Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.6
Sedat
Sedat
@sedat_1836
gerçek her zaman doğru cevaptır
İstanbul
40 okur puanı
Mayıs 2020 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
687 syf.
9/10 puan verdi
Bu kitabın hikayesi yoksullukla, acıyla çileyle başlıyor. Tıpkı tüm insanların doğduğundan beri maruz kaldığı gibi. Zengin olsa parasıyla fakir olsa fakirliğiyle çile çektiği dünyada başlayan bir hikaye. Klasik Rus edebiyatında olan tüm yoksulluk kavramları işlenmiş, iliklere kadar hissediliyor bu. Yoksulluk, aşk, hüzün, gurur, kıskanma,
736 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı fazlasıyla beğendim. Yazar kitabı hakkındaki endişelerini ve fikirlerini okuru etkilemeyecek şekilde başında ve sonunda aktarmış bizlere. Gerçekten de yapmaya çalıştığı şeyleri çok iyi başarmış kitabında. Kitap bir Ortaçağ kitabı. Düşüncesi bile benim için çok sıkıcıyken kitaba polisiye özellik ekleyerek biz okurları kitabın sonuna kadar sürüklemeyi başarmış. Polisiye olduğunu hissetmeden ve sıkılmadan maceracı bir romanın içinde buluveriyorsunuz kendinizi. Yaşanan olayların ve isimlerin fazlalığı sıksa da yer yer ben kişisel olarak bunlara çok fazla takılmadan kitaba devam etmenizi öneriyorum. Sonuçlar ve bağlamları kitabın sonunda çok açık bir şekilde ortaya çıkıyor zaten. Yazar Ortaçağ ile Polisiye konularını çok iyi sentez yapmış, üstüne yer yer insancıl düşünceleri ile de isteyen okurlara tavsiyeler vermek istemiş. Hristiyan masoniyerliğini fazlaca içeren bu kitap eleştireceğim yönlerinden bir tanesidir. Yazar kitabını bu yönden taraflı buldum ama anlatmaya çalıştığı bazı şeylerin insanı düşünmeye ittiği ve mantığı çalıştırdığı için kitabın bu yönü bence masum görülebilir. Herkese keyifli okumalar diliyorum.
416 syf.
8/10 puan verdi
Çok değer verdiğim birisi tarafından alıp okuduğum bir kitap olur kendisi. İzni olsa da paylaşsam onun incelemesini ama şimdilik benimki ile yeterli kalsın buraya, fazla gelecek çünkü.
Kitap aslında çok şeyden bahsediyor, hayatın her alanından, hayata dair konulardan bahsediyor. Ama en çok üstünde durduğu konu ise şüphe. Şüphe etmenin insanın
Okur Takip Önerileri
88 syf.
6/10 puan verdi
Dünyayı yeni tanımaya başlayan küçük bir çocuk ve ilişkisi kötü giden annesinin hikayesi bu aslında. Saf düşüncelerin küçük bir çocuğun zihninde nasıl yoğrulduğunu ve ilk defa ekilen kin ve nefret tohumlarının çocuğun zihnini nasıl şekillendirdiği anlatılıyor kısaca. Salt iyilik ve güzelliğin olmadığını anlatmaya çalışan bu kitapta her şeye rağmen anne şefkatinin, zihni allak bullak olmuş bir çocuğu nasıl da yumuşattığını gösteren bir kitap aynı zamanda. Sevginin gücünün her şeyden üstün olduğunu ama bunun tek taraflı iradelere mahkum kalmaması gerektiğini, karşılıklı sevgi ve saygının her türden kötücül duyguların üstesinden gelebileceğini anlatmasa da bana hissettirdi bu kitap.
Herkesin bir sırrı vardır kimselere söylemediği, söyleyemediği. Önemli olan bu sırrın kimseye eziyet etmeden, hissettirmeden insan ruhunda işlenmesini sağlamak. Verilen sırların tıpkı söz vermek gibi insanı yakmaması aksine onu güvende hissettirmesi lazım. Aksi halde yaşadığımız bu dünya birbirine güvenmeyen insanların olduğu bir yer olurdu ve eziyet veren durumlarla dolu olurdu. Herkese keyifli okumalar dilerim.
292 syf.
9/10 puan verdi
Kitabı beğendim. Fazlasıyla hoşuma gitti. Psikolojiye ilgisi olan ama nasıl başlarım diye düşünenler için güzel bir kitap. Psikolojiye çoktandır başlamış ama hala kendi ekolünü bulamamışlar için de alternatiflerden birisi. Ama en çok da Jung hayranlarının okuması gereken bir kitap. Kitap Jungien ekolünün neler yaptığını anlatıyor genel olarak. Jung’un fikirlerini ne eksik ne de fazla çok güzel yansıtan bu kitabı analitik psikoloji ile ilgilenen herkesin okuması gerektiğini düşünüyorum. İçerisinde bilinçdışı, ego, süperego, arketipler, anima-animus kavramlarını barındıran bu kitap, Jung’un ağır ve anlaşılması zor dili olan kitaplarının anlaşılır ve günümüze uygun bir yorumu özelliğine sahip. Herkese keyifli okumalar dilerim.
116 syf.
8/10 puan verdi
Böylesine yetkin ve başarılı bir yazarı incelemek haddime değil ama birkaç cümle de ben söylemek istiyorum. Yaşar Kemal ile geç tanışan birisi olarak söylüyorum bunları. Anadolu’nun içinden gelen ve Anadolulu kalma özelliğini hayatı boyunca taşıyan Yaşar Kemal, belirli yıl aralıklarla yazdığı ve hep aynı sorunları farklı açılardan dile getirdiği denemeleri ile bunu tasdiklemiş. Anadoluluk kavramını bizlere tanıtan yazar, batıya özenme ve hayranlığın ifşası ve utanç hissederek kültürümüzden kopartılıp hoyratça çiğnenen duygularımızın yeniden inşası için elinden geleni yazmakta üstelik bu durumun halı altına süpürülmesine olanak sağlayan insanlara ağır eleştiriler yapmakta. Yaklaşık 70 yıl önce söylenen sözlerin, gelişmiş ve medeni toplum olma yolunda söylendiği anlaşılan kitapta görülmektedir ki günümüzde bu yolda ilerlemiyor oluşumuz bilinçli okurların hala yetersiz olduğunu düşündürmektedir. Düşünce namustur, düşüncesizlik ise namussuzluktur diyerekten incelememi bitiriyorum. Düşünen insanların olduğu ütopik olmayan bir dünya ümidiyle herkese keyifli okumalar..
559 syf.
8/10 puan verdi
Tarih ile ilgilenen ve Ortadoğu topraklarında yaşayan herkesin mutlaka okuması gerektiğini düşündüğüm kitaplardan birisi. Bir tarih kitabının akıcı bir biçimde gitmesi ve özet tarzda bilgilendirici olması her kitabın başına gelebilecek güzel bir durum değildir. Olayların kronolojik bir sırada, mekandan ve anlamdan kopmadan anlatıldığı bu kitabı ilgililere tavsiye ediyorum. Herkese keyifli okumalar..
232 syf.
9/10 puan verdi
Bir asker düşünün. Büyük bir yol ayrımında ve bu ayrım zaman geçtikçe giderek zorlaşıyor. Umut eden ve hayatın anlamını kazanmaya çalışan bu askerimiz yıllarca bekledikten sonra istediği şeyin aslında kendisinde olduğunu fark ediyor. Bir tutam “Simyacı” felsefesi taşısa da bu kitap anlatım tekniği ve hayal gücü ile diğerlerinden ayrılan bir niteliğe sahip. Onurlu ve huzurlu bir şekilde ölmenin ve yaşamanın ne demek olduğunu hissettiren, umut aşılamayı çok iyi başaran yazara çok teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar diliyorum..
224 syf.
6/10 puan verdi
Kitap 3 tane hikayeden oluşuyor esasında. Ahmet Ümit’in eleştirilen yönü olaraktan kitap karakterleri hiç değişmeden devam ediyor. Nevzat başkomiser, Evgenia, Ali ile Zeynep karakterleri tüm hikayelerde olayı çözmeye çalışıyor. İlk 2 hikayede çok heyecanlanmasam da 3. hikayede beni heyecanlandırmayı başardı bu kitap. Keyifli okumalar dilerim..
414 syf.
7/10 puan verdi
İlişkiye başlayacaklar, ilişkisi olanlar, evli olanlar veya nihayetinde bir çift olarak hayatlarını mutlu mesut sürdürmek isteyenler için harika bir kitap! Ama üzülmeyin ilişki düşünmeyenler için de bireysel olarak faydalanabileceğiniz bir kitap aynı zamanda. Her kesimden insana hitap eden dili ile kitap akıcılığı sağlamış. Öneriler ve tavsiyeler içeren bu kitap günümüz çiftlerinin neredeyse çoğunun dertlerine hitap etmeyi başarmış. Kitap, bir çiftin baştan sona hikayesinin anlatımıyla gelişiyor esasen. Ek olarak bilimsel bilgiler (Nöroloji, Psikiyatri, Evrimsel süreç vs.) içeren kitap baştan sona genelgeçere yakın sorunları olan çiftin hikayesi eşliğinde ve akıcılığında gidiyor. Yalnız kitabın sonlarına doğru sıkmaya başladığı için puanımı oradan kırdığımı söyleyebilirim. Keyifli okumalar dilerim..
140 syf.
9/10 puan verdi
Kitaba başlarken son derece karamsardım. Bunu da kitabı çok sevdiğini ama aynı zamanda da çok iç karartıcı olduğunu söyleyen arkadaşıma borçluyum. Başladıktan sonra ise bu karamsarlığım giderek açıldı ve yerini umuda ve aydınlığa açtı. Kitabı okurken; materyalist zihnin, yaşadığı her olguya bir açıklama bulma çabasına girmesiyle beraber hayatta çıkış yolu bulma arzusuna sahipmişçesine çırpınmalarının sesini dinledim. Beni yoran bir şey olsa da düşünce esnekliği sağladığı için mutlu oldum ve benim de dahil her insanın bir “yeraltı dünyasının” olması gerektiğini düşündüm.
Belki de bilinçaltının derinliklerini gün yüzüne vuran ve her insanda olan “kirli” düşüncelere ev sahipliği yapan bu kitabın, insanın kendisini tanıması yolunda bir basamak kitabı olduğunu düşünüyorum. Keyifli okumalar..
520 syf.
10/10 puan verdi
Bir aşk kitabı Martin Eden. İmkansız aşkların ve aşıkların kitabı belki de. Aynı zamanda umudun da kitabı. Basit, sıradan olmadan ve önyargılardan uzak sevmenin de ismi aynı zamanda. Bu kitabı okuyarak kendinizde veya çevrenizde aşk ile ilgili bir çok detayı fark edebilirsiniz. Aniden ortaya çıkan, sevme betimlemeleri yapma isteği veya aşık olmak için yanıp tutuşan bir parça kalp görebilirsiniz kendinizde. Size her türden duyguyu yaşatan ve ters köşe yaptıran yazar için, Jack London ile romanın ana karakterinin birçok noktada benzediğini söyleyebilirim. Zaten kitabın en sevdiğim kısmı çeviri yapan editörün yazar hakkında fikirler veren kaynakça kısmı olmasıydı, yazar-kitap karakteri benzerliğini de buradan yola çıkaraktan söylemekteyim.
Kimilerinin çok sevdiği, kimilerinin de bence yine bu sevgiden kaynaklanan meydana gelen hayal kırıklığı kitabı okumayanlar için daha da ilginç kılmakta. Yazarın gerçek hayatta okuyup etkilendiği Nietzsche, Spencer gibi ünlü düşünürlerin fikirlerine çokça yer verilmesi, kitabı hem düşsel hem de fikirsel içerikli bir kitap yapıyor. Keyifli okumalar dilerim..
400 syf.
6/10 puan verdi
Öncelikle merhaba, bu kitabı herkese tavsiye etmiyorum, sadece sınırlı bir kesim insan okumalı kesinlikle. Doğruyu yanlışı arayan insanlara özellikle bu önerim. İçerisinde çeşitli hakikatlerin olduğunu düşündüğüm bölümlerin çok düzensiz yazılması, konu bütünlüğünün olmaması ve konuyla ilgili olmayan insanların kafalarını daha da çok karıştıracak söylemlerin bulunması, bu kitabı diğer okunabilir felsefe kitaplarından ayırıyor bence. Yazarın anlatmak istediği duygu ve düşünceleri nihilizm ve agnostizm karışımı bir tarzda bizlere sunması karşı tezinin olmadığı sürece bizi büyük bir boşluğa bırakıyor. Bu tez-antitez oluşumunu kendileri tamamlayabilen okurlar için diyeceğim bir şey yok ama her bölüm sonunda olayların absürtlüğü ve sonuca bağlanamaması yazarı veya kitabını özgün kılarken aynı zamanda iddia ettiği fikirlerin de yok olmasına sebep oluyor zannımca. Ayakları sağlam, yere basan düşüncelerin yer almasına karşın yazarın bu belirsizliği; hem kendi iç hayatına karşı öngörülerin belirsiz olmasına hem de ifade ettiği fikirlerin değersizleşmesine sebep olmakta bence.
Simyacı’daki yolculuğa benzer bir yolculuğa çıkan insanın üstüninsan olma çabaları, id-ego-süperego üçlemesini işlemiş olması, güç istenci ve gölge kavramı ve arketip kuramına hafif göz kırpan Nietzsche; yazdığı bu eser ile özgün ve sadece ilgilileri tarafından okunması gereken bir yapıt ortaya koymuştur. Keyifli okumalar dilerim..
452 syf.
8/10 puan verdi
Kitabı beğendim. Diğer okurlara da tavsiye ederim ama her okura da tavsiye etmem. Öncelikle kitabı okumak için biraz da olsa psikolojik ve psikiyatrik terminolojiye hakim olmak gerekiyor. Yazar kitapta daha anlaşılır olması için yer yer benzetme yaparak bu kavramları açıklıyor da. Kitabın çoğu kısmında Freud ve Jung’dan bahsedilirken ve alıntılar verilirken, yazarı anlamak için bu yazarlara ait bir-iki kitabı da okumayı tavsiye ediyorum başlamadan önce. Mesela bunlar Jung’un Anılar, Düşler ve Düşünceler ve Dört Arketip kitapları olabilir ki bunları okurken aynı anda Freudiyen ekolünü de anımsamak mümkün. Kitaptan daha da faydalanmak için bunların üzerine Engin Geçtan, İnsan Olmak da bu listeye eklenerek okunabilir.
Bilinçaltı, arketip, anima ve animus, rüyalar, psikoz gibi terimlerin geçtiği kitap insana bir “insana bakış açısı” kazandırıyor. Bilimin sağduyusal doğası gereği kendini tekrara düşürmesi ve pragmatik yaklaşımının, yaşadığı çağda çıkış yolu bulamayan modern insana hissettirdiği çaresizlik ve ruhsal acılarından kurtulma yolları tavsiye eden bu kitap psikoloji bilimine yeni bir paradigma önermesi gözüyle ve önyargılardan uzak bir şekilde okunmalıdır, aksi takdirde vaktiniz boşa gider. Herkese keyifli okumalar dilerim.
724 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı başından sonuna kadar dikkatle bitirdim. Belki de bu kitabın en önemli kazanımlarından birisidir: sıkılana kadar, sıkılınca da durmadan başlanılan bir işi bitirmek.. Normal bir kitabın aksine yer yer durgunlukların olduğu, eski Türkçe’nin yer aldığı bazen de kaynar sular gibi akıp giden parçaların olduğu bir kitap bu. Kırgınlıkları,
400 syf.
9/10 puan verdi
Kitap başından sonuna kadar kronolojik bir dengeye sahip. Tıbbın tarihini öğrenmek isteyenler için özellikle tıp ile ilgilenenler için eşsiz bir kaynak. Her yüzyıla, çağ’a veya tıp konusuna ait ayrı bölümlerin olması çok hoşuma gitti. Ayrıca her bölümün hazırlanmasında kullanılan ve okunması tavsiye edilen detaylı hazırlanmış kaynakça mevcut. Sadece tıp alanıyla ilgilenenler için değil herkesin rahatlıkla anlayabileceği bir kitap. İş bankası kültür yayınevinin hazırladığı bilim serisinin devamını okumak için sabırsızlanıyorum! Emeği geçenlere teşekkürler.
381 syf.
6/10 puan verdi
Kitabın başları hoşuma gitmese de sonlarına doğru keyif aldım diyebilirim. Yazar temel borsa bilgilerini geçmişte yaşadığı ya da yaşanılanları örnekleyerek anlatmış çoğu yerde. Okuma esnasında Amerika borsasındaki tanınmamış şirket isimlerini sık görmeye başlayınca daha da sıkılsam da yazarın anlatmak istediği mesajı kaptım diyebilirim. Kitabın son bölümlerinde hap bilgiler var ve bunlar da başlardaki anlattığı hikayeler ile tutarlı gitmiş.
