Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ilk etapta amac Hitler'in balistik fuzelerini daha olumcul hale getirebilmekti akabinde ayni fizelerle uzaya insan gondermenin mumkun olup olmadigina kafa yorulmaya baslandi. Atmosferin ustune cikmanin(100 km ustu) etkilerini olcmek icin Abd tarafindan 1947'de uzaya meyve sinekleri gonderiliyor. 3 dakika 10 saniye icinde 120 km
Kabine üyeleri arasında da anlaşmazlıklar meydana gelmişti. Nazırlardan bazıları hükümetin softa karakterinden şikâyet ediyor ve istifa etmek istiyorlardı. Nitekim 29 Eylül 1919'da padişah tarafından kabul olunan Dâhiliye Nazırı Adil Bey, "Yirminci asırda softa kabinesi olmaz, tebeddül zaruridir efendim" dedikten sonra Milliyetçilerle uzlaşma yoluna gidilmekten başka çare olmadığını söylemiş, padişah da bu düşünceyi kabul eder görünmüştü. Aynı gün Ayan azalarından (Senato üyelerinden) Müşir Fuat Paşa, Kuva-yı Milliye tarafından kendisine gönderilen ve "Sen ihtiyar bir askersin, isteklerimizi padişaha arza vesatet et" cümlesini de ihtiva eden bir "Varaka"yı, padişaha sundu. Mustafa Kemal Paşa tarafından imzalanmış olan bu kâğıdı sonuna kadar okuyan padişah, "Benim menfaatim, milletimin menfaatlerine bağlıdır. Milletsiz padişah olmaz. Milletimin mutluluğunu ve refahını isterim" demiş ve milli ordunun samimiyetine inancı olduğunu belirtmişti. Padişahın, çok saygı gösterdiği bu paşaya, söylediği sözlerin samimiyet derecesini tayin etmek çok zordur. Ancak bundan sonra da Ferit Paşa'nın iktidarda kalabileceğini kabul etmek pek güçtür. Nitekim kendi adamlarına karşı olan güvenini, onların da kendisine karşı olan itimatlarını kaybetmiş olan Ferit Paşa, bu sıkıntılı günlerde, İngiliz Yüksek Komiseri Amiral de Robeck'e "Padişahla kendisinin ve taraftarlarının hayat ve hürriyetlerinin korunması için tedbir alınıp alınmayacağını" soracak ve 1 Ekim 1919'da istifa edecektir.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
ATSIZ'DA DİL VE EDEBİYAT Dil: Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olan ve bitirme tezini, Osmanlı döneminde sade Türkçe akımının öncülerinden Edirneli Nazmi'nin Dîvân-ı Türkî-i Basît'i üzerinde yapan Atsız'ın dil konusundan uzak kalmayacağı ve bu konuya sık sık temas edeceği açıktır. Onun, Türkçe konusundaki düşüncelerine
Trablusgarb Cephesi
1911 yılında, İtalya bugünkü Libya toprakları sayılan Trablusgarb vilayetine ve "müstakil sancak" denen doğrudan merkeze bağlı Bingazi sancağına saldırdı. 29 Eylül 1911'de verilen bir notayla bu savaşın belirli sebepler dolayısıyla başlayacağı bildirilir. Doğru dürüst cevap alınmadan ve müzakereye girişilmeden, İtalyanlar deniz kuvvetleri dahil her sınıftan askerini 4 Ekim 1911'de Trablusgarb toprağına dökmüştür.
Atsız'ın 1940'lardaki kalem kavgaları: 19351940 arasında Atsız dergi çıkaramamış, daha çok bazı kitaplarının hazırlığıyla ilgilenmiştir. 1937'de Bozkurtların Ölümü'nün ilk bölümünü yayımlamaya başlamış, 1939 yılına kadar da Şükrullah ve Müneccimbaşı tarihleriyle meşgul olmuştur. 1940 yılında Atsız'ın tekrar şiddetli bir
Atatürk'ün doğumunun 100. yılında anıtkabire yapılan eklemelere dair..
Yüzüncü yıl etkinlikleri sırasında Anıtkabir'e yapılan eklemelerden bir diğeri de abidenin üzerinde Atatürk'ten daha fazla alıntı eklenmesiydi. İlk olarak şeref holünün soldaki girişine Atatürk'ün 29 Ekim 1938 tarihli orduya hitabesi yazıldı. Atatürk bu söylevden 12 gün sonra öldüğünden, bu onun halka seslendiği en son
Sayfa 155Kitabı okudu
Reklam
oevladı metin tiger..
Anıtkabir'in ve 29 Ekim'in önemi, İslamcı Metin Kaplan'la bağlantılı bir grup teröristin de dikkatinden kaçmamıştı; bu kişiler 1998'de Cumhuriyet'in 75. yıldönümünde Anıtkabir'i bombalama girişiminde bulunmakla suçlanıp Türkiye mahkemelerinde yargılandılar (Rabasa ve Larrabee 2008, 29). Kaplan ve ona bağlı ''Anadolu Federe İslam Devleti" militanları, 29 Ekim 1998' deki törenler esnasında patlayıcı yüklü küçük bir uçağı Anıtkabir'e çarptırmayı planlamışlardı -11 Eylül 2001' de olacakların tuhaf bir habercisiydi bu sanki- ancak eylemi gerçekleştiremeden Türk polisi tarafından yakalandılar. Bu teröristler, Anıtkabir'e saldırarak ve belki de onu tamamen yıkarak karşı çıktıkları şeyin simgesini ortadan kaldırmayı ya da en azından hükümsüz kılmayı umuyorlardı. Abideye Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli günü olan 29 Ekim'de saldırmaları eylemlerinin simgesel yapısını güçlendiriyordu. 29 Ekim'de havanın kötü olması durumunda Kaplan'ın kafasındaki alternatif tarih -tahmin edilebileceği üzere- Türkiye Cumhuriyeti'nin en önemli ikinci günü olan 10 Kasım'dı.
Sayfa 140Kitabı okudu
Haydar Aliyev'in Cumhurbaşkanı seçilmesi
❝ Elikram Hümbetov kendine bağlı askeri birlikleri cephe den çektiği için Karabağ'ın güney kısmı Ağustos'ta Ermenistan ordusunun tehdidine açık kaldı. Azerbaycan yönetimi ayrılıkçı Hümbetov ile uğraşırken Ermenistan ordusu büyük bir taarruz başlattı. Dahası Rus ordusunun da desteğiyle 18 Ağustos'ta Cebrayıl, 23 Ağustos'ta Füzuli ve 31 Ağustos'ta Gubadlı şehirlerini ele geçirdi. Cephede Ermenistan ordusunun işgalleri sürerken, Azerbaycan Meclisi 29 Ağustos'ta cumhurbaşkanı Elçibey'e güvenoyu referandumu düzenledi. Resmi rakamlara göre katılımcıların o/o 97'si güvenoyuna olumsuz yanıt verdi. Referandumdan çıkan sonuca göre, yeni cumhurbaşkanının belirlenmesi için seçimlere gidilmesi kararlaştırıldı. Seçimler 3 Ekim 1993'te gerçekleşti. Seçimden zaferle ayrılan Haydar Aliyev, Azerbaycan'ın yeni cumhurbaşkanı oldu. ❞
29 Ekim 312 sabahı, Romalı asker Constantinus ordusunun başında Roma kapılarından içeri girdi. 40 yaşındaydı ve altı yıldır imparator tacını ele geçirebilmek için mücadele ediyordu. 24 saatten az bir süre önce, Roma tahtında oturan imparatoru, 29 yaşındaki Maxentius'u nihayet Milvia Köprüsü Savaşı'nda yenmişti. Constantinus'un adamları, düşmanları çözülüp kaçmaya başlayana kadar köprüden Roma'ya doğru savaşmışlardı. Zırhının ağırlığıyla nehir yatağının çamuruna gömülen Maxentius boğulmuştu. Hıristiyan tarihçi Lactantius, Constantinus'un adamlarının, kalkanlarında Mesih'in işaretiyle Roma'ya girdiğini anlatır; Romalı· yazar Zosimus da, Maxentius 'un suya batmış kafasını bir mızrağın ucunda gezdirdiklerini ekler. Constantinus ölü bedenini sudan çıkarttırıp, kafasını kestirmişti.
Romanın Macerası: Bozkurtların Ölümü Atsız'ın, tarihin tozlu sayfalarından çıkardığı Kür Şad'ın hikâyesidir. 639 yılında Çin sarayını basan 41 yiğidin hikâyesini Atsız Fransız kaynaklarından, muhtemelen Hüseyin Cahit'in De Guignes tercümesinden, daha üniversite yıllarında okumuş olmalıdır. Çin kaynaklarında Cie-şı-şuay olarak geçen
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.