“Dörtnala gelip uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim...”
-Nazım Hikmet, 26 Ağustos Gecesi, Kuvayi Milliye
Sayfa 158 - Sosyal Yayınları
26 Ağustos Gecesinde
"Dörtnala gelip Uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın,
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu dâvet bizim...
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine,
bu hasret bizim..."
Sayfa 90 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLER İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR
VE İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ’E BAKAN NEFER
Saat 2.30.
Kocatepe yanık ve ihtiyar bir bayırdır,
ne ağaç, ne kuş sesi,
ne toprak kokusu vardır. Gündüz güneşin,
Sayfa 603Kitabı okudu
NAZIM HİKMET.
....
"Dörtnala gelip uzak Asya'dan
Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim.
Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benziyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.
Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın.
yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim.
Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
Ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim..."
.....
*26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLAR İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR VE
İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ'E BAKAN NEFER.
Sayfa 158 - Sosyal
SEKİZİNCİ BAP
26 AĞUSTOS GECESİNDE SAATLAR
İKİ OTUZDAN BEŞ OTUZA KADAR
ve İZMİR RIHTIMINDAN AKDENİZ'E
II
Benerci, Somadeva'nın odasından sokağa çıkınca, Roy Dranat'ın «akşamüstü serinlikte bir teferrüçten
dönerken» soğuk alıp zatürreeden öldüğünü duydu. Ve Roy Dranat'ın oteline gitti. Gördüklerini şöyle anlatıyor:
Girdim ki içeriye,
26 -- KISRAK
Sevro omuz silkti. “Minerva’nın sancağını çalarak.”
“D-dur,” dedi Cassius. “Bunu nasıl yapacağını biliyor musun?” Sevro alaycı bir tavırla güldü. “Bütün bu süre boyunca ne yaptığımı sanıyordun, seni yumuşak bok? Çalıların arasında mastürbasyon yaptığımı mı?”
Cassius’la birbirimize baktık.
“Sayılır,” dedim.
“Aslında, evet,” diye onayladı Cassius.
Sayfa 241 - Pegasus Yayınları, LFDKJŞLGKŞLK gülmekten yanaklarım ağrıyor
26 -- KISRAK
“K-kı-kısrak bir s-seks b-bomb-bası,” dedi Cassius zorlukla konuşarak.
“K-ko-korkutucu.”
“B-b-bana a-an-an-annemi ha-h-ha-tır-hatırlattı.”
“S-sen ha-has-hastasın.”
Başıyla onayladı. “Eh... p-plan iş-işliyor s-s-say-ılır.”
Sayfa 238 - Pegasus Yayınları, lfgkjdlkfgj siz delisiniz
26 -- KISRAK
“Şu lanet züppeler sınavı nasıl geçebilmiş olabilir?” diye sordum yüksek sesle. “Kalemizi ele verdiler.”
“Geri dönebilirsek onları kendi sidiklerinde boğacağım,” diye karşılık verdi Cassius daha da yüksek sesle. “Antonia dışında. o bunun için fazla güzel.”
Sayfa 238 - Pegasus Yayınları, ya Darrow ve Cassius efsane ikili olmuş bildiğin lfkjg
26 -- KISRAK
“Seninle açık konuşacağım.” Cassius perişan haldeki yüzüyle
zar zor gülümsedi. “İnanılmayacak kadar güzelsin. Venüs’ten olmalısın. Eyerindeki o örtünün altında her ne varsa, onunla bana vur ve beni kalene götür. Beni kimseyle paylaşmayacağına ve her gece ısıtacağına söz verirsen senin Pemben olurum.”
Sayfa 234 - Pegasus Yayınları, ben kararımı verdim.. gidip Pierce'i kaçırıcam. SEN NASIL BİR ADAMSIN PİERCE?1?1*-1*1
26 -- KISRAK
“Aptal gibi oraya gittim. Başka bir yerde olsa beni öldürürlerdi.”
“En azından canına mal olmadı,” dedim. Cassius güldü.
“Sadece gururuma...”
“Güzel. Ondan sende bolca var,” dedi Roque gülümseyerek.
Sayfa 232 - Pegasus Yayınları