Bu eser, kendisini gecelerime böldüğüm, tesirinin üzerimden kalkmasını asla istemediğim ve bu yüzden uykularımdan önce okuyarak rüyalarıma nüfuz etmesine müsaade ettiğim bir eserdi.
Kitabın ismi, onu seçmeme; karakterlerin isimleri ise onu sindirerek okumama vesile oldu. Çünkü isimler, ait olduğu şeyin kimliğini herkeslere tüm çıplaklığıyla serer, karşıdakine bir görüş sunar. Bende de böyle oldu.
Kitabın asıl karakteri Naci'nin ismi, "Selamete eren, cehennemden kurtulmuş" mânalarına gelirken; bu karakterin sancılı ruhunun en baş müsebbibi Belmâ'nın ismi ise, "Faydasız, kaba şey" mânalarına geliyor. Necip Fazıl, titizlikle seçmiş bu isimleri bence.
Bir de kitabın ismi var: "Aynadaki Yalan". "Aynada insanın kendisini gördüğüne inanmıyorum, biz aynada insanların bizi nasıl gördüğünü görüyoruz." demişti İsmet Özel. İlki cemiyeti, ikincisi ferdi hedef alıyor. İki üstadın da benzetmeleri bana kitaba dair şu tanımları yaptırıyor: Ayna: Dünya, Gerçek: İslam, Yansıyan Yalan: İslam'a değmeyen, insan uydurması tüm kânunlar.