Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ahmet Yusuf

Ahmet Yusuf
@AhmetYusuf63
Sadece okuyan insanların olduğu ütopik bir dünyadanin misafiri
"Bu dünyada sana kötülük yapmak isteyen insanlar çıkacak karşına, ama unutma ki iyilik yapmak isteyenler de çıkacak. Kimi insanın yüreği karanlık, kiminin ki aydınlıktır. Geceyle gündüz gibi! Dünyanın kötülerle dolu olduğunu düşünüp küsme, herkesin iyi olduğunu düşünüp hayal kırıklığına uğrama! Kendini koru kızım, insanlara karşı kendini koru!"
Sayfa 88
Reklam
Zeyd bin Amr, Kureyş'in putlar namına hayvan kesmelerinden son derece müteessir olur, bu bâtıl hareketi kınar ve şöyle derdi: Koyunu Allah yarattı, ona semadan yağmur yağdırdı, yerde of bitirdi. Sonra siz onu, Allah'tan gayrisinin ismiyle kesiyorsunuz... Tabi bu sözler kâfirleri çılgına döndürdü... Hz. Sâid'in babası Zeyd, Allah Resûlünün Nebiliğinden evvel ölmüştü. Lakin Hz. ibrahim (A.S.) in diniyle iman etmiş olduğu için mutlu bir insan olarak beka alemine geçmişti. Benim ilahım, İbrahim'in ilahıdır. Dinim de İbrahim'in dini..Diye açıkça söylerdi. Kureyş kâfirlerinin kestiği hayvanların etini yemezdi. Onlara derdi ki:Faizden kaçının! Faiz fukaralık doğurur!...
Sayfa 182 - FerşatKitabı okuyor
darbe nereye indi?
Zeyd ibn-i Sabit radiyallahu anh'ten: "Biz (bir kere) Nebi sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber sahur yemeği yedik; sonra Resûlullah (sabah) namazına kalktı" dediği rivayet edilmiştir. Zeyd ibn-i Sabit'ten: Sabah namazı ile sahûr arasında ne kadar zaman bulundu, diye soruldu; o da: Elli Ayet (okunacak) kadar diye cevab verdi. İZAHI RIVAYETLER RAVILER: Bu hadisin Sahih-i Buhari'de sevk olunan senedindeki ikinci Râvi de Sahâbidir; Enes ibn-i Malik'tir. Zeyd ile Enes gibi iki yüksek Sahâbiden birisinin diğerinden rivayeti suretiyle bu hadisin kuvvet ve sıhhatca müstesna bir vasfi vardır. Ezanla sahur arasındaki müddeti soran da Enes Ibn-i Malik'tir. Buhâri'nin metninde ( denildi) yerinde ( dedim) rivayet edilmiştir. Fakat Zebidi merhum, senedi ihtisar ederken metinde saili tasrih imkânını görememiştir. Bu iki râvinin ikisi de Ensar'dandır. Enes en son vefat eden Sahabi'dir. Imsâkten on sekiz dakika sonra fecr-i sadık tulû etmiş bulunacağından sabah namazının ilk vakti hulul etmiş bulunur ve sabah namazını kılmak sahih olur. Fakat efdal olan elli dakika kadar bir zaman geçmelidir. Diyanet Işleri Riyaseti ile Istanbul Müftülüğü tarafindan her sene neşr edilmekte olan imsakiyelerin zeylinde sabah namazının ilk ve efdal vakitlerine işaret edilmektedir ki, sabah namazının galebe-i nevm ile ziya'dan sıyaneti namına çok musibdir.
Sayfa 269 - Diyanet İşleriKitabı okuyacak

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Her insanın yanında bir şeytan vardır. Kalbin sol kulağın dan türlü türlü vesveseler ile günahları insanlara güzel gösterirler, dünyayı sevdirirler. Türlü türlü kötülüklere ve fitnelere çağırırlar. Müminleri kâfir, salihleri âsi etmeye uğraşırlar. (Lâkin bir mümini zorla kâfir etmeye) ve sâlih bir kimseyi asi etmeye ve derecesini düşürmeye yetmez). Bir kimse kendi iradesiyle şeytanın aldatmasına uyarsa isyan eder, uymazsa şeytan ona zarar edemez.
Bize hiçbir şey yapmadılar -sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır bir baskı uygulayamaz.
Sayfa 37 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Evet o fetret döneminde din ilmi kökünden budandı. Kurumları berhava edildi. Esas tamiri imkânsız sonuçsa; müslü manın kontrol mekanizmasının yok olmasıydı... O yüzdendir ki, ellili yıllarda başlayan serbestide, herşey hüda-yi nabit gelişti. Adeta "kitapsız ve hocasız" din âlimi yetiştirme denendi. Ve o hengamede sol, "biz bir dini fideliğin yeniden olsumasin dan yana değiliz. Bu İlâhiyat bu İmam-Hatip de kim oluyor?" diye çıkışırken sağ (1), "Merak etmeyin, biz meseleyi mihraptan halledeceğiz..." diyordu. Öyle olmadı, milletin ciddi sahip çıkmasıyla sağlam inançlı bir gençlik yetişti. Bunun üstüne İslam Enstitüleri de eklenince yetmişli yıllardan itibaren Imam-Hatip kökenli okur-yazarın sesi duyulmaya başladı. Parlamentoya kadar ulaştı. Ama nasıl olduysa oldu, birden garipleşti ses: (11) "Dini ıslah, mezhepleri bir yerde cem, yeniden ictihad, dini çağa göre yeniden yorumlama..." gibi söylemler işitilmeye başladı... (Reşid Rıza'nın "Telfik-i Mezahib" diye ün alan kitabı, Düşünce dergisindeki yazılar buna örnektir. 1974-1976)
Sayfa 19 - Bedir YayıneviKitabı okudu
İmâm-ı Azam Hazretleri, el-Alime ve'l-Müteallim isimli eserinde buyurmuşlardır ki: "Amel, ilme tâbidir. İlim ile yapılan az bir amel, cehalet ile yapılan çok amelden daha hayırlıdır. Nitekim çölde yolunu bilen birinin yanındaki az bir azık, yolunu kaybeden birinin yanındaki çok azıktan daha kıymetlidir. Allâhü Teâlâ Hazretleri de Zümer Sûresi'nin 9. âyet-i kerimesinde (meâlen): 'De ki (Habibim) hiç, bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?' buyurmuştur."