Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Felsefe nadiren açık uçlu bir sorgulama alanı olmuştur. Orta Çağ’da teolojinin hizmetindeydi. Günümüzde, orta sınıf akademisyenlerinin peşin hükümlerini açıklığa kavuşturma pratiğidir. En eski formlarında ise felsefe, dinginliğe ulaştırmayı amaçlıyordu.
(Toplumumuzun orta sınıf insanları günümüz koşullarında, neredeyse kirli pasaklı dolaşırlar.)
Reklam
Yoksullar ve orta sınıf para için çalışır, Zenginler parayı çalıştırır.
İnsan kaç zamanı birden anlar Sabahla akşamın sarkacında Orta sınıf kalbini sormalı Mahmut'a Nasıl bir dünyasızlık bu İkisi de hüzün veriyor bana...
Sayfa 116 - Kırmızı Kedi Yayınları 12. BasımKitabı okuyor
Aristokratlar ve hakim siyasi sınıftan da pek dâhi çıkmaz. Dahiler dünyayı değiştirmek için cehenneme inmeyi göze alırken bir aristokrat genellikle statükonun keyfini sürer. Neden bir şeyi değiştirsin ki? Aslında toplumlardaki ekonomik uçurumun iki tarafından da dâhi çıkmaz. Aşırı fakirliğin olduğu yerde fırsatları çok azdır, büyük servetin olduğu yerdeyse teşvik yoktur. Dahiler için şanslı olmak genellikle orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak doğmak demektir.
Yoksul ve orta sınıf için " para biriktirmek" , yoksulluktan parasal kurtuluş, zalim dünyadan koruyucu kutsal bir görevdir.
Reklam
Sıradan bir aile evi.Ne yoksul ne varlıklı.En tehlikelisinden.Orta sınıf.O yüzden bu evde büyük hayaller yok,cesaret sıfır.
Ayrıca da, diye düşündüm, o dört ünlü isme bakarak, George Eliot ile Emily Brontë'nin ne gibi bir ortak yanı vardı? Charlotte Brontë, Jane Austen'ı anlamakta bütünüyle başarısız olmamış mıydı? Hiçbirinin çocuk sahibi olmaması gibi —konuyla bir ihtimal ilgili olabilecek— bir faktörün dışında birbiriyle bunlardan daha fazla bağdaşamaz olan
Ezilenler, yabancılaşmanın etkisiyle ne pahasına olursa olsun ezene benzemek, onu taklit etmek, onu izlemek isterler. Bu olgu özellikle, üst sınıfın “mümtaz” insanlarına denk olma özlemini duyan orta sınıf ezilenlerde hâkimdir.
Sayfa 81
İktisadî boşluğun krizi yok oluştur.
Karl Marx tarihi ve iktisadi ekolünden olan kimseler, bugün Türkiye'nin geçirmekte olduğu tarihi devreye, burjuvazinin (burçlu-şehirli sınıfı, orta sınıf, sanat ve ticaret erbabı) oluşumu namını vermektedir. Osmanlı tarihinin bir iki asırlık devresinde, Türk orta sınıfı, dünyanın iktisadi gelişmesiyle orantılı ilerleyemediğinden, yok derecesinde önemsiz kalmıştı; bu açıklığı gayrimüslimler, Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, yabancılar dolduruyordu. Ve bu, bir toplum için çok tehlikeli bir vaziyetti ki, tehlikeli işlerini son çeyrek asırda hepimiz bariz ve feci bir surette gördük.
Reklam
"Sınıf farkı mı var Yusuf kardeşim bu köyde?". "Olmaz mı öğretmenim, köylüm farkında değil ama var. Alt, orta, üst; üst sınıfta beş aile var, ortada biraz, alt sınıf dolu. Şehirlerdeki taşıma araçları gibi bizim köy de kapitalist sistemin özeti. Taksilere binenler azdır oralarda, dolmuşa binenler daha çok, otobüsler ise dolup taşar yolcularla."
Kendi bulduğum bir kuramım var: Erkekler kadınlara evlenme teklif etmez. Evlilik teklifini yapan her zaman kadındır. Doğal olarak orta sınıfın yaşamı buna istisnadır, ne var ki orta sınıf çağdaşlığın hep çok uzağındadır.
Arap milliyetçiliği etnik çizgiler üzerinden imparatorluğun parçalanmasına sebebiyet vereceğinden, Osmanlı sultanı ve Arap tebaası arasında devam eden ilişkiyi İslami modernlik söyleminden daha fazla bozma potansiyeline sahipti. Arap milliyetçiliği çalışan akademisyenler, ideolojinin tam olarak ne zaman yaygın popüler bir fenomen olarak ortaya çıktığıyla ilgili tartıştılar ve 20. yüzyılın başında bazıları, Arap milliyetçiliğinin Abdülhamid döneminin sonunda zaten açıkça ifade edildiğini ileri sürdüler. 20. yüzyılın sonraki dönemlerinde yazan tarihçiler ise siyasi Arapçılığın yükselişinin köklerini Jön Türkler dönemine, hatta daha da ileriye ittiler. Yeni ortak görüş imparatorluktan ayrılıp bağımsızlığını elde etmeyi hedefleyen Arap hareketinin nispeten geç ortaya çıktığı ve büyük oranda hamilik için devlet tarafından ihmal edildiğini hisseden yeni orta sınıf tarafından desteklendiği yönünde. Buna rağmen, büyük oranda eski ayan ailelerinden gelen ve askerlikte hizmet vererek veya toprak elde ederek devletten yararlanan bu bireyler kendileri için mümkün olan son noktaya kadar Osmanlılara sadık kaldılar.
Sayfa 219Kitabı okudu
Parasızlık, sandığımdan daha az etkiledi yaşamımı; orta sınıf güvencesi bir türlü kurtulamadığım bir inançtır ama bu inancın kimi erdemleri de vardır doğrusu.
Sayfa 128 - Can Yayınları sonraKitabı okudu
Nitekim, Hruşçov-Mao çekişmesi, insanoğlundaki o ezeli iktidar hırsının işçi diktatörlüğü hayalinden daha cazip olduğunu belirtiyor. Yine bu çekişme; "Önce Ruslar, sonra dünya işçileri; önce Çin, sonra dünya işçileri; kısacası önce millet, sonra sınıf" gerçeğinin hâlâ yaşadığını ortaya koyar. Marsel Quessant ne güzel söylemiş, "Milliyetçilik o kadar dürüst, öyle tabiî bir duygunun karşılığıdır ki, onu inkâr edenler bile irsiyete boyun eğerler. Ve İtalyan Marksçıları Orta Çağların Venedik, Toskana, Liküri Cumhuriyetleri burjuvalarını andırdıkları halde; Bolşevikler Birinci Petro'nun, Birinci Pol'ün, Katerina'nın gidişlerini hatırlatan usûllere itibar ederler."
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.