Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.26
Aylin ÖRS
Aylin ÖRS
@Aylin_Ors
57 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
SENSE AND SENSEBILITY
Akıl ve Tutku.
Kitap hakkında biraz okuduğumda Austen'ın yazdığı ilk kitapmış. Ama emin olun bu kitapta diğerleri kadar güzel hatta ben Emma'dan daha çok beğendim kitabı. Ama tabi ki ilk göz ağrım Gurur ve Önyargı hâlâ favorim. Kitap iki kız kardeşi anlatıyor. Tıpkı Gurur ve Önyargı da olduğu gibi kitap adı iki karakteri temsil ediyor. (Ben öyle yorumluyorum daha doğrusu) Akıl abla Elinor, Tutku is kardeş Marianne. Şimdi kısaca konusuna geçeyim.
Babaları vefat eden iki kız kardeş ağabeylerinin onlara maddi hiçbir destek sağlamamasıyla (babalar aynı fakat anneler farklı bir de tabi ağabeyin eşi faktörü var bu kısım da tam Türk aile ilişkilerini çağrıştırıyor ndndnd) annesi ve en küçük kız kardeşleriyle başka bir yere taşınıp yeni bir hayata adım atarlar. Orada akrabalarıyla tanışıp yeni arkadaşlıklar edinirler. Ama o arkadaşlıklar her zaman mutluluk getirmeyecek onların kalplerini paramparça edecektir. Birbirinden farklı iki kız kardeşin sevdikleri erkekler tarafından kalplerinin kırılmasına verdikleri tepki de bir o kadar da farklı olur. Bizde kitapta bu iki kız kardeşin yaşadıklarını okuyoruz. Kitap gayet akıcıydı o yüzden bu kitaba bir şans vermenizi öneririm.
Şimdi kitabın +18 olduğunu belirterek başlıyorum ve yaşı küçük olanların bu kitabı okumamalarını rica ediyorum.
Kitabımız Elsie 'yi konu alıyor. Elsie gününün yarısını üniversitelerde misafir profesör olarak ders vererek geçiriyor. Diğer yarısı ise sahte sevgili olarak. Evet doğru okudunuz şimdi Elsie yi yargılamayın çünkü buna gerçekten mecbur kalıyor kendisi bir diyabet hastası ve sağlık sigortası da yok maalesef ayrıca aldığı ücret dr hiçbir şeye doğru düzgün yetmiyor. Bir gün Elisie ye MIT de bir pozisyon için elemelere kaldığı söylenir ama sorun şu ki işe alım komitesinde hayattaki en çok nefret ettiği insan Jack Smith Turner vardır ve bu adam aynı zamanda favori müşterisi Greg in ağabeyidir.
Ali Hazelwood gerçekten harika bir yazar özellikle kitapların bilimle alakalı olması da konuyu daha da ilgi çekici yapıyor. Kitabın sonunda yazarın da belirttiği gibi en çok bilimsel terimler bu kitabında geçiyor ama merak etmeyin asla sıkılmayacaksınız...
Evett yine bir Agatha Christie şaheseriyle karşı karşıyayız. Şimdi tam bir Agatha fanı olduğum için kitabı övme işini es geçip direkt konuya giriyorum.
Polisiye roman yazarı Ariadne Oliver dönemin kadın yazarları ile ilgili bir davete katılır. Aslında kendisi böyle davetleri pek sevmez kadının birinin patavatsızca sorduğu bir soru sinirlerini oynatmasına sebep olur. Soru Oliver'ın geçmişte ölen iki arkadaşıyla ilgilidir. İkisinin de gizemi çözülememiş ve çifte intihar olarak adlandırılmış. Ama hu gerçekte bir intihar mıdır? Yoksa cinayet mi? İşte bu sırrı aydınlatmak üzere Oliver harekete geçer. Eski dostu Hercule Poirot' ya bir mektup yazar ve ondan yardım ister. Böylece macera başlar...
Agatha beni yine şaşırttı. Kitabın sonunu ne kadar tahmin etsemde inanılmaz ayrıntılarla bizi mükemmel bir hikâye ile baş başa bırakmış sevgili yazarımız:)
Okur Takip Önerileri
Evetttt bir serinin sonunsa gelmiş bulunuyorum. Malamender serisinin son kitabı olan Mermedusa bitti ve canım karakterlerim Herbie ve Violet ile vedalaşma vakti. Tabi ki Tuhaf Deniz Kasabası ile de. Şimdi kısaca seriden bahsetmek istiyorum. Hikaye Violet 'in Tuhaf Deniz Kasabası na ayak basmasıyla başlıyor. Herbie ve Violet Tuhaf Deniz Kasasının tuhaaflıklarıyla canavarlarıyla ve efsaneleriyle mücadele ediyorlar. Her kitap farklı bir sırrı anlatıyor. İşte Mermedusa da Tuhaf Debiz Kasabasının en derin sırrını içeriyor. Herbie ve Violet ile son bir maceraya var mısınız? ( Kitap her yaşa uygun yediden yetmişe gönül rahatlığıyla okuyabilirsiniz.)
Ben bir dinozorum.
Böyle diyor kendisine Mine Urgan. Kendi anılarını okuyoruz bu kitabında. Ama kimler kimler yok... edebiyat öğretmeni Faruk Nafiz den tutun da Mustafa Kemal 'e kadar... Mine Urgan edebiyatla doku hayatını bize açıyor. Sadece hayatını değil Türkiye hakkındaki düşüncelerini de okuyoruz. Bence bu dinozorun sesine kulak vermelisiniz.
Çok ısrarla tavsiye ettiler o yüzden hemen alıp okumak istedim. Hatta kitabı tavsiye eden kişiyle sürekli tartışıyorduk. Ben diyordum ki Kayıp Tanrılar Ülkesi daha iyi o diyordu ki Kırlangıç Çığlığı daha iyi. Neyse sonuç olarak hâlâ bir karara varamadık:)
Ahmet Ümit bu sefer kurusunda bir seri katile yer veriyor. 2012 yılında öldürülen 12 çocuk tacizcisi. Katil yani Körebe kurbanlarının sağ kulağını kesip gözlerine kırmızı kadifeden bit göz bağı bağlayarak onları çocukların mekanlarına götürüp yanlarına birer oyuncak bırakıyor. Beş yıl önce işlenen bu cinayetler aydınlatılamıyor. Körebe beş yıl boyunca cinayet işlemiyor. Ama beş yıl geçtikten sonra yine cinayet işlemeye başlıyor. İşte tam da burada Başkomser Nevzat ve çok değerli ekibi Ali ve Zeynep devreye giriyor. Çözülemeyen davayı alıyorlar. Macera başlıyor:)
Şimdi çoooooook akıcı bir klasiğin yorumunu okuyacaksınız. Siz okuma süreme bakmayın ben araya başka kitaplar koydum. Kalınlığına da bakmayın çünkü su gibi akıp gidiyor.
Edmond Dantes kendi halinde bir gemi kaptanıydı. Ama çok kötü bir iftiraya maruz kaldı. 14 yıl hapishanede kaldı. Ve bir yemin etti. Eğer buradan sağ çıkarsa kendine bu iftirayı atan insanlardan intikamını alacaktı. Onu sevgilisinden, babasından, özgürlüğünden ayıran herkes cezasını çekecekti, çekmeliydi.
Monte Cristo Kontu kendinden sonra pek çok filme diziye ilham olmuştur. Hatta Ezel dizinin bu kitaptan ilham alınarak yazıldığını duymuştum. Bence muhakkak bir şans verin pişman olmayacaksınız.
Monte Cristo Kontu (2 Cilt Takım)Alexandre Dumas · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202025,6bin okunma
Ayfer Tunç'tan okuduğum ilk kitaptı. Kalemini sevdim. Ama bu kitapla ilgili uyarmam gereken bir şey var. Bu kitabı alan kişilerin bazıları kitabın yanlış basıldığını düşünmüş. Bazıları aldığı yere iade etmeye çalışmış. Kitap bir kadın ve bir adamın tuttuğu günlüklerden oluşuyor. Kitabın sol tarafı adama sağ tarafı kadına ait. Biraz okumak zor olabilir ama ben zevk aldım. Bu kitabı bitirebilmek için iki defa okumamız gerekiyor Konusundan çok fazla bahsetmek istemiyorum çünkü spoiler veririm. O yüzden keyifli okumalar.( Kitabı almadan önce tek bildiğim bu kitabı bitirebilmek için iki defa okumam gerektiği idi. Yavaş yavaş sindire sindire anlamaya çalıştım. Sizin de kitabı kendiniz keşfetmenizi istiyorum)
Bir kitap yazarı olan Anne ailesini kaybetmiş ve onu büyükbabası büyütmüştür. Aslen İrlandalı olan Anne büyük ısrarlarına rağmen büyükbabası izin vermediği için oraya hiç gitmemiştir. Bir gün büyükbabası ölür ve Anne onun son isteğini yerine getirmek için İrlanda ya gider. Ama geçmişini anlamak ve atalarını öğrenmek için o geçmişin mir parçası olmak zorundadır.
Geçmiş ve gelecek hatta şimdinin romanı. Okurken kendinizi rüzgara bırakıyorsunuz ve "Sadece rüzgar bilir." diyorsunuz.
Tek kelimeyle muhteşemdi. Okurken çok gerildim ve sonunu kesinlikle tahmin edemedim. Kitabı okuduktan sonra bir süre etkisinden çıkamadım. Gerilim seviyorsanız heyecan arıyorsanız kesinlikle okumalısınız.
Hepimiz Sherlock Holmes ü duymuşuzdur. Davaları çözer,suçluları yakalar. Peki ya öteki tarafta olsaydı? Değerli mücevherleri ve eşyaları çalsaydı? İşte Arsen Lupen öyle biri. Sherlock Holmes kadar zeki ve bir suçlu soğukkanlı
Ahmet Ümit 'ten okuduğum ikinci kitaptı. Kalın olmasına rağmen akıcıydı.
Arkeolaglarımız Antep' te r kazı işindedirler. Hitit uygarlığı hakkında bulgular ararken ilginç bir şey bulurlar. Sadece devletin yaptığı anlaşmaları değil, kendi hayatını, anılarını anlatan başyazman Patasana 'nın tabletleri. Bu buluş elbette çok önemlidir çünkü yazmanlar tabletlere kendi hayatlarını yazmazlar. Çalışmalarını sürdüren ekibin hevesini bölgede işlenen üç cinayet gölgeleyecektir.
("Bir başkomiser Nevzar Kitabı" değildir. Ama gerçekten çok güzeldi. Ahmet Ümit sevip okuamayan varsa kesinlikle bir şans vermeli)
Martin Eden.
Jack London 'ın okuduğum 2. kitabıydı. Kitabı okumaya başladığımdan itibaren çok iyi bir şeçim yaptığımı biliyordum.
Ana karakterimiz Martin Eden çok küçük yaşlarda çalışmaya başlayan bir denizcidir. Şans eseri bu kaba saba, sadece ilkokula gitmiş, eğitimsiz, cahil, serseri adam kendinden üstün, güzel, zeki , iyi eğitim almış, bir burjuva kızına aşık olur. Martin 'i böyle tanımladığıma bakmayın kendisi çok asildir. Öyle ki Ruth'a kendini beğendirmek için elinden gelenin fazlasını yapar.
Jack London biraz da kendi hayatını anlatmış. Martin Eden bir taraftan Jack London iken öbür taraftan değil. London bu kitabında kendini üstün gören ama aslında öyle ahım şahım yetenekleri olmayan burjuva sınıfını eleştirmiş.
Sen gerçek bir mucizesin, Auggie.
August Pullman, doğuştan genetik bir bozukluğa sahiptir. Yüzü sıradan çocuklar gibi değildir. Küçüklüğünden beri pek çok ameliyat geçirir ama hiçbiri onun sıradan görünmesini sağlayamaz. Zaten Auggie de sıradan bir çocuk değildir.
Daha önce evde annesinden eğitim alan Auggie 'yi ailesi okula göndermeye karar verir. Bu yıl 5. sınıfa başlayacak olan Auggie okuldaki tek yeni çocuk olmayacaktır. Auggie nin hayatla,okulla mücadelesini okuyoruz. Ailesi,arkadaşları,öğretmenleri, Auggie nşn okula alışmasına yardım edebilecekler mi?
Wonder(Mucize) kitabın filmi de var. Film de kitap kadar güzeldi. Bize sorgulamayı öğretiyor. Ben olsam ne yapardım? Kitabı okurken hep bunu düşündüm. Önce kitabı okuyan sonra filmi izleyin. Eğer filmi izlemediyseniz lütfen gidip izleyin. Eğer kitabı okumadıysanız lütfen alıp okuyun.
O kadar güzeldi ki...
Bir kere yazarın kalemi oldukça iyiydi. Sanki biyografi değil de kurgu bir roman okuyormuş gibi. Ya da Afife Jale'nin hayatı roman gibi olduğu için artık bilemiyorum.
Sahneye çıkan ilk Müslüman ve Türk Kadın: Afife Jale. Kitapta çocuklığundan itibaren Afife nin hayatını okuyoruz. Hiç tahmin ettiğim gibi bir hayatı olmamış. Çok acı, ıstırap çekmiş. Hor görülmüş, unutulmuş. Ve ne yazık ki öldükten sonra değeri geç anlaşılmış bir sanatkar. Şu anda onun adına ödüller veriliyor. Kitabı okurken Afife'ye sarılmak istedi. Hem de sımsıkı sarılmak...
