Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Songül
Songül
@snglnd
Dünya inandığın o yitik cennet değil.
Öğrenci
BEÜ
Şırnak, 2 Şubat 2001
2375 okur puanı
Mayıs 2017 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
Oyunlarla Yaşayanlar, okuduğum beşinci Atay kitabı.
Oğuz Atay sevdiğim yazarlar arasında yer aldığını belirtmek isterim.
'Oyunlarla Yaşayanlar.' Kitabı okurken ara sıra Tutunamayanlar'dan Selim'i, Turgut'u, Tehlikeli Oyunlar'dan Hikmet'i düşündüren bir kitap oldu benim için.
Oğuz Atay'ın da hayatı belki de Selim gibi, Hikmet gibi ve Coşkun gibi bir oyundan ibaretti. Ya da o hayatını öyle görüyordu. "Hayat zaten bir oyundan ibaret değil midir?"(Tehlikeli oyunlar) Ve bu yüzdendir ki kitaplarında farklı karakterlerle kendini anlatmıştır, diye düşünüyorum. Ve böylece Atay'ı daha iyi anlıyoruz.
Bu kitabında da hem oyunları yazan Coşkun ve bu oyunları yazarken aynı zamanda bu oyunları yaşıyorlar. Çünkü böyle demişti Coşkun; "Biz oyunları yazarken aynı zamanda yaşıyoruz bu oyunları." demişti.
Ve Atay, Atay ve yine Atay... Keşke yaşasaydı da onunla tanışma fırsatım olsaydı. Ve yine keşke yaşasaydı da daha nice iz bırakan kitaplar yazsaydı.
Oğuz Atay'ın kitaplarının etkisinden kolay kolay kurtulamayacağınız yine muazzam bir kitap. Okumamış olanlara hiç tereddütsüz okumalarını tavsiye ederim. Kitapla kalın.
Ve kitap bitti... Tehlikeli oyunlar...
Oğuz Atay okuduğum dördüncü kitabı oldu. Bir Bilim Adamının Romanı'ndan, korkuyu Beklerken, Korkuyu Beklerken'den Tutunamayanlar'a ve Tehlikeli Oyunlar'a kadar...
Ve bunu da belirtmek isterim ki, Oğuz Atay gerçekten de bambaşka bir yazar. Gerek konu olsun gerek anlatım biçimi olsun bambaşka.
Ve kitabın başkahramanı Hikmet Benol.
Selim gibi(Tutunamayanlar'daki başkahraman) hayata tutunamayan.. Ve hayatı bir "oyun" olarak gören kişi.
Hikmet Benol hayatı bir oyun olarak görür ve bunun üzerine farklı farklı oyunlar yazar hayat üzerine, hayatın oyunu üzerine. Hayali karakteri; Emekli Albay Hüsamettin Tambay'a anlatır bu oyunları.
Benzeri görünmeyecek bir kitap. Kesinlikle okuyun derim. Okuyacak olanlara keyifli okumalar olsun.
Stefan Zweig okuduğum üçüncü kitabı oldu. "Mürebbiye" adlı yapıtında bizleri 4 muhteşem hikâyeyle buluşturuyor...
Mürebbiye... Yaz Novellası... Geç Ödenen Borç... Kadın Ve Yeryüzü...
Her bir hikayenin dili akıcı ve sade idi. Özellikle en beğendiklerim; "Mürebbiye" ve "Geç Ödenen Borç" oldu. Zweig gerçekten insan psikolojisinden anlıyor. Hikayelerini kolay kolay unutamayacağınız bir yapıt. Bir solukta okuyabileceğiniz ender bir Zweig klasiği. Keyifli okumalar.
Okur Takip Önerileri
Çok az bilinen bir kültürde aile, toplum ve kültürün ne anlama geldiğini anlatan bir öykü.
Ariel Sabar babasının yaşam öyküsünü kendi iç dünyasını ve aile hayatını samimiyetle bizlere açıyor.
Dünya nüfusunun yüzde 94'ü dünya üzerinde var olan dillerden yalnızca yüzde 5'ini konuşmaktadır. Yok olan her dille bir ışık daha söner ve bir ses daha kesilir diyor Ariel Sabar.
Merakla okuduğum bir kitaptı. Ve iyi ki de okudum dedirten bir kitap oldu.
Kitabın sonunda araştırma merakı uyandırdı bende.
Okunmaya değer bir kitap. Keyifli okumalar.
~Kitapla Kalın~
Felsefe Hocamız bize bir gün; "Arkadaşlar kişisel gelişim kitaplarını da okumanızı tavsiye ederim." demişti. Ve ben de bunu bir yere not aldım. Sonra aradım ve Üstün Dökmen'in "Küçük Şeyler 2" adlı kitabını buldum. Kitaplığıma yerleştirdiğimde; "Şimdi sen burda kal, seni elbet okuyacağım." demiştim.
Ve bugünlerde de yeni okuyabildim. Simdi de soruyorum kendime; "Neden Daha önce okumadım diye?" ya da "Neden aldığımda hemen okumadım?" diye.
İnsana o kadar faydası oluyor ki (iyi ki de okudum dedim) Üstün Dökmen çok güzel yazmış gerçekten. Bazı yerlerinde okurlarına soru soruyor ve bizim cevaplamamızı istiyor. Kimi yerlerinde de güldürebiliyor insanı. Sizin de okumanızı tavsiye ederim doğrusu. Güzel bir kitap.
Yazar Frank Mc.Court'un kendi hayatını kaleme aldığı biyografik bir roman. Biyografik romanlarını sevdiğim için bunu da ihmal etmeyip hemen okuma isteği uyandırdı bende.
Amerikali olan Mc.Court ailesi kendi ülkeleri olan İrlanda da yaşadıkları hayat zorluklarını ve çocukluğunu anlattığı bir eser.
Babalarının eve sürekli sarhoş olarak gelmesi ve
"Ama biz başkayız! Niye başkayız? Çünkü... Çünkü sen bana bakarsın, ben de sana bakarım da ondan."
Fareler Ve İnsanlar iki zıt karakterdeki arkadaşın öyküsü. George Milton zeki olan. Dostu Lennie Small ise aklı dengesi bozuk.
George ve Lennie... Hayatta birbirinden başka kimseleri olmayan ve beraber kurdukları hayaller ile yaşayan iki dost. Dostlukları biraz tuhaf gözüksede, dostluğa hiçbir şeyin engel olmayacağını gözler önüne seriyor bizlere.
Kitabı özellikle son sayfalarında ağlamaktan kesik kesik okuduğum için yarım saat geç bitirdim diyebilirim.
Çok başarılı bir kalemle yazılmış, kısacık bir kitap gibi gözüksede, içi dolu dolu bir kitap.
Fareler Ve İnsanlar'ı okuduktan sonra öylece duruyorsunuz. Sanki bir boşluktaymışsınız gibi. Kitabı daha okumayanlar için okumalarını kesinlikle tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
Stefan Zweıg Satranç'ta olay yeri olarak New York'tan Buenos Aires'e gitmekte olan bir yolcu gemisini seçmiştir. Bu gemide tamamen rastlantı sonucu karşılanan üç kiş: Dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, satranç oyuncusu olan anlatıcı, ama hayli zamandır satrançtan uzak kalmış bulunan Dr.B., öyküsüdür.
Dr.B., cezaevindeyken, yanında hiçbir şey bulundurmuyorlardı. Bir gün kendine Satrançla ilgili bir kitap buldu ve kitabı gizli saklı okumaya başladı. İşte Satranç yeteneği de bu zamanlar başladı. Ve kendi kendine Satranç oynamış(hayalinde canlandırarak). Siyah Ben, Beyaz Ben olarak oynamış.Ve kendisiyle savaşmıştır.
Zweig bu yapıtında çok geniş bir psikoloji birikimini eserinde kullanmıştır.
Akıcı bir o kadar da güzel bir kitap. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar.
"Tutunamayanlar" Ablamın tavsiyesi üzerine okudum. Ve iyi ki de okudum.
Tutunamayanlar hayata tutunamayanların romanı. İlk başlara kitabı okurken insana biraz ağır(sadece biraz) ağır gelebiliyor. Ya da başka bir deyişle; ilk başlarda kitaba tutunamıyor insan. İlk 80-90 sayfasına gelince kitabı yarım bırakmayı düşündüm. Kitabı okuyarak anlam vermeye çalıştım ve sonra kitabı yarım bırakma düşüncesini aklımdan çıkardım.
Turgut Özben ve Selim Işık
Turgut'un 18 yaşından beri Selim'i tanıması.. ve takii Selim'in 27 yaşında kendini intihar etmesi. Turgut'un Selim'le olan unutulmaz dostluğu. Selim'in öldüğü halde Turgut'un ona dair her şeyi en ince ayrıntısına kadar öğrenmek istemesi.. ve onunla geçirdiği günleri tekrar tekrar hatırlamak istemesi. Turgut'un hayali karakteri Olric'le olan diyalogları. Selim'in bazı günlerde günlük yazması. Ve hayata, insanlara tutunamadığını...
Duygularını o kadar güzel kağıda dökmüş ki okurken günlükleri hiç bitmesin istedim.
Kitap ortalara doğru; olaylar o kadar çok çabuk gelişiyor ki insan sonlara doğru nasıl geldiğine anlam veremiyor. Hiç bitmesini istemediğim bir kitaptı.
Ve Büyük Üstad Oğuz Atay..
Yazarın okuduğum 3. kitabı oldu. Diğer kitaplarını da elbet okuyacağım.
Edebiyat'ın en büyük yazarı; böylesi güzel bir kitap için sonsuz teşekkürler.
"Tutunamayanlar" okuyun! Ama tutunanlara okutmayın.
-"Nedenmiş Efendimiz?"
-"Bizi anlamazlar Olric. Gülüp geçerler."
Bu kitap Turgut Özben, Selim Işık... gibi hayata tutunamayanlara tavsiyemdir. Keyifli okumalar.
"Tek ve tek başına Türkan"
8. sınıfta bir arkadaşımdan ödünç alarak okuduğum bir kitaptı.
Türkan Saylan'nın aile hayatı, eğitim hayatı, iki evliliği, çocuklarıyla olan hayatı ve ilk aşkı anlatılmaktadır.
Gökşin, Türkan Saylan'nın ortaokul yıllarından beri en yakın dostudur. Birbirleriyle sık sık mektuplaşmaları kitapta anlatılmakta.
Ayşe Kulin'le tanıştığım ilk kitabıydı. Okuduğum ilk kitabı olmasına rağmen gerçekten çok güzel buldum. Yazar dilini sade ve yalın bir dille yazmış.
Bu güzel kitabı herkese tavsiye ederim.
Maksim Gorki'nin "Arkadaş" adlı eseri...
Kitap 3 ayrı hikayeden(öyküden) oluşmaktadır.
-"Yol Arkadaşım"
-"Bir zamanlar insan olan yaratıklar"
-"Çelkaş"
Her üç öyküyü birbirleriyle kıyaslayacak olursak.. hemen hemen üçü de birbirine benzer öyküler ama farklı kesişim noktaları da var elbette..
En çok "Yol Arkadaşım" öyküsünü sevdim. Şakro ve Maksim. Birbirlerini tanıdıkları günden itibaren, birlikte her yeri dolaşmaları... Hayatta kalmak için verdikleri hayat mücadeleleri... Bazen Şakro'nun huysuzlaşması... Bazen de aralarında geçen tatsız tartışmalar...
Her şeye rağmen beğenerek okuduğum bir kitap.
Bir çırpıda okuyabileceğiniz bir kitap. Tavsiye ederim..
Emir ve Hasan, Kabil'de birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir'le Hasan'ın dünyaları arasında uçurumlar vardır. Emir zengin bir iş adamın oğlu. Hasan ise hizmetkârının oğludur. Hasan pek sevilmeyen Hazarlara bağlı bir mensuptur.
Savaşlar sırasında Emir ve babası ülkeyi terkeder Amerika'ya
Her şey, 2001 yılının Şubat ayında soğuk bir gün, İstanbul Üniversitesi'nde halkla ilişkiler yürüten Maya Duran'nın, ABD'den gelen Alman asıllı profesör Maxmilian wagner'i karşılamasıyla başlar.
1939'lu yıllara İstanbul Üniversitesi'nde hocalık yapmış olan profesörün isteği üzerine, Maya bir gün onu Şile'ye götürür. Böylece, katları yavaş yavaş açılan 60 yıllık dokunaklı bir aşk hikâyesine karışmkla kalmaz, dünya tarihine ve kendi ailesine ilişkin birtakım sırları da öğrenir.
Livaneli'nin okuduğum 3.kitabı oldu "Serenad" Okuduğum diğer kitaplarını da beğendim elbette. Ama Serenad, hayatımda inanılmaz bir yer kapladı. O kadar çok etkilendiğim yerler oldu ki...
Yakın tarihinin bazı unutulan ya da unutturulan gerçeklerini tüm çıplaklığıyla gözlerimizin önüne seren, siyasetin insanları değersizleştiren, okuyucuyu kimlik ideolojisinden çok insan olmanın değerli olduğunu hatırlatan bir kitap. Hikâye çok iyi kurgulanmış.
Kitap bittiğinde düş ile gerçek arasında gidip geldim..
Uzun zaman etkisinde kalacağım kitaplardan bir tanesi diye düşünüyorum.
Kesinlikle kitaplığınızda bulunması gereken ve hiç düşünmeden okumanız gereken ender bir kitap. Okuyun pişman olmazsınız. Emin olun. Şiddetle tavsiye ediyor, Şimdiden keyifli okumalar diliyorum..
Simyacı, İspanya'dan kalkıp Mısır Pramitlerinin eteklerinde hazinesini aramaya giden Endüslü bir çoban Santiago'nun masalsı yaşam öyküsü.
Santiago(Çoban) rüyasının peşine takılıp yaptığı hem fiziksel hem de içsel yolculuğu anlatan bir kitap. Masalsı ve daha çok felsefi bir yanı var.
Yazarın hayal gücü inanılmaz ve bu beni çok etkiledi.
Tek kelimeyle "muazzam" bir eser.
Kitabın içi bilgi dolu. Tavsiye ederim. Keyifli okumalar..
"Her gün daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor; rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum 'Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
"Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz."
Sabahattin Ali okuduğum ikinci kitabı. Diğer kitabına göre (İçimizdeki Şeytan) akıcı ve sürükleyici buldum. Kitabı bitirdikten sonra neden daha önce okumadım? diye düşündüm. Karakter analizleri beni çok etkiledi. Hiç düşünmeden okunması gereken bir kitap diye düşünüyorum. Bu güzel kitabı herkese tavsiye ederim. Sabahattin Ali'nin Yüreğine ve Kalemine Sağlık..
2005 ve 2011 yılları arası öğretmenlerin yazdıkları birbirinden güzel kompozisyonlar. Anıları, öğretmenlik hatıraları. Öğrencileriyle geçirdikleri güzel günleri... Kötü günleri bu güzel kitapta anlatılıyor. Öğretmenlerimiz o kadar güzel yazmışlar ki, hiç bitmesin istedim. Okurken insanın öğretmen olası geliyor. Kitabın gerek konusu gerek içindeki yazıları hepsini severek okudum. Birçok yerlerde duygulandım hatta bazı yerlerinde ise tüylerimin diken diken olduğunu da söyleyebilirim. Bu kitapta çok güzel şeyler öğrendim. Bu güzel kitabı sizlere de tavsiye ederim. Hiçbir şey kaybetmezsiniz. Aksine çok güzel şeyler öğrenirsiniz. Keyifli okumalar :)
"Öğretmenlik kutsal bir meslektir."
