisseder, sadece kendisi olmak ve diğer kişinin de kendisi olmasına izin vermek onu daha mutlu etmeye başlar. * Kendisi için doğru olan bir yolda ilerlediği için pişman olmayacağını bilir. * Her insan kendisini hem özgür hem de güvende hissedeceği bir ilişki yaratma çabası içindedir; bu çabanın değerli olduğunu anlar. *Maskelerinin arkasına saklı insanın yalnız insan olduğunu, hayatın anlamının maskede değil, "can"da olduğunu görür. Ortamda güven azaldıkça maskenin, güven arttıkça canın güçlendiğini bilir.
Reklam
kendine ve hayatın sana sunduğuna inandığım acıya güven.
Eğer bir çocuk sürekli eleştirilmişse, Kınama ve ayıplamayı öğrenir. Eğer bir çocuk kin ortamında büyümüşse, Kavga etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk alay edilip aşağılanmışsa, Sıkılıp, utanmayı öğrenir. Eğer bir çocuk sürekli utanç duygusuyla eğitilmişse, Kendini suçlamayı öğrenir. Eğer bir çocuk hoşgörüyle yetiştirilmişse, Sabırlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk desteklenip, yüreklendirilmişse Kendine güven duymayı öğrenir. Eğer bir çocuk övülmüş ve beğenilmişse, Takdir etmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk hakkına saygı gösterilerek büyütülmüşse, Adil olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk güven ortamı içinde yetişmişse, İnançlı olmayı öğrenir. Eğer bir çocuk kabul ve onay görmüşse, Kendini sevmeyi öğrenir. Eğer bir çocuk aile içinde dostluk ve arkadaşlık görmüşse, Bu dünyada mutlu olmayı öğrenir.
1.500 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.