Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

â.

150 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
"farkındalık eşiği ile mantığın eleğinden geçirince hayatı; ona çokta iyimser bir köşeden bakılamıyor. karamsarlığı bilinç besliyor ise, iyimserliği besleyen şey ise inanç ve umuttur. inanç, umut ve zeka bir arada olabilir. evet iddia ediyorum hâlâ olabilir. tüm karamsar perdemi yırtıyor mesela ufak detaylar ile bir şeylerin güzel olabileceği
Ölümcül Hastalık Umutsuzluk
Ölümcül Hastalık UmutsuzlukSoren Kierkegaard · Doğu Batı Yayınları · 2021993 okunma
Reklam
39 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
14 saatte okudu
" Anlatı mı ? Hayır, anlatı yok" Delilik bu, ışık gibi aniden beliren, bazen görümü bulanıklaştıran bazen ise keskinlik veren bir olgu. Yaşamın baş gösterdiği noktada, ölüm havasının sızacak bir gedik bulup, başı döndürmesi değil mi epi topu heybendeki ? Zihnin kıvranıp, zıtlıkları ahenkle kusması bu kitap. Hikaye değil, anlatı değil, söylem değil. Dilin ibtidai artığı.. Blanchot' nun doğurduğu dışarının keskin soğuğu. Ruhun ve gözün sayrılıklarının karşı karşıya geçip çatıştığı bu kısa eser başlangıç ve sondan, karakter ve mekandan münezzeh, sadece durumun çerçevesini aktarıyor. Sadece bir an, zamanın bükülmesi gibi kısa bir devinim sonu.. Eğer deliliğiniz bir ışık gibi düşüyorsa günün herhangi bir vakti, herhangi bir nesneye; okurken haz alacağınızdan eminim.. Keyifli okumalar.
Günün Deliliği
Günün DeliliğiMaurice Blanchot · Altıkırkbeş Basın Yayın · 1996152 okunma
272 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
"roman ari olmamalı" Böyle diyordu yazar. Gerçekten okuyacağım kitabı seçerken bu benim için önemli bir husus. Ve "hüznün fiziği" bununla birebir örtüşen bir kitap oldu. Başlangıç doğum, son ölüm. Bir kaç perdede farklı suretlerde doğan ve ölen bir karakter. " Ben vardık" diyor. İç içe geçmiş bu siluetler
Hüznün Fiziği
Hüznün FiziğiGeorgi Gospodinov · Metis Yayınları · 2017876 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
129 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Resimler; kelimeler ile yeni baştan inşaa edilip tasarlanıyor bu on öykülük kitapta.. Ama çerez değil, zira anlatım dili, kurgusu, yazı biçemi oldukça zor. Son öyküde yer alan dört beş sayfalık kısmı dönüp üç kere okumanız gerekiyor örneğin. Çünkü üç farklı diyalog aynı anda kurgulanıp verilmiş. Öyle detaylar ile vurulacak ki zihniniz, karşınızda konuşan resimler ve bu uzlamda genleşen kurgular belirecek.. Salt edebî bir metin olarak görmek oldukça zor çünkü felsefesi yapılan karelerle karşılaştım ben her öyküde. Yazara olan merakımı besleyen, ağır okunması gerektiğini düşündüğüm, zihinde çözümlenmesi gereken bir kitap. Keyifli okumalar..
Kısmet Büfesi
Kısmet BüfesiBilge Karasu · Metis Yayınları · 2013226 okunma
147 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
Parrhesia Hakikati söylemek.. fakat herkesin bildiği, gördüğü ve ayrımını yaptığı bir gerçek değil buradaki kasıt; söylendiği takdirde söyleyen kişinin dışlanmasına, cezaya maruz kalmasına, sürgün edilmesine sebep olacak nitelikte bir doğruyu söyleme eylemidir. Antik Yunan çağında kullanılan ve konu alınan bu kavram; Foucault' un söyleşilerinden derlenmiş bu kitapta olabildiğince ayrıntılı biçimde ele alınıyor. Platon ve Sokrates, Seneca ve Serenus, kinizm tarafında diyojen. Hepsinin ayrı ayrı hakikati söyleme tutumu ve niteliğini açıklıyor. Örnek metinler, tragedyalar analizleri ile pekiştiriyor. Hakikati söylemenin kanıtı " cesaret " tir. Ve bunu söyleyecek kişinin de bazı nitelikler taşıması gerekir. En basit örneği ile sizi eleştirecek kişinin size denk konumda olması gerekiyor. Maddi olarak, fiziksel olarak, üstün ya da altta olan birinin söyleyeceği şeylere kibir, aşağılama yahut imrenme duyguları karışacağı için hakikat zedelenmiş olacaktır. Kinizme göre ise bu bambaşka şartlar gerektirir. Parrhesia hem demokratik alanda hem de bireysel ilişkilerde kullanılan bir kavramdır. Retorikten sıyrılmış, dayandığı nokta tamamen kendi inandığı doğruları söylemek olan eylemdir. Burada kendilik kaygısını, demokrasi sorununu çözümlemek hedef değildir, tüm mesele sorunsallaştırmaktır. Bu parametreler doğrultusunda parrhesiastes olmak ya da bulmak bu çağda oldukça zordur. Fuko'nun öğrencisi olabilseydim dedirtecek bir kitap yine.. Keyifli okumalar.
Doğruyu Söylemek
Doğruyu SöylemekMichel Foucault · Ayrıntı Yayınları · 2005453 okunma
Reklam
200 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
"Bir çocuk yüzü denecek kadar güzel bir yüzü vardı - ama karanlık bina yapımcıları ırkından önce davranıp el yordamıyla yolunu bularak, ömrünü kalıcılığını ka­ nıtlamakla geçirecekti. Geleneksel olarak cesaret sahibi olan bir ırk." Lispector okurken sadece edebî dil, yalın bir sanattan bahsedemeyiz. Kullandığı her bir tasvir, bahsettiği her bir görünge; felsefesi yapılmış bir cümle ile aktarılıyor. Tekrari cümleler, paragraflar benzeri görüntüler okumayı biraz yavaşlatıyor fakat bu onun tarzı. Bir kadın.. Koca bir şehri nesneler dünyasında algıya düşürüp, görme eyleminin hakkını veriyor. Zeka mefhumu garip bir keskinlik ile gülümser çoğu zaman. Bazen de törpülendiği yerden yine ışıldar. Lucrecia pek zeki diye anılmasa da; nesneler uzamında ele aldığı yaşantısı ve nesneden insana uzanan sorgu yöntemi ile, varlığın ve aidiyetin tanımını yapıyor. Yaşayan nesnelerin öznelliğinde kaybolduğunuzu hissettiğiniz oluyor mu ? Şehirde nefes alan siz değilsiniz bazen, bazen şehir sizin içinizde nefes alıyor. Ve varılan son noktada, farkındalığın herhangi bir faydası olmadığını hissediyor musunuz? "ruhum ölümsüz benim" - ne zaman diyebilmiştiniz bunu?
Kuşatılmış Kent
Kuşatılmış KentClarice Lispector · Can Yayınları · 200013 okunma
104 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
23 saatte okudu
Bazıları için var olmak ölümle başlar.. Doğmuş olmak var olmanın kanıtı değil ne yazık ki. " Hayat bir tekmedir, karna" Görülmemek, duyulmamak yaşayan maddenin saydamlığı karşısında ucu sivri bir hissiyattan başka bir şey değil. Anlattığı karakteri sahiplenen anlatıcı, kendisini dönüştürüyor ona yaklaşmak için, ve bir kere olsun ona ulaşmak istiyor içinde bulunduğu durumdan onu sıyırmak isteği ile. Aslında Lispector yine kendi ağzıyla değil, kitaba dahil olan bir başka anlatıcının ( Rodrigo S.M ) ağzıyla hikâyeyi kaleme alıyor. Baştaki ithafı bile merak uyandırıyor, kitabın geri kalan kısmına dair. Ve bir uyarı; noktalama ve imlâ deneysel, hiçbir şekilde değiştirilmemeli. Yayıncısına yaptığı uyarı ile ne üslubun ne de imlânın değiştirilmemesini istiyor. Genel olarak bakıldığında, Lispector zihinsel bir akışı, içsel bir ses ile dökmüş kağıda. Çok fazla üzerinde oynamadan, anlık görüntülerin kalemden akması gibi. Hikayeyi anlatan Rodrigo ise sık sık aralarda sesini duyuyor bize. Hikâyenin dışında ve bir o kadar dahil. Lispector'un son kitabı " yıldızın saati " .. Diğer kitaplarını okumadığım için net bir karşılaştırma yapamasam da, türünde okuduğum en lezzetli en çarpıcı kitaplardan biri olduğunu söyleyebilirim. "Bu kitap bir soru" diyor Lispector hala cevap bekleyen. Ve bazı varoluşlar hâlâ cevap beklemiyor mu ? Hâlâ bir soru olarak yaşamını sürdürenler var, cevap istencine karşın bir türlü ona ulaşamayan. Ve yıldızının ne zaman paralayacağını asla bilemeyen birileri, ölüm anında bir yıldız mı kusar ?
Yıldızın Saati
Yıldızın SaatiClarice Lispector · Monokl Yayınları · 2017409 okunma
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
18 saatte okudu
Hayat bir 'ah' kadar yakıcı. Kavramlar arası bir mengenede ruh içre bir his. Şahit olunan şeyler anlık manzaraların çerçeveli hâlinden öte değil. Aslını bilmediğimiz, hissetmediğimiz ve belki de nihayete kavuşmayacak bilinmezlikler ise hep mevcudiyetliğini koruyor. Olduğumuz şey, olacağımız şey arasındaki görüntülerden ibaret değil mi aldığımız
Tersi ve Yüzü
Tersi ve YüzüAlbert Camus · Can Yayınları · 19915,4bin okunma
80 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
22 saatte okudu
"İçine ağlamadığım bir şeyi yazamıyorum" demiş Seyyidhan.. Öyle de yapmış :) her satırı zira göz yaşı keskinliğinde. Kalemini sevdiğim yeni nesil şiircilerden.. Dili oldukça tekrarî olsa da okurken keyif veren bir tarzı var. Kelimeler ile köşe kapmaca oynuyor, ve bir kompozisyon örüyor şiirinin içinde.. Ayrı ayrı şiirler değil de sanki bir diğerinin eli, kolu, uzantısı..Biri, diğerine hep nazire.. Bu kitap ile Metin altıok ödülünü kazanmıştır. Fakat İsmet Özel için " iyi bir şair değildir" demişti.. Bu sebepten ben de kendisine şair demekten, kendimi alıkoyuyorum.
Kendinin Ağacı
Kendinin AğacıSeyyidhan Kömürcü · Everest Yayınevi · 20201,020 okunma
432 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Okumakta geciktiğim bir kitap.. Fakat her şeyin bir amaca hizmet ettiğini düşünürsek, zamansal olarak tamamen doğru bir periyotta başladım. İçerik açısından dopdolu, kahramanlar aşina olunan karakterler olunca da okuma keyfi doğru orantılı olarak artıyor. İç sorgunun belki de en yalın hali ile iki berrak zihin birbirinin karşısında durduğu anlarda, kendimize dönmemek mümkün değil.. Her duygunun yası olmalı bence, yitirilen her şeyin. Ümidin, seçimlerin, razı olunanın, kaybedilen özgürlüğün.. Zira bilincin bilinçaltı ile kör savaşından ancak bu şekilde en az hasarla çıkabiliriz. Üstü örtülü duran birçok şeyin üzeri sıyrıldığı vakit altından beklenmedik şeyler çıkabiliyor. Yanılsama hâli bir süre sonra saplantı boyutuna ulaşıyor, ki bunu karakterlerde görüyoruz. Nietzsche'nin temel görüşleri olan 'bengi dönüş' ve 'amor fati' kavramlarının temel çıkış noktalarının da ele alındığı bu kitap, pos bıyık filozofun hem şahsi durumunun hem de felsefesinin anlaşılması adına oldukça faydalı. Yalnızlığı, insanlardan sıyrılmayı güce çevirmiş gibi görünmesinin ardında kuru, yakıcı bir hisle kavrulan Nietzsche. Yüzyıllar sonra dahi anlaşılmayı umut etmesi başka neyin göstergesi olabilir ki? Kitaba başladıktan bir süre sonra bir kayıp verdim.. Mezarlıkda geçen her bölümde, ölümün esamesinin geçtiği her satırda hem yüzleşme hem teselli buldum. Bir hayıflanma kaldı sadece, keşke daha önce okusaydım.
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,3bin okunma
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
29 saatte okudu
Birhan.. yüreğinin iplerini kelimelerle koparmış, hem hoyrat hem ince ruhlu insan. Aşina olmama rağmen okuduğum ilk kitabı "fakir kene".. Yaşamdan randıman alamamış, yoksun düşmüş, tutunması icab eden yerde eli bacağı boşluğa isabet eden ruhları mı kastediyor? Yahut varlığı zaten varlık olarak kabul görmeyen, yokluk kısmında debelenen herhangi bir hücresel ayrıntıyı mı ? Kim bilir.. Hem şiir, hem monolog, hem düz yazı, hem anı içeriğinde; Hissi derin, dili savruk, sesi kış gibi bir kitap. Kimi şiir diyemem demiş, kimi edebi yönden eksik bulmuş; Diyeceğim şu ki iktidâbı eksik yahut yerinde, hissediyorsanız eğer okuduğunuzu, söz sanatları hükümsüzdür. "Kargo" benim, benim için, bana ait, bana, bende, benimle.. "Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse sen osun."
Fakir Kene
Fakir KeneBirhan Keskin · Metis Yayıncılık · 20173,608 okunma
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
120 sayfalık bir kitap fakat sindirerek okumak, verim almak için uzun bir vakte yaymakta fayda var. Zira Cioran'ın ortaya attığı her fikirde bir müddet düşünme isteği duyuyorsunuz. Ele aldığı her konunun karanlık yönünü irdeleyen ve bu şekilde köklerinden dallarına kadar inceleyen Ciaron'dan ütopya lehine şeyler duymayı ümit etmeyin. Genel olarak ütopik fikirlerin dayanıksız yönünden bahsederken, ütopik eserler ve yazarlarına karşı da eleştirel yaklaşımda bulunuyor. Alıntılar ve başlıklarla, bu ütopyalara, karşı düşünce üretiyor ve ne yazık ki genelinde de haklı durumda. Rusya tarihini uzun uzadıya ele aldığı bölümde; Moğol istilası, Roma, Marksizm gibi bir çok alt başlığı bir arada ve dolu dolu bir şekilde ele almış. "Geleneklerine yabancı bir ideolojiyi benimseyen ve onun özünü değiştiren muayyen bir büyüklükteki her halk, kendi ulusal alınyazısı yönünde büker onu; kendi yararına bozar, kendi dehasından ayırt edilmez bir noktaya getirir." Rusya'nın benlik arayışındakini serüveninden bahsederken, çoğu toplumsal harekette görülen düşüşleri, sanrıları, inançları ve yanılmaları örneklemiş oluyor. Özgürlük sancısı çeken toplumların, ütopyaya olan açlıkları fakat tutunacak daha acı ve yersiz bir şeyin olmadığını satır satır anlattığı bu kitap, diğer eserlerine göre anlatım dili olarak daha sade, içerik olarak daha yoğun.
Tarih ve Ütopya
Tarih ve ÜtopyaEmil Michel Cioran · Metis Yayıncılık · 2020600 okunma
184 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Bu kitap sadece yazınsal bir eser değil, Artaud'un metinleri şiirleri yanı sıra, desenleri (çizimleri) de mevcut. Deliliğin görsel şöleni. Diğer kitaplarında olduğu gibi yine okurken cezbe durdum. Artaud benliğinden çoktan sıyrılmış görür kendini, ölüm isteğini yerine getirmek için bile benliğini bulmayı bekler.Hem hayata hem de ölüme olan itkisi onu ikisinin arasındaki delilikte tutar. Çünkü onun isteği ne yaşam ne de ölümdür. Sadece varlık olmayı arzular. "Beni intihar ettiler" cümlesi bir zan ki, ucu insanlığa, aklı başındaki her varlığa dokunur. Hayatının bir kısmını akıl hastanesinde geçirirken, diyebileceği her şeyi bilinen dili bir kenarı bırakıp, zihninin ürünü olan bir dille ölümsüzleştirmiş. Hatta kitapta bulunan bazı bölümler çeviriye tabi olmamış. Şiirsel dilini düz yazılarında daha fazla hissetsemde, şiirlerinde kullandığı imgelem uç, dili sivri, kurgusu ve üslubu azımsanamaz. "silkele, beynimiz sarsılsın, o senin görgün ve yordamın içre, yeni bir tufanın pençeleriyle, bozulsun zekâmız, alt üst olsun..." Bonus olarak; youtu.be/9yWlV3zS0-s Jacques Prevel ile Antonin Artaud arasındaki dostluğu konu alan bir film. Meraklısına..
Ben, Antonin Artaud
Ben, Antonin ArtaudAntonin Artaud · Ve Yayınevi · 201939 okunma
114 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
"Yorgunluk bir hâl değil, kanıksanmış bir hırka bazen. Zihin ve ruh ise mayi; Okunduğu aklın, görüldüğü gözün şekline bürünen. Hep düşsel çıkmazlara tabi şehirler, Her hikâye başı birkaç eşik engel. Atlanmalı. Bu yüzdendir yattığımız uykuların dizleri yaralı, Rüyalar derinden iç kanamalı. Kaybı sorgusuz, Sualleri gayb, Cevapları ise ipin ucunda asılı." Didem, bir kadın. Didem'in şiiri de kadın. Şiiri mutfak, şiiri anne, şiiri yeni yıkanmış çamaşır kokuyor. Şiiri ruhu, şiiri duyguyu, şiiri zihnin kıvraklığını yansıtıyor. Didem hüznün eşiği ile dalga geçiyor ısrarlı bir şekilde. Okurken bize bir gülümseme, esas kızın esasiyetini sorgulamalar kalıyor. Aklımızdaki hüzünleri çitileyip, karşı ruhun çamaşır ipine asmak için bahaneler üretiyor. Kelimelerin bam tellerine basıyor, birbirine bağlıyor, şiir yapıyor. Okurken bize "bir lalenin sesini" özlemek düşüyor.
Pulbiber Mahallesi
Pulbiber MahallesiDidem Madak · Metis Yayıncılık · 20079,2bin okunma
110 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
19 saatte okudu
Ölüme yakın bir Nietzsche' nin şiirsel iniltileri.. "Ben labirentinim senin" "Ben hakikatinim senin" Her eserinde şiir dili hâkimiyetine aşina olduğumuz Nietzsche, bu sefer her mısrası düşünceye iten dithyramboslarda başlı başına şiiri veriyor bize. Şair Zerdüşt yine baş gösteriyor bazı bölümlerde, önsözde belirtildiği gibi daha karanlık. Nietzsche'nin düşünsel izleri genel olarak her bölümde yine sivriliyor. Aklını yitirmeye ramak kala bıraktığı bu eserin tadı dimağımda kaldı. "kendinin tanıyanı! kendinin celladı! Neyi bağlamıştın kendine bilgeliğinin ipiyle?" Kendini tanıyan her insan biraz meyilli değil midir altındaki tabureyi itmeye ?
Dionysos Dithyrambosları
Dionysos DithyramboslarıFriedrich Nietzsche · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20191,333 okunma
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.