Yorumlar ve İncelemeler
“Surname, Osmanlı dönemi Türk edebiyatında şenlikler hakkında yazılan edebî metinlerin genel adıdır. Osmanlı döneminde padişah çocuklarının doğum ve sünnet törenleriyle padişah kızlarının düğün törenlerini anlatan manzum, mensur ya da manzum-mensur karışık yazılan eserler genellikle Surnâme adını taşır.”
Padişah üç şehzadenin sünnet düğünü için Osmanlı’da şimdiye kadar görülmemiş ve 15 gün sürecek kutlamalar için Defterdarı görevlendirir. Savaştan zafer ile dönen ordunun sevincini yaşarken, savaşta sadrazamının şehit olduğu haberini alan padişah, kutlamaların biriminde yeni sadrazamın kim olacağına karar verecektir?
Geçmişte yedikleri içtikleri ayrı olmayan eski dostlar Defterdar ve Kazasker, padişahın gözüne girebilmek için birbirlerinin kuyusunu kazmaya başlarlar, nitekim bu makamı birisi para için diğeri güç için istemektedir. Yalnız ikisinin de unuttukları husus karanlık geçmişlerinin ayaklarına dolanacak olmasıdır. Karanlık geçmişlerinde canlarını yaktıkları, Hasan Nasrettin, Hüseyin Nusrettin kardeşler, arkadaşları Zeyrek Şabanı, Visal Banu’yu ve Dobra Hatunu hesaba katmamışlardır.
Roman para ve güç için insanın neleri harcayabileceğini, bunun yanında haksızlığa dik duracak insanların, adil yöneticiler sayesinde toplumda nasıl bir enerji yaratabileceği, her şeyin başının adil olmak ve hak yememekten geçtiğini çok güzel bir şekilde anlatmış.
İskender Pala yazdıysa her zaman okumaya değer sloganımla, herkese tavsiye ettiğim bir kitap.
Benzer Kitaplar
Osmanlı zamanında geçen bu hikâyede dönemin Sultanı şehzadeler için bir bir düğün tertip eder. Ezeli iki rakip olan Kazasker ile Defterdar ise bir yandan Sultanın tertip edilen düğün için kendilerine verdiği görevleri yerine getirirken bir yandan şehit olan sadrazamın arkasından sadrazamlık için birbirleriyle kıyasıya mücadele etmeye başlarlar. On beş günlük düğün süreci bir anda ölümcül bir iktidar savaşına dönüşüverir. Bu savaşa, Kazasker ile Defterdarın 15 yıl önce öldürdüğü ailenin çocukları Nasrettin ve Nusrettin ile onların dostu olan Şaban istemeden de olsa dahil oluverir. Gençler, dahil oldukları bu iktidar mücadelesinde Kazasker ile Defterdarın birbirlerine karşı olan planlarını suya düşürmek ve bu savaşta ikisinin de mağlup olmaları, hak ettikleri cezayı almaları için planlar kurmaya başlarlar ve böylece nefesimizi tutup heyecanla okuduğumuz bir macera başlamış olur...
Tarihî unsurların yerinde kullanıldığı, Osmanlı zamanında yaşam, bu zamanda düğünlerin nasıl tertip edildiği gibi konular işlenirken aynı zamanda soluksuz okunan bir maceraya yer vermiş yazar. Her şeyiyle çok beğendiğim bir eser oldu 
Surname . Yazarın her bölüm başına koyduğu, bölüme dair bir mesaj içeren kısa hikâyeleri ise en sevdiğim detay oldu.
Okuduğunuza asla pişman olmayacağınız güzel bir eser, tavsiye ederim.
Surname - Rengarenk bir Osmanlı Düğünü
En son lisede İskender Pala'nın 
Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk kitabını okumuştum. O zaman bana İskender Pala'nın dili çok ağır gelmişti ve beğenmemiştim. Sanırım o zamanlar benim için yanlış bir tercih olmuş. Çünkü şimdi bu kitabıyla yazarın diline bayıldım. Kelimeler, cümleler şiir gibi akıyor.
Kitap, Osmanlı padişahının üç oğlu için düzenleyeceği 15 gün sürecek sünnet düğününü anlatıyor. Daha düğün başlamadan sadrazamın şehit olduğu haberini alan padişah yeni sadrazamı düğün sonunda açıklayacağını söyler. İşte bununla birlikte Nasrettin, Nusrettin ve Şaban'ın da içinde bulunduğu olaylar zinciri başlar. Defterdar ve Kazasker arasında kıyasıya bir rekabet... Bir devletin başına geçenlerin ellerindeki imkanları nasıl har vurup harman savurdukları anlatılıyor. Ama her şey size tam bir masal havası veriyor. Zaten anlatılan sünnet düğünü, Eski İstanbul'un Atmeydanı, Okmeydanı, eski saraylar ve daha birçok mekan...
Sizi hiç yormadan, kolay okunan bir tarihi kurgu... Ben çok severek okudum. Tavsiye ederim.
Sırada lisedeyken okuyup da bende ön yargı oluşturan Babil'de Ölüm İstanbul'da Aşk'ta.
