Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mutlu

Mutlu
@Aliko06
EGM
Kamu Yönetimi
Ankara
41 okur puanı
Haziran 2022 tarihinde katıldı
Gezegeninde bilim insanları insanların kusursuz yüzlere sahip olmalarını ve bunun sonsuza dek sürmesini sağlamışlardı, ne var ki bunca zaman içinde insanoğlunun ruhunun çürümesine engel olamamışlardı.
Sayfa 226 - Doğan Kitap "Ayşe"Kitabı okudu
Reklam
Hiç dışarı çıkıp bakmazsan bir kafesin içinde olduğunu göremiyorsun.
Sayfa 197 - Doğan Kitap "Ayşe"Kitabı okudu
"Kadının dili, güvercin kanadından da peyk ayağından da yamandır ha!"
Sayfa 129 - İthaki Yayınları "Mansur"Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İnsanoğlu bu, sırtına semer vurmayacağı eşeğin önüne ot koymazmış!
Sayfa 111 - İthaki Yayınları "Mansur"Kitabı okudu
Boşu boşuna yaşayanlar, boşu boşuna ölür… Yolun sonunun olmaması, yolu anlamsız kılmaz! Netice alınamayacak olması, çabayı da beyhude yapmaz.
Sayfa 90 - April Yayıncılık "Sarp, Doğan, Nar Niran, Bengi, Elif, İlyas, Salih, İdris"Kitabı okudu
Reklam
Avuçlarımda hala sıcaklığın var sevgilim. Az önce söylediğin ve söylerken sana ne kadar aşık olduğumu hissettirdiğin şarkı. Bizim şarkımız olsun mu? " " Olsun sevgilim. Bizim şarkımız olsun." Güzel kızın bu sözleri üzerine Fuat elini uzattı, Lale'nin elini tuttu" Avuçlarımda her zaman sıcaklığın olacak. Ölsem bile" dedi. "Ölsek bile" diye cevapladı Lale sevgilisini. "
Sayfa 130 - Destek Yayınları "Lale, Fuat, Sumru, Talip, Maho"Kitabı okudu
"Biliyorsun, sevgili olmak da devrimci bir eylemdir."
Sayfa 143 - Destek Yayınları "Lale, Fuat, Sumru, Talip, Maho"Kitabı okudu
Ölenler ölür, ölenler güneşe gömülür.
Sayfa 119 - Destek Yayınları "Lale, Fuat, Sumru, Talip, Maho"Kitabı okudu
"O inkılap 1908'de yapıldı Mehmed" dedim incinmiş bir sesle. "O meclis 23 Nisan 1920'de değil, senin de çok iyi bildiğin gibi, 17 Aralık 1908'de açıldı... Ama kimse bunu hatırlamak istemiyor artık. Ülkenin hürriyet kavgası sanki 1919'da başlamış gibi davranıyor herkes... İstibdadın acımasız baskısına karşı yürütülen 30 yıllık mücadeleyi, bu uğurda ölenleri, zindanlarda çürüyenleri, sürgünlerde heba olanları herkes unutmuş görünüyor. Oysa kurtuluş harbimize katılanların hepsinin kökleri oraya dayanıyor. Bugün muvaffak olunan ne varsa, hepsinin temelleri o yıllarda atıldı. Yanlış anlama; daha sonra yaptığımız hataları görmezden gelmiyorum, bugünkü zaferi de küçümsemiyorum. Cumhuriyet hepimizin idealiydi, hepimizin çabasıyla kuruldu, ayrıca bu rejimi kuran insanlara saygı da duyuyorum. Şu kadim hakikati bilmez değilim: Tarihi yenenler yazar. Hep böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. Bunu anlıyor ve kabul ediyorum... İnan, hiçbir itirazım yok... Hatta onları desteklemek gerektiğine de inanıyorum..."
Sayfa 88 - Yapı Kredi Yayınları "Şehsuvar Sami"Kitabı okudu
İnsanın en zayıf anı, kendini en güçlü hissettiği andır.
Sayfa 42 - Yapı Kredi Yayınları "Şehsuvar Sami"Kitabı okudu
Reklam
Zamanı gelmiş fikirden daha güçlü hiçbir şey yoktur.
Sayfa 27 - Yapı Kredi Yayınları "Şehsuvar Sami"Kitabı okudu
İnsanız biz! Olduğu gibi değil, olmasını istediğimiz gibi görürüz insanları.
Sayfa 640 - İletişim Yayınları “Davut, Çiğdem”Kitabı okudu
Karanlık varsa vardır ışık. O olmasa, neyi karartacak ya karanlık?..
Sayfa 193 - İletişim Yayınları “Davut, Çiğdem”Kitabı okudu
..karanlık, aydınlığın altını çizer.
Sayfa 14 - İletişim Yayınları “Davut, Çiğdem”Kitabı okudu
"Lezzet denen şey altı kattan ibarettir. En başta 'dört esas tat' vardır: Tatlı, tuzlu, acı ve ekşi. Bunlar bir başlarına ya da birleşerek, lezzetin ana makamını, nüvesini, çekirdeğini oluştururlar. Sonra 'temaslar' gelir. Her lezzet ağza kendine has bir şekilde temas eder. Kimi dolgundur, kimi zayıf kalır. Kimi dişleri kamaştırır, ağzı sulandırır, kimi ısıtır, kimi serinletir. Üçüncü sırada 'satıh' gelir. 'Satıh', 'temaslar'a seslerin de dahil olmuş halidir. Lezzet vardır çıtırdır, lezzet vardır kıtırdır. Bazısı yumuşacıktır, bazısı pütür pütür. Tat dile temas ettikten, ağız sathi keşfettikten sonra sıra 'ıtırlar'a gelir. Itırlar çok önemlidir, zira lezzetler ancak kokuyla birlikte tamama ererler. Öyle ki kokusu olmayan lezzet diye bir şey mümkün değildir. Lezzetin beşinci katı 'zevahir'in, yani 'görünüş'ün evidir. Lezzetin göze vurmuş, gözleri de doyurmaya başlamış halidir. Her lezzet zevahiri ile bir bütündür. Göz görmez ise, dil, damak ve burun da yabancılaşır. Son olarak altıncı katta, yani en derinde 'hisler' vardır. İnsanların çoğu fark edemez ama her lezzet mutlaka ve mutlaka bir hatırayla, maziden gelen bir duyguyla alakalıdır. Lezzetler insanın geçmişidir ve duyguların bir başka lisana tercümesidir..."
Sayfa 101 - April Yayıncılık "Cihan, Kamer"Kitabı okudu
66 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.