Hıristiyanlıkta ise keza Allah Teâlâ'dan cismani tasavvurları uzaklaştırmak için çaba gösteren birçok büyük kilise ricali zuhur etmiştir. Bu zevat lafzı mânâları alındığında ulûhiyyet hakkında gerçek tasavvurlarla bağdaştırılması mümkün olmayan bu nassları, mecazi te'vile tabi tutmak suretiyle bu işi başarmışlardır. Kilisenin bu eski papazları şunlardır: Iskenderiyeli Klemens (150-215) ve Origénes (185-254), Saint Augustinus (354-430) ve bilahare de Yuhanna ed-Dimeşki (700-754). Bu zât gerçek mânâda doğu kilisesinin en büyük ilâhiyatçısı itibar edilmektedir. Şam'da yaşamış ve Emevî ricali ile irtibat kurmuştur. İslâm felsefe tarihçilerinin çoğu onu İslâm'da akli ve kelami münakaşaların zuhurunda ilk sorumluluğu taşıyan kişi itibar etmişlerdir.
Origenes ise İncil metinlerini çeşitli şekillerde tefsire tabi tutmuş "umuma karşı o metinleri lâfzi olarak tefsir etmiş, mütekaddimin için ahlâki bir yoruma tabi tutmuş; yüksek derecede basiret, ilham, tecelli ve uyanıklık (işrak) sahibi entellektüel tabakaya karşı da Incil metinlerini tasavvufi karakterde remizlerle tefsir etmiştir."¹
Saint Augustinus ise Kitab-ı Mukaddes'in te'vili caiz olan ibareleriyle te'vili caiz olmayan ibareleri arasında kesin sınır çizmek ve te'vilin şartları ile esaslarını ortaya koymak için gayret göstermiştir. Aziz Yuhanna ed-Dimeşki de meşhur kitabı "Havle'd-Din el-Orsodoxy" de Kitab-ı Mukaddes'te varid olan haberi sıfatların mecazî te'villeri için başlı başına bir bölüm ayırmıştır.
1. Muhammed el-Behiyy, a.g.e., 82.