Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Abdülkadir Çelik

Abdülkadir Çelik
@AbdulkadirCelik16
bir revolver romanımı tamamlıyor
Hayat da nedir? Ya da soruyu daha doğru bir biçimde soracak olursak: İçinden hazzı çekip aldığınızda geriye kalan hayat mıdır sizce?
Sayfa 14
Reklam
Değil mi ki benim tayfamın en sevdiği şey, kendilerine en yabancı olanın önünde yerlere kadar eğilmektir. Kim bilgeliğiyle öne çıkmak kaygısındaysa işte en çok o anlayışla kafa sallar ve her fırsatta alkışlamaktan geri durmaz, tıpkı keyfinin yerinde olduğunu belli etmek isteyen eşeğin kulaklarını sallaması gibi.
Sayfa 9
Çünkü hayatın kendisi acılardan oluşur. Acılar olmasaydı ne tadı kalırdı hayatın... Her şey sonsuz bir ayinden farksız olurdu. Kutsal, ama sıkıcı olur böyle bir hayat.
Sayfa 814Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Özetle bir adamın kendi başına dik durması gerekir, dik tutulması değil.
Reklam
Gençlik, sanki hep sürüp gidecekmiş, sonu hiç gelmeyecekmiş gibi görünen çaçaron ve amansız bir mevsimdi. Oysaki bir gececik yetmişti bu mevsimi sona erdirmeye. Harcanacak hiçbir şey kalmıyordu artık.
Ne yazık ki en büyük sınav, daha doğrusu yegâne sınav sevilen varlık kaybedildiğinde verilir.
Ey her şey bitti diyenler Korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler Ne kırlarda direnen çiçekler Ne kentlerde devleşen öfkeler Henüz elveda demediler Bitmedi daha sürüyor o kavga Ve sürecek Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek
Mutlu denilen kişilerden biri misiniz? Öyleyse her gün üzüntü çekiyorsunuz demektir. Her günün bir büyük kederi ya da küçük tasası vardır. Dün sevdiğiniz bir kimsenin sağlığı için endişeleniyordunuz; bugün kendi sağlığınız sizi korkutmaktadır; yarın bir para sıkıntısı baş gösterecektir; öbür gün bir iftiracının acı sözü, daha öbür gün bir dostun felaketi; ardından havanın durumu, sonra kırılan ya da kaybolan bir şey, daha sonra vicdanınızın ve belkemiğinizin hoş karşılamadığı bir zevk; bir başka gün memleket işlerinin gidişatı. Kalp acıları da cabası. Ve bu böylece sürüp gider. Bir bulut dağılır, bir başkası oluşur. Yüz günden belki ancak bir tanesi tam bir neşe, tam bir güneş içinde geçer. Ve düşünün ki, mutlu olan şu az sayıda kişiden birisiniz! Diğer insanlara gelince, sürekli durgun gecedir üzerlerindeki.
Reklam
Çalışmaya ara vermek kadar tehlikeli bir şey yoktur; hemen kaybolup giden bir alışkanlıktır o. Bu alışkanlığı bırakmak kolay, yeniden edinmekse güçtür.
Fakat bilge kişilerin işi başka, işini bilir kişilerin işi başkadır. 1830 Devrimi çarçabuk durmuştu. Bir devrim karaya oturur oturmaz, işini bilir kişiler hemen karaya oturanı parçalamaya girişirler. Yüzyılımızda işini bilir kişiler kendilerine devlet adamı sıfatını tevcih etmişlerdir. Öyle ki, sonunda bu devlet adamı sözü biraz argoya kaçar olmuştur. Bu arada, şunu da unutmamak gerekir ki, işini bilirliğin bulunduğu yerde mutlaka küçüklük vardır. Yani, “işini bilir kişiler” demek, “pespayeler” demektir. Bunun gibi, “devlet adamları” da bazen “hainler”le aynı anlama gelir.
Toplum için tek tehlike karanlıktır. İnsanlık özdeşliktir. Bütün insanlar aynı balçıktan yoğrulmuşlardır. Hiç olmazsa bu dünyada, kaderde hiçbir ayrılık yoktur. Önce aynı karanlık, geçiş sırasında aynı et kemik, sonra aynı toz toprak. Fakat insanın hamuruna karışan cehalet onu karartıyor. Bu devasız karanlık insanın içine yayılıyor ve orada kötülük haline geliyor.
Vicdan huzurunun, geri kalan her şeyi de huzurlu kılması ne garip şeydir.
Düşünceye dalmış bir kimse, bu yüzden hiçbir iş yapmıyor demek değildir. Görünen çalışma vardır, görünmeyen çalışma vardır. Seyretmek de çalışmaktır; düşünmek faaliyette bulunmaktır. Kavuşturulmuş kollar da çalışır, birleştirilmiş eller de iş yapar. Gökyüzüne bakmak bir iştir. Thales dört yıl yerinden kımıldamadı. Felsefenin temellerini attı.
183 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.