Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Darwin'in teorisi insanın aslında tamamen rastlantısal bir takım değişmeler sonucu ortaya çıktığı anlamına geliyordu aynı zamanda. Daha da ötesi, Darwin insanı duygusallıktan uzak bir 'varolma mücadelesi'nin ürünü haline getirmişti.
Özetle, Levinas'ın yaklaşımı bugün Türkiye'de varolma mücadelesi vermekte olan Kürtlerin deneyimini anla. mamıza yardımcı olabilir mi? Bu soruların düşündürdüklerini birazdan ele alacağım. Levinas'a göre, kimse kendi özgürlüğü ile eleştirel bir ilişkiye girmeden "Başkası" ile etik bir ilişkiye giremez. Adaletin sağlanması için benim de içinde bulunduğum, ortak olduğum adaletsizliği fark etmem, bunun bilinci- ne varmam gerekir. Kişinin kendi özgürlüğünü sorgulayabilmesi ise sadece eleştiri ve vicdan ile mümkündür. Peki, kim eleştirebilir? Eleştiri ve vicdan nasıl ortaya çıkar? Bir özne olarak konumlanmak ve eleştiri arasında nasıl bir ilişki vardır?
Sayfa 160Kitabı okudu
Reklam
_Hiçbir şey söylememek amacıyla sürekli konuşuyorlar. Öfkeli sözlerle tatsız gerçeklerin üzerini örtme çabasından başka bir şey değil bu. Cüretli iddialar, politik ajitasyonlar, eşi benzeri görülmemiş anlamsız düşüncelerle iflah olmaz insanlar. _Söylenenler sürekli tekrarlanırsa artık kanıta ihtiyaç kalmadan kesin gerçek olarak kabul edileceğine
Spinoza'nın ünlü conatus (varlığı sürdürme isteği ya da çabası; evrensel yaşam mücadelesi) kuramı bu Önermeyle başlar, Conatus her şeyin özüdür ve birlik ilkesi olarak anlaşılmalıdır (Lermond 1988: 28). Bu özün, yani varoluşun etkin nedeni Tanrı'dır ve aynı zamanda Tanrı her şeyin varolma süresinin (yașam süresinin) de etkin nedenidir. Bu, tanrısal özün zorunluluğunun bir sonucudur. Şeyler bu zorunluluk sonucu varolur; o halde bu zorunluluk onların kendi özlerinden değil, tanrısal özden kaynaklanır. Sadece bu açıdan bakıldığında, şeylerin kendi kendini idame ettirmesi mümkün gözükmemektedir, Buna karşın konuya daha derin bir bakış açısıyla yaklaşıldığında, şeylerin varolduktan sonra varlık olarak göreli bir bağımsızlıklarının olduğu, II. Bölümün 2.Tanımından da açıkça anlaşılacaktır (Joachim 1901: 191). Buradan hareketle, Spinoza'ya göre, varolan her şey kendisine ait varlığını kendi kendine sürdürmeye çaba sarf eder ya da başka deyişle her șey kendi varlığını sürdürme eğilimindedir. İște bu eğilim ya da çaba (conatus) şeyin fiili özüdür (Joachim 1901: 192). Her varlığın varlık olarak göreli bağımsızlığı zamansal ve mekânsal düzende kendini gösterir. Şeyler varolur, varlıklarını belirli bir süre sürdürür ve yok olurlar, yani șeyler doğar ve kendilerine tanınan süre içinde yașar ve ölürler. İște bu sonsuz varlık alemindeki her şey kendi varlığını sürdürmek için elinden gelen çabayı göstermek zorundadır.
Sayfa 211Kitabı okudu
bari portakalımı yesem
Bu toprakların tarihi içerisinde XX. yüzyılın ilk çeyreği kadar trajik bir devir gösterilebilir mi bilemem. Varoluş kaygısının tek kelimeyle kaderimiz haline dönüştüğü yıllardır bu yıllar. Büyük destanların yazıldığı yıllar, bir milletin ödeyebileceği en büyük bedellerin ödendiği yıllar, çekilebilecek acıların en yükseğinin çekildiği yıllar;
Sayfa 71 - Kapı Yayınları / meşrutiyet hatıraları / * Paris'ten Tih Sahrasına, s. 141-143, Ankara, 1949Kitabı okudu
Rus Hükümetinin İstila Siyaseti
1540 senesine kadar Kazan Hanlığı'na karşı Rusya'nın toprak koparma tarzında siyaset takip etmediğini görmüştük. 1540 senesinin sonlarında Rusya'nın bu siyaseti değişiyor. Rusya, Kazan Hanlığı'nı istila ve bu hanlığın Rusya'ya ilhakı fikrine kapılıyor. Bu siyasi gayenin değişimine paralel olarak Kazan Hanlığıyla Rusya arasındaki münasebet tarzları da tebeddüllere uğruyor. Ruslar istila maksadıyla emperyalist harplere başlıyorlar. 1549- 1550 senelerinde Rusların başlattıkları ve muvaffakiyetsizlikle sona eren harpleri, Rusya'nın yeni siyasetinin ilk becereksiz adımları idi. Bunlar Kazan tarihinin tabii cereyanını değiştiremedi ve bu cereyana yeni istikamet de veremedi. Ancak bu muvaffakiyetsizlikler istilacıların ümitlerini kırmadı. Rus mütehhassileri pratik yeni harp planları hazırlıyor, devlet adamları hanlığın Rusya'ya iltihak tedbirlerini düşünüyor ve memleketin bir ülkesi olacak hanlığın idare usullerini gözden geçiriyorlardı. Kazan halkı için istiklal mücadelesi günleri, Kazan Devleti için de varolma muharebeleri başlıyor. Rusya hükümeti bu istila muharebelerine hazırlığını tamamladıktan ve hanlığın istiklaline karşı korkulacak bir askerî kuvvet olarak önüne çıktıktan sonra hakikaten Kazan Hanlığı tarihinin sonuncu devri başlıyor.
Sayfa 108Kitabı okudu
Reklam
Evrim, bilim felsefesince değerden bağımsız kabul edilmekle birlikte, 1800'lerin sonlarında, asıl alanı olan bi­yolojinin sınırlarını aşıp ideolojik görünüm kazanınca, bu sefer de­ğer yüklü duruma girmiştir. Evrimin öngördüğü "varolma mücadelesi"nden en az za­rarla çıkan bireyler ve bunlardan meydana gelmiş topluluklar, Toplumsal Darvincilikte "en güçlülerin yaşayakalması" ilkesine vurularak değerlendirilmişlerdir.
Sayfa 84 - İz YayıncılıkKitabı okudu
"Hayatımda gerçek ola­rak gördüğüm ise gün be gün varolma mücadelesi.”
Darwin'in teorisi insanın aslında tamamen rastlantısal bir takım değişmeler sonucu ortaya çıktığı anlamına geliyordu aynı zamanda. Daha da ötesi, Darwin insanı duygusallıktan uzak bir 'varolma mücadelesi'nin ürünü haline getirmişti.
Sayfa 471 - Pan Yayıncılık- 13. baskı, Kasım 2006- Çev: Sabir Yücesoy/ Alberto KnoxKitabı okudu
Sosyal-darwincilikte, insanın dışındaki doğada sürüp giden "varolma mücadelesi" örnek alınıp, buradan toplum içinde de bir "varolma mücadelesi"nin "doğal" olduğu ve hak-hukuka uygun düştüğü sonucu türetilmiş; bu mücadele, gerek sanayi devriminde, gerekse kapitalist toplumlarda kıran kırana, acımasız bir savaşa dönüşmüş­tü. Nazilerin ırklar öğretisi de [ırk temizliğinil benzer kanıtlama stratejileri ile desteklemek istemişlerdir [doğal ayıklama].
Reklam
Varolma mücadelesi ve nefret, insanları birleştiren tek şeydir
Varolma mücadelesi ve nefret , insanları birleştiren tek şeydir.
Sayfa 991Kitabı okudu
Hürriyetin Aklî Mekanikliği
Özetle, her fikir, organsal olarak varolmaya çalışır. Fakat, bizim düşüncelerimizin hepsi, eşit şekilde varolmazlar. Bunların arasında, bir çeşit hayat mücadelesi, âdetâ bir varolma kavgası vardır. Hayvanın pek az düşüncesi olur. Yuva hayaliyle sihirlenmiş olan kuş, yalnız yuvasını yapar. Bundan başka bir hayale sahip olmadığından, yuvadan başka bir şey yapmaya muktedir olamaz. Nitekim, Kastor denilen hayvan da, yalnız su cereyanlarına karşı sedler inşasına hazırdır. Fakat, insan böyle değildir. Kendisini rahatsız eden bir fikre veya bir hayale, zihninin ışığı sayesinde bir engel kor veya bu birinci düşünceyi yok eden diğer bir düşünceyi onun yerine koyar; veyahut da, henüz başlangıç halinde bulunan hayal telkin edebilir.
Sayfa 75 - Akçağ Yayım 2. Baskı 2001
Varolma mücadelesi ve nefret, insanı birleştiren tek şeydir.
Sayfa 991 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
56 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.