Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilâl

Hilâl
@Aybalanur
*"Beni neyin beklediğini bilmiyorum. Ama beni güzel günlerin beklediğine inandığım günler çoktan bitti. O günlermiş güzel olan. Şimdi günler beni olduğum yere çiviledi. Kendi çarmıhımda sızlanıyorum."
“Alakalarımızın yüz bin şekline isim bulamıyoruz ve ‘sevmek’ deyip çıkıyoruz. Onun için ne kadar suistimale uğruyor bu kelime
Reklam
Kitap Nasıl diyeyim... İçinde yaşadığımız ev gibi olmalı, vatan gibi olmalı, ona alışmalıyız, bağlanmalıyız, köşesini bucağını gayet iyi tanımalıyız, her noktasına hatıralarımız karışmalı.
Yoksul, ruhu yanık yaralarıyla dolu olandır.
Yoksul, her sözcüğü kuşkuyla dinler; attığı her adım, onun düşünce ve duygularına böylece bir görev, bir iş yüklemiş olur. Onun kulağı deliktir, duygusu ince; o tecrübelidir, ruhu yanık yaralarıyla doludur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Değersiz bir şey gerçi, fakat benim şu yeryüzündeki yerimi aşağı yukarı bu kalem sağladı; hayattaki yerimi, ben adeta ona borçluyum."
İnsanlarla oturup kalkmandan korktuğun kadar hiçbir şeyden korkma! Çünkü sen onların gıybetlerine kulak vermekle kalmaz, kendin de o gıybetlere katılırsın! O giybetler de sende ne abdest bırakır, ne oruç!
Reklam
Sana bedbaht kişinin kim olduğunu sorduklarında da şöyle de: Kendisinin edip eylediklerine hiç bakmadan, kullar arasında kimlerin günah işlemekte olduğunu araştıran kimsedir!
İnsan günahın hem hayattayken, hem de öldükten sonra ki, yani hem sonsuz âlemdeki, hem de bu dünyadaki sonuçlarını bir bilse, Rabbi karşısında utançtan kıvranır. Kendisinin Allah'ın avucunda olduğunu gerçekten bilip anlasa, O'nun karşısına isyankâr olarak çıkmayı aklından geçirmez.
"Leylaklar geçti, dünkü güzel gün, hayallerle, sıkıntıyla dolu gece de geçti... Evet! Bu an da geçecek! Dün gece geldi geçti, fakat yepyeni bir sabah doğdu..."
Kim için yaşayabilirim, hangi gaye için? Neyi arayacağım? Ne için savaşacağım? Neyin rüyasını göreceğim? Hayatın çiçekleri döküldü, sade dikenleri kaldı.
Gaye yaşamak!
İnsan niçin yaşadığını bilmezse günü gününe yaşamakla kalıyor; günün geçmesini, gecenin gelmesini beklemekten başka zevki olmuyor. Bugün nasıl yaşadım, sorusuna cevap vermeden uykuya dalıyor, ertesi gün gene aynı hayat.
Reklam
İçinizdeki güç canlandığı zaman, derdi, çevrenizdeki hayat da yeni bir anlam kazanacak, şimdi görmediğiniz şeyleri görecek, işitmediğiniz şeyleri işiteceksiniz: Sinirleriniz bieer tel gibi ses verecek, dünyaların müziğini duyacaksınız, onların büyüdüğünü işiteceksiniz. Bekleyin, acele etmeyin, bir gün kendiliğinden olacak bu.
mutluluk dolu düşünceler...
Hep aynı ahbaplar. Dün bıraktığımız yerden konuşmaya başlarız; şakalar ederiz, bazen de susar, bir şeyler düşünürüz. Ama düşündüğümüz şeyler filancanın işini kaybetmesi ya da Danıştay'daki bir dava gibi şeyler değil, muradına ermiş insanların mutluluk dolu düşünceleridir....
Hayal mi?
Kimse orada olmayan bir dostun aleyhinde söylemez; kimse sana, "Hele bir kapıdan çık, seni de çekiştiririz!" der gibi bakmaz. Sevmediğin, saymadığın kimselerle aynı masada yemeğe gitmezsin. Dostların gözle rinde yalnız sevgi görürsün. Şakalarında kötülük yoktur... Her şey saf ve temizdir. Düşünceleri neyse, sözleri de odur.
Ya değerli gençlerimiz ne yapıyor? Nevskiy Bulvari'nda araba ile gezerken, dans ederken uykuda değiller mi Günleri boş bir coşkunluk içinde geçiyor. Ama gene de bu gençler kendileri gibi giyinmeyen, mevki sahibi olmayan kimselere yukarıdan bakarlar. Zavallılar kendilerini halktan üstün sanıyorlar.
Ben keyif aramıyorum. Tanrı'yı istiyorum, şiir istiyorum, gerçek tehlike istiyorum, özgürlük istiyorum, iyilik istiyorum. Günah istiyorum." "Aslında," dedi Mustafa Mond, "siz mutsuz olma hakkını istiyorsunuz.
1.547 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.