Yaklaşık 10 yıl önce ilk oluşmaya başladıklarında zaman zaman internetteki sohbet odalarına girmiştim, okyanus ötesindekilere. Hangi yaş grubu olursa olsun, odalardaki konuşmalar bana içerikten yoksun gelmişti. Katılanların birbirlerine ulaşma çabalamaları bir türlü akışkan bir sürece dönüşemiyor, kısır döngülerde takılıp kalınıyordu. İlginç olan yön, ekran sohbetlerine katılanların aslında şaşırtıcı derecede saydam olmalarıydı, üstelik kendilerini gizlemeye çalıştıkça farkında olmaksızın daha da saydam. Çünkü sarf edilen sözler ekranda bir belge gibi asılı kalıyor, sosyal beraberliklerde olduğu gibi atmosferde uçuşmuyor. Aynı neden, katılımcılara söylediklerine sahip çıkma sorumluluğu da getirebiliyor. Buna rağmen, katılanların birbirlerine bir türlü dokunamıyor olmaları ve denetlemekte zorlandıkları açıkça belli olan saldırgan eğilimler, insana biraz da dünyanın haline ilişkin ürküntü ve hüzün yaşatıyor, kendi dünyanızın yalınlığına dönmek istiyorsunuz.