Odysseia kitabını okuyarak bir Yunan mitolojisi okuma ayı yapıyoruz! Kitap okuma grubuma katılmak isterseniz bana mesaj atabilirsiniz. 🤓
Uzun zamandır düşündüğüm bir konu olan sanal okuma grubumu 4 yıldır devam ettiriyorum. Şu an farklı meslek gruplarından pek çok okur arkadaşımız gruba üye olmuş durumda. Peki, bu
Sırça Köşk, bir dönemin yasaklı kitaplarından. Okumadan önce neden yasaklı olduğunu tahmin etsek de okuduktan sonra gerçekler neden yasaklanır ki diye düşündürüyor.
Bu kadar mı sevmiyoruz gerçeğin anlatılmasını?
Bu kadar rahatsız eden ne?
Gerçekle yüzleşememek niye?
İfade etmeyince, anlatmayınca geçip gidecek mi öylece?
Sabahattin Ali,
İncelemeye geçmeden önce polisiye romanları okumamak için kendimce geçerli bir bahanem var: Kitabı açarsın, başlarsın ve bir katil vardır, sonunda katil bulunur, kitap biter. Bence çok sade ve basit. Ne anladım ben bundan? Hani nerde verilmek istenen mesaj? Ne anlatmak istedi yazar? İnsan öldürmek kötü bir şey mi dedi? Sonuç olarak Sadece merak
Birdenbire değil, binlerce yıldan bu yana azala azala, ufalana, küçüle, her toprakta bir parçamızı bırakarak tükendik. Bir aydınlık su gibi bu toprağın üstünden aktık... Benim kitaplarımı okuyanlar katil olmasınlar savaş düşmanı olsunlar, insanın insanı sömürmesine karşı çıksınlar, kimse kimseyi aşağılamasın asimile edemesin diyor büyük usta Yaşar Kemal. Ayrılık, acı, hüzün ve efsane aşkların anlatıldığı Binboğalar Efsanesi. Yörüklerin yok oluşuna yakılmış bir ağıt.... Muhteşem bir eser. Keyifli okumalar, kitapla kalın. Bir insan yalnız doğar, bir insan yalnız ölür...
-Spoiler İçermez-
Koku denince her ne kadar akla, parfüm kokusu, yemek kokusu, çiçek kokusu, kitap kokusu, toprak kokusu gibi insan burnunun kolaylıkla algılayabileceği ve günlük hayatta sıkça karşılaşabileceği kokular gelse de aslında canlı ve cansız her varlığın kendine has bir kokusu vardır. Elinizdeki telefonun, odanızdaki perdenin,
Bir ölünün, kendi ölümünü ve sonrasını anlatmasıyla başlıyor Orhan Pamuk'un en iyimser romanı. 'Cinayetle başlayan roman iyimser olur muymuş hiç?' demeyin, oluyor işte :)
Romanın içeriğinden de bahsedeceğim ama, anlatım biçimi alışılmışın dışında ve ilgi çekici olduğundan, bundan özellikle bahsetmek istiyorum sizlere. Bizler genelde, okuduğumuz
"Benim adım Orhan Pamuk. Türk edebiyatında ilk ve aynı zamanda Miraç Çağrı Aktaş ya da Beyza Alkoç gibi isimler alamazsa büyük ihtimalle tek Nobel Edebiyat Ödüllü yazarıyım, öyle kalacağım. Her şeyden önce modern roman anlayışı çizgisinde eserler yazmış, bu eserleriyle Dünya'da Nobel dışında da belirli ödüller almış lakin dilimin sivriliği ve
Acının, üzüntünün, ıstırapın, gerçekliğin, soyutluğun, kısaca dünya denen bu cehennemin tüm inceliğine kadar yazıp altüst etmiş devasa yazarı yüce Dostoyevski…
Son büyük eseri olan Karamazov Kardeşler’den önce Budala’yı da bitirdim. Öncesinde Suç ve Ceza ile ilgili bir inceleme yazmıştım. Gerçi ne yazsak az gelirdi ya! Raskolnikov bir katil
“Aşk karşılıklı işkencedir”
-Marcel Proust-
Çocukken okuduğum bir mesnevi hikayesinde sapasağlam bir adam ansızın yataklara düşüyordu,doktor muayene esnasında hastalığı hiçbir şekilde tespit edemeyip son çare olarak adamın kulağına kadın isimlerini tek tek saymaya başladı ve elini hastanın kalbinin üzerine koydu.Sırayla isimleri söylerken birinde
Cemil Meriç... Büyük bir fikir adamı, usta bir katil, becerikli bir silahşor. Neden katil? Öldürdüğü kimse yok belki, ama kalemiyle vurduğu yazar, öldürdüğü fikir, tüketmediği nass kalmamış. Kalemini bir silahşor gibi kullanan, tehlikeli yazar. Fikir adamı. Yalnız kovboy. Aynı zamanda adından bahsedilmeyen kör bir aşık. Aşık dedik, kime aşık?
Üniversitede her dönem zorunlu felsefe derslerimiz vardı zaten ilgim de olduğu için keyifle geçerdi dersler ama bu kitabı bilmiyor olmak beni gerçekten üzdü ve kesinlikle büyük bir eksiklik hissettim.
Yıllar sonra bu açığı kapatmış olmak bir nebze rahatlatıyor.
Kitap