''Aaa ne güzel. Ne okursunuz?"
"Kitap."
"Hayır yani tür olarak?"
''Kalın. 1.Hamur, kuşe, holmen, fark etmez türü benim için."
"Roman gibi mi yani?"
''Yaniiiğ."
"Rica etsem sesli okur musunuz?"
''Şu an mı?"
"Sizi yormıycaksa eğer? Dinlemek isterim ben de."
"Yok canım ne demek. Yorcağından diyil de. Şey... Bir saniye izin verir misiniz bana?"
"Tabii ne demek."
"..."
"Birader az versene şu kitabı bana."
“N'oluyo ya?"
"İki sayfa okuyup vercem geri lan."
"Yürü git manyak mıdır nedir ya?"
"Lan bari bi' sayfasını yırt da ver."
"Bıraksana kardeşim kitabı. Çek şu elini."
"Halden anla kız bekliyo hayvanlık yapmasana olm ver şunu. Çekme bak çekme düşçe..."
Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında
öyle yoruldum ki yoruldum dünyayı tanımaktan
saçlarım çok yoruldu gençlik uykularımda
acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman
acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim
Ve şimdi birçok sayfasını atlayarak bitirdiğim kitabın
başından başlayabilirim.
Seni buraya çağırdım çünkü. Çünkü yüzün. Çünkü ellerim. Çünkü şiir. Çünkü yüreğim. Kitabımın ilk sayfasını senle açmak istedim. Durdurmak istediğim zamanı anlatmaya çalıştıkça yazdıklarımın yaşadıklarımdan çok uzakta, zamanın ötesinden üflendiğini bununla bir minnet altına girdiğimi hissettikçe yazmaktan soğuduğumu, soğudukça öfkelendiğimi daha çok sevdiğimi gördüm okuduğum her şiirde. Hayatı seyretmekten bıktım. Onlar gibi olamadım. Senin gibi. Senin gibi de olamadım. Olamadım çünkü seni sevdim. Oysa sevdiğine benzer onlar. Küflü ekmek parçaları. Senin olmanın, onlardan olmaktan geçtiğini biliyorum.