Telsizler hemen çalıştı:
“Konuk, ayı avlamak istiyormuş!”
Konuk ki ne konuk, en büyük devletin en büyüklerinden…
O büyük devletle öyle sıkı fıkıyız ki, kardeşten öte.
Ne buyurursa o büyük devlet,biz hemen yerine getiririz, bir dediklerini iki etmeyiz; babamız, ağabeyimiz gibi bir devlet işte.
Bu koskoca dost devletin, koskoca büyüğü, ayı
"Bilgisayar ineklerine eskiden bilgisayar gediklisi denirmiş ve 29 Ekim 1969'da bir akşam, bir grup gedikli baş başa verip iki bilgisayarı ilk defa birbiriyle konuşturmayı başarmış."
Gölköy adında bir yer varmış Gelibolu'da
Televizyonda gösterdiler geçen gün.
Gelenek edinmiş köy halkı,
'Ben kendimi bildim bileli bu böyledir'
Diyor muhtar:
29 Ekim'de toptan sünnet ederlermiş çocuklarını...
Derken ekranda entarili bir çocuk belirdi
Kirvesi tutmuş kolundan
Yatırdılar bir kamp yatağına,
Ardından sünnetçi olacak zat boy gösterdi
Elinde bıçağıyla,
Çocuk kaldırdı başını, bağırdı:
'Yaşasın Cumhuriyet' diye
Bunun üzerine de ekran karardı
Korkarım bu, sade gölköylülerin değil, umumumuzun
Sade küçüklerin değil, büyüklerimizin de
Düştüğü bir tarihsel yanılgı
Çünkü sünnet değil, farzdır Cumhuriyet
sünnet değil farzdır farzdır cumhuriyet
Türkiye Cumhuriyeti 29 Ekim 1923 Pazartesi günü saat 18.45 ile 20.30 arasında gökyüzünden indirilmiş değildir ve 158 mebusun oylarıyla "alelacele" verilmiş bir kararın sonucu da değildir.
Ankara'nın karşısında cephe alan İstanbul basını bu acelecilik iddiasını her zaman ileri sürmüştür. Ne var ki, toplum olaylarını bir ya da birkaç kişinin birdenbire yaratabileceklerini sananlar hep bu yanlış düşünce içindeydiler. Tarihin, insan iradelerini aşan sürükleyici gücünü hesaba katmayanlar, her şeyi "sübjektif" kişisel isteklerin ürünü sayanlar, her zaman yanılmışlardır.
“Nihayet 1928'de Anayasa tadilleri ile devlet tamamiyle lâikleşecek ve aynı yıl Lâtin yazısı kabul edilerek devrim eseri tamam olacaktı.
Demek ki, inkılâp devri, eğer Cumhuriyet ilânını başlangıç alırsak, 29 Ekim 1923'ten 3 Kasım 1928'e kadar beş yıl bir ay sürmüştür.
Ondan sonra bütün iş, yeni düzeni bütün topluluğa sindirmekte idi. Bu da Türkiye halkını, yüzde yüz müsbet ilme dayanan ilk eğitim terbiyesinden geçirmeğe bağlı idi.
Bizler Tanzimat'tan beri çok zaman geçtiğini sanırdık. İlk eğitim görmiyen köy için, Tanzimat gelmemişti bile!”
29 Ekim 1923'te Türk Devleti'nin şekli Cumhuriyet olarak ilan edilmiştir. Türkiye Büyük Millet Meclisi, çok daha önceden kendini Türkiye'nin tek egemeni ilan etmiş ve saltanat ile eski Osmanlı rejimini bir daha geri gelmemek üzere ortadan kaldırmıştı. "Cumhuriyet" büyük bir bayram havası içinde karşılandı. Gazi Mustafa Kemal Paşa birkaç muhalifi dışında Meclis'in oybirliği ve "Yaşasın Cumhuriyet!" sesleri arasında Cumhurbaşkanı seçildi.Meclis' ten taşan sesler, dışarda sokaklarda toplanmış olan halk tarafından bir bayram havası için e alkışlarla karşılanmıştı.