Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yüsra Cincik

Yüsra Cincik
@yusra_cincik
Hacettepe Üniversitesi - Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik
91 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Modern düşüncelerden; ilerlemeci bakış açısına, anda kalma mottosuna, sonsuz kişisel gelişime, hatta kişisel gelişimin kendisine, içe dönmeye, özbenlik kavramına, insanın bireyselliğine, pozitif psikolojiye, koçluk ve terapiye vs. karşı çıkan, aykırılıkla dolu bir kitap okudum. Yazarımız, olumsuzluğa odaklanmanın, hayatta kötü giden her şeyden şikayet etmenin bizi bir arada tutacağına ve bize iyi geleceğine inanıyor. Muhafazakar bir açısıyla bakarak modern olan ne varsa karşı çıkıyor ve eskinin çok daha iyi olduğunu düşünüyor, neredeyse her açıdan böyle bakıyor olaylara. Ama karşı çıkayım, eleştireyim derken dozu fazla kaçırıp yer yer abartıyor gibi geldi bana, o yüzden bazı kısımları okurken hayrete düştüm. Evet, sürekli olumlu düşünmek, hep "an"da kalmaya çalışmak falan tabi ki mantıklı değil ama modern düşünceler zaten bunu inatla öğütlemiyor. Yazarın haklı olduğu kısımlar tabi ki vardı ve bu yönlerden bakış açısını görmekten dolayı memnun oldum açıkçası ama genel bakışını benimseyemedim ve mantıklı bulmadım. Ama evet, okunur mu, okunur. Başka bakış açılarını görmek ufuk açacaktır. Ayrıca kişisel gelişim takıntısı içindeyseniz ve "sürekli ilerleme" mottosundan yorulduysanız bu kitabı okuyunca daha iyi hissedebilirsiniz belki. Ama eleştirel okumakta fayda var. Her şeyin orta yolu makbuldür; kişisel gelişme takıntısından kurtulayım derken bu kitap yüzünden hayat boyu yerinde sayma takıntısına düşülebilir :)
Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz Kalabilmek
Kişisel Gelişim Çılgınlığında Kendiniz KalabilmekSvend Brinkmann · İletişim Yayınevi · 2020146 okunma
Reklam
160 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
Bu nasıl bir kasvettir ya rabbi! Çok zorlandım okurken. Zaten içimiz dışımız kasvet dolu, bir de üstüne yeraltından gelen notları okuyunca... Fakat tüm kasvet bir yana, Dostoyevski'nin insan tahlillerinin mükemmelliğine diyecek tek söz bulamıyorum. İnsanın iç dünyasını yansıtışı yönünden olumsuz bir şey söylenemez bu kitaba. Kasvet dolu oluşunu da, neticede Rus edebiyatı okumuş olmama bağlayıp başka eserlerde yazarımızla buluşabilmeyi diliyorum, ama biraz zaman geçtikten sonra. Zira ruhum ve bedenim gerçek dünyada maruz kaldığımız kasvetin ağırlığına zor dayanıyor şu aralar.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2018128,8bin okunma
312 syf.
10/10 puan verdi
·
35 günde okudu
Terapi olgusunu masaya yatırıp tüm saçmalıklardan, yanlış anlaşılmalardan, samimiyetsizlikten, bilgi karmaşalarından arındırıp; temizlenen, ayıklanan ve nihayetinde bağışlanan bir terapi ortaya koyuyor sevgili üstadımız Yalom. Terapi alma ve özellikle terapi verme gibi bir niyeti olan her kişi için güpgüzel bir başka Yalom kitabıdır bu kitap. Bir sürü şey öğrendiğim, her kısmının altını büyük bir itina ile çizdiğim bir başka kitabım oldu ve daha okumadan önce biliyordum böyle olacağını. Ne diyeyim, Allah uzun ömürler versin de daha çok faydalanalım kendisinden.
Bağışlanan Terapi
Bağışlanan TerapiIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20171,953 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
336 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
İkinci kez hayran oldum yazara. Muhteşem bir kurgu, muhteşem bir anlatım, muhteşem bir üslup; her şeyiyle muh-te-şem bir kitaptı. Kitaptaki olaylar, tüm karakterlerin gözüyle ayrıca veriliyor; tam bir karaktere kızacak, onu yargılayacak gibi oluyorsunuz ama hikayeyi her birinin gözünden ayrıca görünce tüm kalbinizle sarılmak istiyorsunuz adı geçen herkese. Türkiye'nin gerçekleriyle harmanlanmış bir kurgu. Yüzümüze yüzümüze çarpıyor yazar Türkiye'yi yine. Kitap boyunca merakla, hüzünle, şaşkınlıkla, korkuyla, öfkeyle ve daha nice duygularla doldum. Rüyaların izinden bir sır çözülüyor ama öyle karanlık, öyle kabus bir sır ki! Ben gerçekten diyecek kelime bulamıyorum bu kitabın muhteşemliğinin üstüne. Yazarlık bir yetenek ve Nermin Yıldırım bu yeteneğin zirvesinde!
Rüyalar Anlatılmaz
Rüyalar AnlatılmazNermin Yıldırım · Hep Kitap · 02,288 okunma
416 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Öncelikle; büyük bir azimle, bu kitabı 5 günde bitirdiğim için kendimi kutlamak istiyorum, benim için çok büyük bir şeydi :) Bu kitapla birlikte BDT'ye dair kafamdaki neredeyse tüm soru işaretleri netleşti. Hocamızın sade ve anlaşılır açıklamaları, örnek seanslar yazması, konuları netleştirerek ilerlemesi gerçekten kitabı çok akıcı ve bilgilendirici bir hale getirmiş. Ben çok beğenerek okudum. Bilişsel Davranışçı Terapiyi anlamak ve bu alanda bir temel oluşturmak için bence düşünmeden, rahatlıkla alınabilecek bir kitap.
Bilişsel Davranışçı Terapi
Bilişsel Davranışçı TerapiM. Hakan Türkçapar · Epsilon Yayınevi · 2018682 okunma
Reklam
452 syf.
·
Puan vermedi
·
46 günde okudu
46 günde değil, çok daha kısa sürede bitebilirdi fakat okulun açılması ve KPSS sürecine girmiş olmam bayağı bir engel oldu okumama. Neyse sayılara fazla takılmamak lazım, neticede bitirdim ve çok beğendim. Şema Terapi ekolüne ilgim arttı. Ben aslında bir psikolojik danışman adayı olarak mesleki hayatımda işime yarar düşüncesi ile almıştım kitabı fakat kendi şemalarımı keşfetmemde ve farkındalık kazanmamda da çok etkili oldu. Farkındalıklar, tavsiyeler, yeni bakış açıları kazanmak için okunabilecek ve bence akla gelen, tipik kişisel gelişim kitaplarından farklı, gayet işe yarar bir kitap.
Hayatı Yeniden Keşfedin
Hayatı Yeniden KeşfedinJeffrey Young · Psikonet Yayıncılık · 20203,736 okunma
136 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Roman okurken, yaşamanın ve deneyimlemenin fiilen çok zor ve hatta bazen imkansız olduğu diyarlara, olaylara, karakterlere gideriz. En sevdiğim, beni en heyecanlandıran tarafı budur romanların. Yaşlı bir adamla, uçsuz bucaksız bir denizin ortasında küçük bir kayıkta, onun kendi kendine olan konuşmalarına şahit olmayı; balık yakalamayı ve balığın
Yaşlı Adam ve Deniz
Yaşlı Adam ve DenizErnest Hemingway · Bilgi Yayınevi · 201732,2bin okunma
80 syf.
·
Puan vermedi
·
8 saatte okudu
Zweig'in okuduğum eserlerinin hiçbirini pek sevememiştim. Hatta yazarın biraz abartıldığını -çekinerek- düşünüyordum, hâlâ da düşünüyorum. Ama bu kitap okuduklarım arasında en iyisiydi sanırım. Hayattan kopuş yaşayan birinin iç dünyasını, hayata tekrar dönüş sürecini, sosyal ilişkilerin ne denli önemli olduğunu, insanın kalıcı bir mutluluk hissi yaşaması için aslında neye ihtiyacı olduğunu, gerçekten detayları da güzel işleyerek güzel bir kurguyla anlatmış. Fakat her eserinde olduğu gibi bunda da, nasıl desem, böyle hani birisi sürekli aynı ses tonuyla uzun uzun konuştuğunda yaşadığımız bir sıkıntı duygusu vardır ya, kişi güzel ve önemli bir şey anlatsa bile ses tonunun sürekli aynı oluşundan ve uzunca konuşmuş olmasından dolayı oldukça sıkılırız, hah işte öyle bir şey hissediyorum Zweig okurken. Neyin bana böyle hissettirdiğini anlayamıyorum ama, bu hissi kitap okurken hissetmek beni rahatsız ediyor. Acaba çeviriden midir, yazardan mıdır bilemiyorum. Yazarla veda kitabımdı bu kitap. Hoşça kal Zweig!
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023144,5bin okunma
208 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Yumuşacık bir kitap okudum. Kitabın bir dokusu olsaydı yumuşacık, bir sesi olsaydı da şefkatli, nazik bir sesi olurdu. Fakat okumaya başlamadan önce kitaba yazılan incelemelere şöyle bir göz gezdirdim. Bir kişi; yazarın dert diye yaşadığı şeylerin ne kadar şımarıkça şeyler olduğuna, insanların gerçek dertleri için bu kitabın hiç işlevsel olmadığına değinen, bu anlama gelen bir yorum yapmıştı. Çok kaba, hoşgörüsüz bir tabirle ifade etmişti ama söylediklerinin haklı bir yanı var. Kitabın çok yumuşak bir kitap olmasının yanında, hayatın zorlukları ile cebelleşen ve ciddi travmalar yaşayan insanlar için işe yarar bir kitap olduğunu söyleyemem ne yazık ki. Ama gündelik problemler için, hayatın karmaşasında kendimizi kaybettiğimiz ve bulamadığımız durumlar için farkındalık oluşturacak bir kitap. Şunu da söylemeden edemem, zor ve ağır şeyler yaşamış insanların zaten bir kitaptan destek alabilecek olması bence pek gerçekçi değil, kitaplar terapist olamazlar ne yazık ki. Yani yazarı bu noktada eleştirmek de pek doğru olmaz o yüzden. Yazarın yaşadıklarını hafife almak ise zaten çok saygısızca bir tutum. Kendini güzel bir şekilde ifade etmiş yazar. Bu kitapla öğrendiğim ve farkındalık yaşadığım konular da oldu. Çok yüksek bir beklentiye girmeden, "travmamı iyileştirecek bir kitap!" ümidi taşımadan, farkındalık kazanmak için okunursa bence gayet güzel bir okuma olacaktır.
Pembe Fili Düşünme
Pembe Fili DüşünmeZeynep Selvili Çarmıklı · İnkılâb Yayınları · 20189,4bin okunma
96 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitaba başka bir isim verebilseydim, Tolstoy'un Anlam Arayışı derdim. Yaşamının büyük bir kısmını 'inançsız' bir şekilde geçiren; hayata tutunmak ve kendini öldürmemek için tek bir sebep bile bulamayan Tolstoy, inançla, dinle tanıştığında hayatının anlamını buluyor, Tanrı'nın bu hayatın hakikatlerinden olduğu, hatta tek hakikatin o olduğu; bundan da öte, Tanrı'nın yaşamın ta kendisi olduğu sonucuna varıyor. "Hayatın anlamını kavramak için, her şeyden önce hayatın anlamsız ve kötü olmaması gerekir" diyor ve burdan hareketle, yaşadığı hayatın yönünü ve -tabiri caizse- kalitesini değiştirdikten sonra hayatın sorusuna cevap bulabiliyor. Dine tutunduktan sonra bir müddet, kendine yanlış gelen şeylere rağmen, sırf anlamsız kalmamak için Hristiyanlık dinine bir bütün olarak inanıyor ama sonraları kendi içindeki sesi susturmayı bırakıp, dinin tamamen doğru olamayacağı gibi tamamen yanlış da olamayacağı sonucuna varıyor ve tabiri caizse kendi dinini oluşturarak inanmaya devam ediyor. Kendini ifade edişine, yaşadığı süreçleri adeta bize de yaşatan bir dille, samimi itiraflarda bulunmasına hayran oldum. Yazdıklarını okurken onun ne hissettiğini ben de hissediyordum ve adeta onunla birlikte bir sorgulama sürecine girdim. Sonunda Tolstoy ile aynı sonuca varılmayacak olunsa bile, bence çok güzel bir anlam arayışı kitabıydı. Dilerim şu an olduğu yerde huzur içindedir ve bulduğu anlam onu hakikate ulaştırmıştır.
İtiraflarım
İtiraflarımLev Tolstoy · Kum Saati Yayınları · 200323,1bin okunma
Reklam
64 syf.
·
Puan vermedi
·
3 saatte okudu
Ben istiyorum ki bir roman veya öykü okuduğum zaman sonu bir yere bağlansın. Yazarın ne anlatmak istediği anlaşılsın, ordan oraya savrulup gitmesin, yaşanan olaylar havada kalmasın öyle. Fakat Zweig'in eserlerinde -güzel betimlemeler yapmasına yapıyor, o bir yana ama- olaylar her defasında savruluyor hızlıca, karakterler ve anlatılanlar tutarsızlaşıyor gözümde, anlatılmak istenen şeyi ben anlayamıyorum, hikaye de sarmıyor beni hiç . Bilmiyorum belki de sorun bendedir, yazarı tanımam gerekiyordur, biraz dikkatli okumam gerekiyordur falan. Öyle işte, çok denedim ama maalesef ben Zweig'in kalemini sevmiyorum. Elimde son bir kitabı kaldı, onu da okuduktan sonra kendisine hüzünlü bir veda edeceğim.
Erika Ewald’in Aşkı
Erika Ewald’in AşkıStefan Zweig · Puslu Yayıncılık · 20223,040 okunma
240 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
Bu kitabın ismi beni çok heyecanlandırıyordu. Çok iyi gelecek bana, çok şey öğreneceğim umudu vardı içimde. Öyle de oldu kesinlikle ama biraz da fazla beklentiye girmişim sanırım. Okuduğum gibi çok rahatlayacağım, hafiflikten uçacağım gibi bir beklenti oluşmuş içimde, halbuki bu işlerin böyle olmadığını da biliyorum, ama işte insan... Kitap, varoluşçu bakış açısına dayalı olarak yazılmış, insana dair kırk mesele ele alıyor. Ele alış tarzı sohbet havasında, samimiyeti hissediliyor. Kitâbi ve didaktik bir üslup yok, o yüzden rahat rahat anlayarak okudum. Mesela yazar çok soyut yazdığını fark ettiğinde hemen daha somut örnekler vermeye çalışıyor. Bu şekilde sohbet havasında olması da bence kitabı daha anlaşılır ve samimi kılmış. Yazılan her şeye katılmadım tabii ki ama çoğu şeye de hiç görmediğim ve düşünmediğim açılardan bakma şansım oldu. Okuduktan sonra hayata bakış açısında zenginlik yaratan türden bir kitap, dönüp dönüp tekrar elime alacağım muhtemelen.
Kendin Olmanın Dayanılmaz Hafifliği
Kendin Olmanın Dayanılmaz HafifliğiFerhat Jak İçöz · Doğan Novus · 2020815 okunma
479 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Bu kitabı okurken kitaptan çok yazarı düşünürken, onu anlamaya çalışırken buldum kendimi. Aslında yazara dair hiçbir bilgim yoktu kitabın ikinci cildine kadar; ikinci cildinin başında yazarın yazdığı sayfaları yaktığını ve kendini ölüme teslim ettiğini öğrenince garip bir duyguya kapıldım, kitap gözümde duygusallaştı aniden. İlk cilt akıp gitmişti, anlatışına hayran kalmıştım, yazarı yiyesim gelmişti ki yazarını yiyesimin geldiği her kitap bende başka bir yer ediniyor. İkinci cilt sadece kurtarılan sayfalardan oluştuğu için birçok yer kopuk kopuk, olaylar oturmuyor zihinde. Ve ben yandığı için okunamayacağı dipnotuna sahip her cümlede oturup ağlamak istedim. Ah be Gogol! Rusya'yı, Rus insanını analiz etmek, eleştirmek için yazılmış olan ama aslında tüm insanlığı eleştiren bir roman. Her tipten insan modelini görüyorsunuz başkarakter Çiçikov'un etrafında, asla sıkılmadan geziniyorsunuz karakterlerle birlikte. Aslında normal şartlarda kitapta anlatılan olayları sıkıcı bulurdum ama yazarın anlatımı ve anlatmak istediği meselelerin önemi bana sıkılmak için fırsat vermedi. Yazarın dili, üslubu öyle şirin geldi ki bir günlüğüne onun yaşadığı zamana gidip kendisiyle tanışmak istedim, çok istedim. Bunu bir de Victor Hugo'nun Notre Dame'ın Kamburu kitabını okurken yaşamıştım. Böyle kıymetli anılmak ne kadar güzel diye düşünmeden edemiyor insan. Ölüyorlar ama başkalarında eserleriyle, fikirleriyle yaşamaya devam ediyorlar; yüzyıllar geçiyor ama isimleri silinip gitmiyor, her geçen yıl daha da devleşiyor, sonsuzlaşıyorlar. Böyle olmayı öyle çok isterim ki!
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202223,7bin okunma
56 syf.
·
Puan vermedi
·
27 saatte okudu
Yer yer anlamakta zorlanıp "Abi ne anlatıyorsun Allah aşkına ya!" demiş olsam bile beğenmediğimi söylersem haksızlık etmiş olurum diye düşünüyorum. Kendi düşüncelerini güzel açıklamış sevgili filozofumuz. Tabii filozof olmanın en meşhur ve önemli yanı anlaşılmamaktır. Anlaşılmıyor o yüzden bazı yerler, yani tamamen yazarın filozof olması ile alakalı bir durum :D Kitabın adı, Mutlu Olma Sanatı. Peki mutlu olmak için ne yapmamız lazımmış diye soracak olursanız, yazara göre sürekli mutlu olma halinin imkansız olduğunu söylerim size (Allah'ım inşallah yazarı doğru anlamışımdır :) Zevklerin çoğundan kaçınmamız gerektiğinden, aslında mutluluk peşinde koşmamız değil acıdan kaçmamız ve bu sayede memnuniyet dolu bir hayat yaşamımızın mümkün olduğundan bahsediyor. Daha doğrusu bunları iddia ediyor. Doğru bulup bulmamak size kalmış. Tabii bunların yanı sıra çok kıymetli ve mutlulukla alakalı başka şeylerden de bahsediyor. Zaten madde madde sıralanmış bir eser, her maddede dikkate değer bilgilerini sunuyor yazar. En aklımda kalan yer de sağlıkla ilgili söyledikleri oldu, son zamanlarda ben de düşünüyordum çünkü. Sağlıklı olmadan mutluluğu sürdürmenin mümkün olmayışından, sağlığın hayattaki en birincil mutluluk koşulu oluşundan bahsediyor. Gerçekten de en ufak bir rahatsızlık, hastalık durumu insanın mutluluk hali üzerinde çok yıkıcı bir etki bırakıyor. O yüzden hep dua ederim Allah'ım benim ve sevdiklerimi sağlığını elinde alma diye. Amin :)
Mutlu Olma Sanatı
Mutlu Olma SanatıArthur Schopenhauer · Can Yayınları · 202013,2bin okunma
424 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Bir arkadaşımın hediyesiydi bu kitap. Öyle çok övüyordu ki yazarı, büyük bir beklenti oluşmuştu zaten; beklentimin çok daha üstünde bir kalemle karşılaştım, gerçekten akıp gitti, çok beğenerek okudum. Kullandığı dil sayesinde duyguları öyle güzel anlamamızı sağlıyor ki, hayran kaldım. En çok hayran kaldığım noktalardan biri de Türkiye tarihine de hiç abes kaçmayacak, eğreti durmayacak biçimde yer vermesi. Kitabın içindeki olaylar akıp giderken Türkiye'de yaşanan önemli olaylar da kurguya ekleniyor, gerçekten çok anlamlılaşıyor okuduğunuz eser. Ayrıca Süreyya'nın yazdığı kitaplar da kitabın içinde anlatılınca, kitap içinde kitap okuyor ve hiç sıkılmıyorsunuz. Ve iki kişinin ağzından yazılmış olması da kitabı ayrıca güzel kılmış; Süreyya ve Süreyya'yı bebekken bırakıp giden annesi. Bu iki kişinin ağzından okumamız yaşanan olayları iki taraftan da görmemizi sağlıyor. Yani aslında bir kitap içinde birçok kişinin hayatına tanıklık ediyoruz hem de hiç sıkılmadan. Bir de itiraf etmem gerekir ki ilk sayfalarda, acaba süslü sözcükler kullanarak edebi sözler üreten ama asla anlamlı, içi dolu cümleler kuramayan yeni nesil yazarlardan biri mi diye düşündüğüm olmuştu. Ama ilerledikçe gördüm ki yazılan cümleler kesinlikle o tipten cümleler değil; yazarın bir şeyleri dert edindiğini ve anlayarak yazdığını hissediyorsunuz, hissettiriyor. Diğer kitaplarını da alacağım kesin. Yazarla tanışmama vesile olan ve kitabı hediye eden arkadaşıma da buradan teşekkür etmek istiyorum :)
Unutma Beni Apartmanı
Unutma Beni ApartmanıNermin Yıldırım · Hep Kitap · 20173,617 okunma
120 syf.
8/10 puan verdi
·
29 saatte okudu
Attığım tonlarca alıntıdan da anlaşılacağı üzere yine tüm satırlarını fosforlu kalemlerle çizmek istediğim bir kitap okudum. Erich Fromm bu eserinde psikanalizi ve dini birlikte ele alıyor. İkisinin de amaçlarının aslında nasıl kesiştiğini, hangi noktalarda benzerlikler ve farklılıklar gösterdiğini anlatıyor. Freud ve Jung'u temel alarak dini
Psikanaliz ve Din
Psikanaliz ve DinErich Fromm · Say Yayınları · 20231,085 okunma
Reklam
269 syf.
10/10 puan verdi
·
24 günde okudu
Müzisyenler, neyzenler, dervişler, kâhinler, cüceler, hayaletler, tağutlar, habiller, kabiller, bâtınlar, zâhirler, suskunlar... Okuduğum bir kitap değildi yine, bir âlemdi. Hayranı olduğum zihnin büyüleyici bir başka eseriydi. İnsan istiyor ki İhsan Oktay hep yazsın, hep. Ve biz hep okuyalım. Kitaba başlar başlamaz yazarın o özgün dilini, üslubunu tanıyorsunuz. Bir karakter anlatıyor, diğer bölümde başka bir karaktere ve apayrı bir dünyaya geçiyor, siz bu geçişin farkında bile olmadan akıyorsunuz o büyülü alemde, sonra anlatılan karakterler ve olaylar efsanevi bir şekilde birbirine bağlanıyor, hayret ve hayranlık içinde buluyorsunuz kendinizi. Kelimeleri kullanışı, kurduğu dünya, anlatmak istedikleri beni öyle hayran bırakıyor ki! Müziğin sırlı dünyası, neyin ve neyzenlerin alemi, Eflatun'un kulağına gelen ses ve mevleviler, Neva'ya yazılan semai, Asım'ın hayaleti, Kabil ve kötülük zinciri, Tağut'un çabaları, Bâtın ve onun oğlu Zahir, Rafael ve evinde olanlar, kâhinin gördükleri ve hakikat. Zihnim sarhoş oluyor okurken. Böyle çok karakter ve olay olduğu için özet geçemiyorum hiçbir kitabını. Neyi nasıl anlatacağımı bilemiyorum ama asla doyamadığım bir tat var, beni mest ediyor; bayıla bayıla okuyorum. Öyle mutluyum ki İhsan Oktay'ı tanıdığım için. Bitirdikçe tekrar tekrar okuyacağım her kitabını, biliyorum. Ve herkese öve öve bitiremeyeceğimi de biliyorum. Bilenler bilir, sonuna kadar hak ediyor bu övgüyü. Hâlâ bitirmiş değilim yazdığı eserleri, o yüzden kalan birkaç kitabını ve umarım daha yazacağı birçok kitabını ve kendisini burada övmeye devam edeceğim :)
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219,4bin okunma
256 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
İçimde cebelleştiğim derin, korkunç bir meseledir ölüm. Yaşanılan her şeyin, insanların, varlığımızın, anıların, sevdiklerimizin bir gün bu dünyadan silineceği ve hatta bu dünyanın da bir gün artık olmayacağı fikri hangi insanı korkutup kaygılandırmaz ki. Bu kitabı okulda bir hocamızın önerisiyle ve okumaya iştahlanarak aldım. Çünkü bu konuların açık açık konuşulmasına karşı içimde ciddi bir açlık vardı ve bir aralar sık sık uykudan uyanıp ciddi ölüm kaygıları yaşıyordum; ölümü düşündükçe işin içinden çıkamaz haldeydim. Okurken de gerçekten doyuyormuşçasına okudum. Ve Yalom... Bilgisi, samimiyeti, tecrübesi, mükemmel anlatımı... Okurken içimden "Allah’ım büyüyünce inşallah Yalom olabilirim." diye dilerken buldum kendimi :D Verdiği tavsiyeleri, yazdıklarını içime işlemeye çalışarak okudum ve ölüm hakkında düşüncelerim büyük oranda netlik kazandı, çok kıymetli düşünceler ve bilgilerle dolu. İyi ki okumuşum dediğim ve tekrar tekrar dönüp elime alacağıma emin olduğum bir kitabım daha oldu.
Güneşe Bakmak Ölümle Yüzleşmek
Güneşe Bakmak Ölümle YüzleşmekIrvin D. Yalom · Pegasus Yayınları · 20172,196 okunma
128 syf.
4/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Beğenerek okumadığımı belirterek başlayayım. Kitapta yazılanlar, sinir krizi anında haşin duygularla yazılan bir iç dökme yazısı gibi geldi bana. "Küçük adam" diye nitelendirilen kişi toplumun genel kesimi: Otoriteye itaat eden, medyada her gördüğüne inanan, işine gelmeyen insanları ve fikirleri hor gören, cahil, cühela... Küçük adam bu kişileri temsil ediyor. Ve yazar da kitap boyunca küçük adam ve küçük kadınlara hitap ediyor. Hitap ediyor ama inanılmaz boğucu bir aşağılama üslubuyla ve sıklıkla tekrara düşerek ya da istemeden böyle hisettirerek. Üslup bana çok rahatsız edici geldi ve bir kitap okuyor gibi hissedemedim; karşımdaki "büyük adam"ın, küçük adam olarak gördüğü beni sonsuz bir şekilde azarladığını hissettim. Yazarın hayatını bilmiyorum ama okurken anlıyorsunuz zaten; insanlar tarafından önüne birçok engel koyulmuş ama kendisi yine de bilime ve insanlığa hizmet etme yolunda adımlar atmaktan vazgeçmemiş. Bu yönüyle takdire şayan bir insan olmalı kesinlikle. Ama bu kitapta yazılanlar gerçekten "küçük adam" diye gördüğü kişileri ıslah etme niyetiyleyse, bu üslupla bu niyet amacına asla ulaşmaz. Ama bir iç dökme yazısı idiyse ki bana öyle hissettirdi, o zaman bir şey diyemeyeceğim.
Dinle, Küçük Adam
Dinle, Küçük AdamWilhelm Reich · Cem Yayınevi · 202113,1bin okunma
184 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Bazı kitaplar vardır, fosforlu kalemlerle kitabın her cümlesini çizesiniz, kitabı kopyalayıp beyninize yapıştırasınız; o da yetmez kitabı yiyesiniz, vücudunuzda sindiresiniz gelir. İşte bu kitap, o kitaplardan. Her cümlesini hayranlıkla, müthiş bir doyum alarak okudum. İnsanlık üzerinde konuşulması gereken neredeyse her temel konuya çok sağlam bir bilgi birikimiyle yaklaşılmış; kişilik üzerine oluşturulmuş temel kuramlara ve psikiyatrist olan yazarın yıllara dayanan tecrübesine dayanan ufuk açıcı bilgiler ve tespitlerle dolu bir kitap. Gerçekten hangi cümlenin altını çizip beynime kazısam diye şaşırdım. İnsana; kendinize ve topluma olan bakış açınız, kitabı okuduktan sonra kesinlikle değişecek ve gelişecek. Bir kitabı kapattıktan sonra hayata ve kendimize başka bir gözle bakabiliyor olmanın verdiği doyumu yaşamak gerçekten çok mutluluk verici!
İnsan Olmak
İnsan OlmakEngin Geçtan · Metis Yayınları · 201923,2bin okunma
462 syf.
·
Puan vermedi
·
20 günde okudu
"Aklından Bir Sayı Tut" kitabıyla başlamıştım bu seriye. Lise zamanlarımda sırayla, çok severek okudum hepsini tek tek. Birkaç yıldır da bu tarz romanlar okumuyordum, alanımın kitaplarına ve klasiklere yoğunlaşmışım fark etmeden. Kütüphaneyi dolaşırken bu kitabı görünce içimde şiddetli bir okuma arzusu uyandırdı; uzun bir süredir ziyaret etmediğim ve çok sevdiğim birini, bir yeri ziyaret edecekmiş gibi hissettim. Bir cinayet romanı serisinin kitabı. Ben çok başarılı buluyorum yazarı bu konuda. Gerçekten sürükleyip götürüyor ve kurgusu da çok etkileyici bence. Film izliyor gibi hissediyor ve dedektif Gurney'e de okudukça hayranlık besliyorsunuz istemsizce. Bu kitabında da sakinliği ile meşhur bir kasabada, yıldırım çarpması sonucu öldüğü düşünülen ama ölümü sonrasında işlenen seri cinayetlerde parmak izlerine rastlanan ve arkasında karmaşık izler bırakan bir karakterin olayı çözülmeye çalışılıyor. Kişisel çıkarlar, tutku, para gibi olaylar da işin içine karışmış olunca katilin nihayette kim olduğunu anladığınızda da çok şaşırıyorsunuz ve her şey yerine oturmaya başlıyor, en azından bende öyle oldu. Kitabı okurken zihnim dedektifle birlikte çalışıyor ve ben çok keyif alıyorum o yüzden. Arada okumadığım bir kitabı kalmış bu serinin, onu da en kısa zamanda okumak istiyorum. İlginizi çekiyorsa beğenerek okuyacaksınızdır diye düşünüyorum.
Tepenin Laneti
Tepenin LanetiJohn Verdon · Koridor Yayıncılık · 20211,891 okunma
230 syf.
·
Puan vermedi
·
35 günde okudu
Beklentimi oldukça yüksek tutup okuyunca hayal kırıklığına uğradığım bir başka kitap daha eklendi kütüphaneme. Öyle zor bitirdim ki... Döneminde belki önemli ve doğru sayılabildi kitapta anlatılanlar ama ben çok büyük bir kısmını yanlış buldum ve yazarın üslubunu hiç sevemedim. Tabii ki anlamlı ve akıcı kısımlar vardı ama kitabın geneli beni yordu ve "ciddi olamazsın" dedirtti. Bugünkü bakışla baktığımızda asla kabul edilemeyecek fikirleri savunuyor oluşu ve sunduğu eğitim şeklinin gerçekçilikten inanılmaz derecede uzak oluşu okurken beni gerçekten gerdi. Eğitim alanında çok önemli bir kitap olarak anılıyor ama kesinlikle ciddi bir eleştirel gözle okunması gerekiyor.
Emile Ya Da Çocuk Eğitimi Üzerine
Emile Ya Da Çocuk Eğitimi ÜzerineJean-Jacques Rousseau · Kilit Yayınevi · 20152,899 okunma
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
12 günde okudu
İşleneceği herkes tarafından bilinen bir cinayetin öyküsü... Sonunda ne olduğunu kesin bir şekilde bilerek başlıyoruz kitaba ama bu durum kitabın okunurluğundan bir şey eksiltmiyor ki bence bu, yazarın çok büyük bir marifeti. "Namus" kavramına yüklenen sapmış anlamın sebep olduğu anlamsız yaygarayı konu alıyor ama altta yatan başka anlamlar da kendini sezdiriyor. Kitap, okuduktan sonra kafalarda cinayete dair soru işaretleri bırakmakla birlikte içinde yaşanılan topluma, toplumun oluşturduğu yaralara dair ciddi bir hüzün hissettiriyor. Anlatım da çok akıcı ve güzeldi. İsmi meşhur eserlerin bazılarını okuduktan sonra gereksiz abartılmış olduğunu görerek hayal kırıklığına uğrayabiliyorum ama bu kitabı severek okudum ve anlamlı buldum diyebilirim.
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178bin okunma
320 syf.
·
Puan vermedi
·
21 günde okudu
Cüceloğlu'nun 83 yıllık hayatında biriktirdiği tecrübeler, anılar, tavsiyeler çok güzel bir dille aktarılmış. Keyifle okunabilecek ve notlar alıp üzerinde düşünülecek bir kitap. Yaşanılanların aktarılmasını çok kıymetli buluyorum, o yüzden okuduklarımı aklıma kazımaya çalıştım. Yaşamda her şeyi tecrübe etme şansına sahip olmuyoruz ama yaşayan insanların tecrübelerini öğrenebilmek bize hayatın her anını deneyimlemek için fırsat tanıyor. Bu kitabın da bu yönden bakınca severek okunulacağını düşünüyorum.
Var mısın?
Var mısın?Doğan Cüceloğlu · Kronik Kitap Yayınları · 202127,2bin okunma
239 syf.
10/10 puan verdi
·
9 günde okudu
Kitap okumak büyük bir mutluluk kaynağı benim için ama İhsan Oktay Anar'ın kitaplarını okumak çok daha başka, çok daha özel... Öyle başka, öyle ilginç, öyle akıcı yazıyor ki, sürüklenip gidiyorsunuz bambaşka, enteresan diyarlara. Puslu Kıtalar Atlası ile tanıdım kendisini ve kitabın kapağını kapattığımda, üstüne daha iyi bir kurgu
Amat
Amatİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20215,5bin okunma
192 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Doğruyu söylemek gerekirse bu kitaba başlarken akıcı olmayan ve belki biraz da zorlanarak okuyacağım bir kitaba başlıyorum diye düşünmüştüm. Yanılmışım. Ele aldığı konu içsel çatışmalarımız, nevrotik eğilimlerimiz gibi zor ve karışık bir konu olmasına rağmen anlatımı gayet akıcı ve üslubu da gayet yerindeydi. Benim bazı planlama eksikliklerim yüzünden 14 günde bitti ama aslında gayet kısa sürede bitirilebilecek bir kitap. İçeriğine gelirsek, tabii ki kendi gözlemlerini ve düşüncelerini aktardığı için katılmadığım yerler, "yok ya, bayağı yanlış düşünüyor bence" dediğim yerler olmakla birlikte genel anlamda (belki) insanı bir tık daha iyi anlamama ve daha başka açıları görmeme neden oldu. Mutluyum bu yüzden. Ama bir noktada eleştirmem gerekiyor. Nevrozun farklı yönlerini ele alması ve detaylarıyla açıklaması konusunda gerçekten yeterli ve aydınlatıcı buldum fakat bu eğilimlerin nasıl ve neden oluştuğunu açıklamakta ve nasıl çözülebileceğine dair fikirlerini söylemekte çok eksikti, bir sürü soru işareti bıraktı bende. Bunu ayrıca bir kitapta ele almış mıdır bilmiyorum. Ha belki de yazarımız sadece içsel çatışmalarımızın genel özelliklerini açıklamak için yazmıştır, bilemiyorum ama bu kısımlara biraz daha açıklayıcı bir şekilde değinse çok daha iyi olacaktı. Son olarak, insana farklı bir gözden bakıp yeni şeyler öğrenmek isteyen herkes için anlaşılabilir bir kitap diyebilirim. Tabii ki psikoloji alanıyla özel bir ilgisi ve geçmiş psikoloji okumaları olan biri daha rahat anlayacaktır ama böyle olmasa da anlaşılırlığı yüksek bir kitaptı bence.
İçsel Çatışmalarımız
İçsel ÇatışmalarımızKaren Horney · Sel Yayıncılık · 2012332 okunma
400 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
Betimlemeler, betimlemeler, betimlemeler... Betimlemelerle dolu bir eser okudum ve söylemem gerekiyor ki, ben ağır ve uzun betimlemeleri sevemiyorum. Kitap benim için akmıyor bir türlü, okurken ağırlık çöküyor üstüme. Belki betimlemelerle dolu olunca kitapları daha akıcı bulanlar vardır, saygım sonsuz o kişilere. Bunları söylediğim için betimleme
Swann'ların Tarafı
Swann'ların TarafıMarcel Proust · Yapı Kredi Yayınları · 20214,242 okunma
192 syf.
10/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Okurken fikir dünyamızın zenginleştiği kitaplar vardır, zihnimiz doyuyor gibi hissederiz. Ama aynı zamanda bilgiye açlık hissini de arttırır. Doyururken acıktırır yani. Erich Fromm'un yayınlanmamış yazılarının derlendiği bu kitapta da aynı şeyleri hissettim. Birçok açıdan doyurdu, birçok açıdan acıktırdı beni. Bu kitaptan sonra okumak ve öğrenmek istediğim bambaşka şeyler var artık. Eser, Fromm'un insan olmak üzerine yazdığı ve modern insanın dünyaya ve kendine yabancılaşmasını konu alan yazılarından oluşuyor. Bilgi ve kavrama düzeyimin düşüklüğü sebebiyle anlamak için birkaç kez okumam gereken yerler de oldu, defalarca okumama rağmen anlamadığım yerler de. Ama büyük bir kısmını anladığım için gururluyum :) Kitabı okurken kaleminizi yanınıza almayı unutmayın, zira çok fazla yerin altını çizip aklınıza kazımak istemeniz çok mümkün. Kitaptan esinlenerek yazdığım yazıyı okumak isterseniz eğer, şuraya bırakıyorum ⬇️ instagram.com/p/CZEOfy6sB-p/?...
İnsan Olmak Üzerine
İnsan Olmak ÜzerineErich Fromm · Say Yayınları · 2018736 okunma