AVUSTRALYA TATARLARI
Avustralya Tatarların daha geç dönemlerde, bilhassa Doğu Türkistan (Şingcang Uygur Özer Bölgesi, ÇHC)'dan, göç ettikleri bir ada olmuştur. Dünya'nın yüzölçümü ile kıyaslandığında 6. büyük ülkesidir. Okyanusya kıtasındaki bu ülke 7.741.220 km2 olmasına rağmen ülkenin genelde doğu ve güney doğusu yaşamaya müsait olduğundan nüfusu ancak 23
24 Kasım 2015 TÜRKİYE-RUSYA İLİŞKİLERİNİN BOZULMASI
(Türkiye hem Rusya' da yaşayan Tatarlara etkisi) Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Vladimir Putin'in inisiyatifi ile Ağustos 2008'de Gürcistan'ın Abhazya ve Güney Osetya bölgelerinin koparıp alınması Moskova'nın gelecek niyetlerinin göstergesi idi. Şubat 2014'te ise Ukrayna'nın (Özerk) bir cumhuriyeti olan
Reklam
Aynı şeyin laciverti diyelim
AKP destekli Ensar Vakfı 2012 yılından itibaren altın çağını yaşıyor. Çünkü Ensar Vakfı 16 Ağustos 2012 tarih ve Bakanlar Kurulu'nun 2012/3582 sayılı kararı ile kamu yararına çalışan vakıf statüsüne alındı. Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile AKP'nin arasının bozulmasından sonra aynı TÜRGEV'de olduğu gibi Ensar Vakfı'nın yükselişi başlıyor. Bu iki vakıf özellikle eğitimde cemaat alternatifi olarak projelendirildi.
Sayfa 246Kitabı okudu
Şehir Hastaneleri
Türkiye'de tıbbi cihaz pazarının büyüklüğü 2,6 milyar dolar civarındaydı. 2018 yılında Türkiye rekor kırdı; on yıllık alım garantisiyle 10 milyar dolarlık tıbbi cihaz ihalesi yapacağını açıkladı. 3 MR, 538 bilgisayarlı tomografi, 7 bin 142 ultrason cihazı, bin 372 hastabaşı monitör cihazı, 3 bin 236 dijital radyografi cihazı alınacaktı... Başvuru için son tarih, 4 Temmuz 2018 idi. Küresel 20 şirket başvurdu; tek seferde 10 milyarlık tıbbi cihaz alımı herkesi heyecanlandırdı. Bundan sonrası karışık oldu: İhale 24 Temmuz'a ertelendi; sonra 13 Ağustos'a, sonra Ekim'e, sonra 10 Ocak 2019'a, sonra 16 Nisan'a ertelendi. İhale sessizliğe bırakıldı... Ekonomik kriz çıktı, belki bundandı.  Bu kadar alımın şehir hastaneleri projesi için yapıldığı iddia edildi. Bu proje bile sadece tıbbı cihazlar konusuyla bile ele alınması gerekiyor. Çünkü: Şehir hastanelerinin sadece hacmi, büyüklüğü, cüssesi dışında kamuoyuyla hiçbir bilgi paylaşılmıyor. Bu hastanelerin -tıbbi cihazlar gibi- asıl maliyetinin ne olacağı söylenmiyor. Keza, mesele şu: Tıbba egemen olan küresel şirketlerin tıp teknolojisine yatırımı genellikle koruyucu hizmetlerden çok, tanı ve tedaviye yönelik. O zaman "sağlık ocakları" yerini "şehir hastanelerine" bırakıyor.
Sayfa 403
Osmanlı Devleti Anadolu’da yaklaşık 100 yıl içinde yaban­cı şirketlere ortalama 4000 kilometre demiryolu yaptırmışken, Cumhuriyet sadece 16 yılda tamamı yerli sermaye ile bu rakama yakın demiryolu yaptırmıştır. Daha küçük ölçekli başka bir kar­ şılaştırma yapmak gerekirse, Osmanlı, İstanbul-Ankara demir­ yolunu bir Alman şirketine 21 yılda yaptırmışken; Cumhuriyet, Yahşıhan-Kayseri arasını (311 km.) 2 yılda yapmıştır.665 TCDD’nin verilerine göre 2011 yılı itibariyle Türkiye’deki ana hat uzunluğu 8697 kilometredir. Türkiye’de Atatürk döne­ minde toplam 7675 kilometre demiryolu vardır ve bunun 3186 kilometresi Atatürk tarafından yaptırılmıştır. Başka bir hesapla, Atatürk döneminde 16 yılda 3186 kilometre demiryolu yapıl­ mışken, Atatürk’ten sonraki 73 yılda 2000 kilometre kadar de­ miryolu yapılmıştır. 666 Hesap ortadadır!.. TCDD’nin verilerine göre 2002-2012 arasındaki 10 yıllık AKP döneminde 1085 kilometre demiryolu inşa edilmiştir. Buna yüksek hızlı trenyolu da dahildir. Bu nedenle birkaç yıl önce AKP’li Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım partisinin demiryolu politikasını anlatırken şöyle demiştir: "... 1923-1946 arasında bir yılda ya­ pılan demiryolu uzunluğu 128 kilometreydi. 1946-2003 yıllan arasında bu oran, yılda 11 kilometreye düştü. 2003’ten sonra, şu anda yıl başına düşen demiryolu yapımı 107 kilometreye ulaştı. Hâlâ Atatürk döneminin rakamlanna ulaşamadık.”AKP’li Ulaştırma Bakanı birkaç yıl önce, “Hâlâ Atatürk dö­neminin rakamlarına ulaşamadık” diyerek özeleştiri yaparken, birkaç yıl sonra (Ağustos 2012) AKP’li biz örüyoruz!” demiştir.
Sayfa 364 - İnkilap Kitapevi 2. Baskı 2014Kitabı okudu
Eser niçin sansürlü diye sorulacak olursa:
Yayınevimiz, bir kitabı ya bütünüyle yayınlama yahut hiç yayınlamama konusunda ilkesel bir kararı savunur; fakat Rıza Nur’un Uğuz Kağan Destanı bu konuda bir istisna oluşturmaktadır. Bunun sebebini şöyle izah edebiliriz: İlk defa Atsız’ın Türk destanı hakkında Orkun dergisinde neşrettiği çalışmalar vasıtasıyla haberdar olduğum (“Türk Destanı
Reklam
49 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.