Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.38
Buket Ay
Buket Ay
@Aylinden
Fikri Hür, İrfanı Hür,Vicdanı Hür !...
Atatürk sevmeyen sayfamda gezmesin!!...
600 okur puanı
Şubat 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Okuduğum kitap çok sevdiğim arkadaşımdan hediye olan,anlamı büyük bir kitap.
Niye bu kadar geciktirmişim dediğim,şahane bir kitaptı.
Bu kitapla" oblomov" luk kelimesinin anlamını öğrenmiş olduk.Rusyada "oblomovluk "diye bir terim kalıplaşmış ve tembel insanlara takılan bir ön ad olmuş.
Kahramanımız Oblomov,ne kadar tembel,üşengeç,işlerini erteleyen biri ise bir o kadar da temiz yürekli,saf,bonkör,herkesi kendisi gibi gören,herkese kolayca güvenen,kimsenin kötülük yapabileceğini ya da kötü olabileceğini düşünemeyen,zavallı ve iyi niyetli bir insandır.Tek kusuru,tembel ve üşengeçtir.Her işini ya erteler,ya yapmaz,ya da başkasına yaptırır.
Uşağı ile geçirdiği günlerde monoton geçen hayatına Olga'nın girmesiyle hayatı hem renklenir,hem hareketlenir.İyi dostu Şholtz'un varlığı onu rahatlatsa da kötü dostları da elinden gelen hinliği ona yapacaktır.
Keşke Olga'yı kaybetmeseydi,iyi yürekli insanlar hep mi kaybeder?
Sholtz ona ne kadar da yardım etse,destek çıksa da Oblomov,Oblomov 'luğundan vazgeçemez.
Kitap isminden de anlaşılacağı gibi,dövüşmenin sözlü ve kibar şeklini anlatıyor.
Yazar insanlar arasında yaşanan iletişimsizliğin,tartışmaların ya da anlaşmazlıkların nasıl ustaca ,kıvrak zeka ile ve sözlü olarak,kırmadan,nezaketlice,kavgaya saptırmadan ,dokundurarak kendinizi savunup koruyabileceğimiz yöntemleri anlatmış.
Farklı bir bakış açısı,farklı bir savunma ve korunma yöntemi.
İlber Hocanın usta Tarih bilgisinden süzülen, objektif anlatımı ve entellektuel bakışı ile Gazi Mustafa Kemal Atatürk ü anlatışını okuyacaksınız.
Doğumu,çocukluğu,okuduğu okullar,askeriyeye girişi,okulda ki başarıları,askerde ki savaşlarda ki başarıları,aldığı madalyalar,öngörüleri,askeri dehası,devlet adamlığı,liderliği,bitmiş bir imparatorluktan parlak bir CUMHURİYET yaratması,gerçekçiliği,devrimleri,halkını herşeyin üstünde tutması,halkı için ömrünü nasıl feda ettiğini çok açık,net ve objektif bir şekilde anlatmış.
Usta bir tarihçiden Atatürk ü ve onun yaptıklarını okumak ,öğrenmek isteyen herkes okusun.Paralı satılmış uşaklardan,dalkavuklardan ve hainlerden değil,gerçek tarihçilerden okuyun.
Okur Takip Önerileri
Bir aşk,vefa,cefa,sadakat,sevgi,dostluk,fedakarlık tarihsel bir anı ,gerçek yaşanmış bir aşk hikayesidir.
Hıfz-ı Topuz'un bu harika tarihsel romanı ,Mustafa Kemal'in çocukluğundan başlamış,eğitimi,askerliği,girdiği savaşları,Osmanlı'nın o son çalkantılı dönemlerini,halkın sefaletini ve sahipsiz bırakılışını,insanların savaşta çaresizliğini ve Mustafa Kemal e umut bağlayışlarını ve bu arada yaşanan Fikriye'nin Gazi'ye olan büyük sevgisini,aşkını,her zaman yanında oluşunu, özellikle zor zamanlarında yanında olup onun destekçisi olmasını anlatmış.
Hikâyenin sonu tabi ki böyle bitmeseydi diyeceğimiz bir hüzün ve acı ile bitiyor ancak,bir kadının bir Paşa'ya olan sevgisinin,fedakarlığının büyüklüğünü okuyoruz.
Savaştan dönen Beckmann 'ın hikayesini anlatır.
Ölülerin diyarından tesadüfen geri dönebilenlerden biridir o.Fakat ne eşi,ne evi,ne de ülkesi bıraktığı gibidir.Anne babasını ve evini bulamamıştır,evinde başka birileri oturmaktadır ve herkes acımasızdır.Şimdi her yer enkaz,herkes kaypaktır ve Beckman nihilist bir tavırla ölümü arzular.
İkinci Dünya Savaşı'nın toplumda yarattığı yıkıcı etkileri ele alan,"Yıkıntı Edebiyatı"nın en önemli temsilcilerinden biri olan Wolfgang Borchert,Nasyonel Sosyalizmin ahlaki ve fiziksel kurbanlarından biridir.
Yazarın tek oyunu olan bu savaş karşıtı hikayesi, ölümünden bir gün sonra sahnelenmiş ve büyük yankı uyandırmıştır.
İlk modern roman olarak kabul edilen bu roman Don Kişot 'un ve silahşör arkadaşının başından geçen maceraları anlatmaktadır.
Don Kişot okuduğu şövalye hikayeleri ile iyice maceraperest olur.Kendini yörenin en tanınmış ve başarılı şövalyesi olarak görür.Yanına aldığı silahşörü Sanço Panza ile şövalyelik yapmaya dağlara gider.Yeldeğirmenlerini şövalye zannedip onlarla savaşması,hapishaneden götürülen tutuklu mahkümların salıverilmesini sağlaması,Sanço Panzo 'nun bir yöreye vali olarak atanması ve oraya adalet dağıtması ,Don Kişot 'un hayalinde kurduğu sevgilisi Ducinee'ye kavuşma hayalleri ile süren hikayemiz en sonunda nihayete erer ve sakinliğini bulur.Tabi bu arada kahramanlarımız bir çok maceradan geçer.
İspanyol edebiyatının farklı bir roman tarzı ile macera,hayal ve kahramanlık dolu tadını alacaksınız.
Kitap Ada, Tepe,Dutluk diye üç başlık altında anlatılmıştır.
Ada hikâyesini ,manastırda keşiş olarak yaşayan Andronikus'un kendini ve inancını sorgulamasını anlatır.Andronikus şimdiye kadar hep inandığı inancının dışında, imparatorluğa( resim )ikona, getirilerek inandığı şeylerin değiştirilmesine bir başkaldırı olarak ,yaşadığı manastırdan kimseye haber vermeden, şehirde bir tüccardan aldığı sandal ile yanına da biraz erzak ve lâzım olacak bir kaç eşya alarak Kaldeon â yani Kadıköy e gider.Orada adada leyleklerin uçuşunu,martıların gökte süzülüşünü izleyerek tepeye tırmanır ve kendi iç dünyasına yolculuğa çıkar.Tepeye tırmanır,ağaç altında dinlenir,suyu arayarak kendine bir su kaynağı bulur,bir barınak yapma ihtiyacı hisseder ve gününü böylece geçirir.Tepe hikâyesinde Andronikus'un arkadaşı İokim ve onun sorgulayışını ve Andronikus'un iki aydan sonra tekrar manastıra dönüş hikâyesini ve çektiği cezayı ve ölümünü anlatır.
Dutluk ise apayrı bir hikayedir ve İokim in Bizansa dönmesini,yaşlılığını,geçmişini düşünmesini anlatır.
Kitapta kilisenin baskıcı yönetimini ve inancını sorgulayışını,inandığı değerlerin doğru olup olmadığını,ne kadar doğru olduğunu ve kendi iç dünyasına olan bakışı ve sorgulayışı anlatmaktadır.Yazarın özgün bir konusu ve özgün bir anlatımı var,ben beğendim.
Güney Afrika'da bir sınır kasabasında yaşayan ve imparatorluğa karşı ayaklanıp,isyan çıkaran barbarların yâni halkın yaşadıklarını bir yargıcın anlatımıyla şahit oluyoruz.
Olay Afrika'da bir sınır kasabasında geçiyor.Yerel halka barbar diyen yöneticiler aslında kendilerinin barbar olduklarını örtmek için oranın halkına baskı uygulayarak barbar diye işkence ile baskılamaya çalışan zalimlerdir.Kasabada bu olaylara şahit olan vicdanı ile görevi arasında sıkışıp kalan Yargıç bu olayları kendi hisleri ve gözledikleri ile anlatmaktadır.Tecevüz ve işkenceye uğrayan gözünün önünde babası öldürülen gözlerini kör yaptıkları bir kızla karşılaşır.Bu kıza merhamet,sevecenlik ve başka arzularla yaklaşır aralarında farklı bir ilişki oluşur.Barbarların isyan edeceği haberini alan oranın en yetkili kişisi olan Albay ile bu Yargıçın araları bu kızla alakasından dolayı tersyüz olur.Yargıca işkence edip,boynuna ip bağlayarak sallandırmaya kadar varır.
Sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı,baskıcı rejimlere karşı eleştirel bir tutum sergileyen yazarımız Coetzee hakikaten nobel almayı hak etmiştir.
Avusturya alplerine tatil yapmak için giden zengin ve kadın düşkünü olan bir baronun kadınlarla olan hikâyesini bir çocuğun gözünden ve dünyasından okuyorsunuz.
Kadınları tavlama konusunda kendine çok güvenen,narsist beyefendi gittiği tatil beldesinde 12 yaşında ki erkek çocuğuyla gelen bir bayana takılır ve onu elde etmek için önce çocukla yakın ilişki kurmaya çalışır.Bu yakınlıktan çok hoşlanan ve etkisi altına giren çocuk,ilginin annesine kaydığını görünce çığırından çıkar ve hırçınlaşır.
Küçük bir çocuk dünyasından büyüklerin çelişkili ilişkilerini,beyaz yalanlarını,zevklerini gözlemleyeceksiniz.
#Klasik Okur kitap klubüyle birlikte okuduğumuz kitap#
1977 den başlayarak 1980 askeri darbesinin ayak seslerini,darbenin halk üzerinde ki tesirini,iki küçük çocuğun gözünden anlatmış.
Sağ ,sol,alevi sünni,faşist,kominist davası olarak insanları bölen,birbirine düşüren,komşunun bile komşuyu ihbar ettiği,herkesin birbirinden şüphelendiği,kimilerinin müdafa verirken,işkence görürken,kimilerinin de Bülent Ersoy'un cinsiyetine ve taktırdığı memelerini kafaya takan,haftasonu gazetesi okuyarak sancılı günleri savuşturmaya çalışan,üniversite öğrencilerinin birbirlerini kurşunladığı,insanların evlerine alevi diye çarpı işareti atıldığı acı yıllar ve bu arada Hüseyin ile Birgül 'ün aşkı.Aydın'la evli olan ama hâlâ sosyalist sevgilisi Önder i seven Sevgi'nin çıkmazları.Bu arada bu olayları kendi duygu dünyalarında yaşayan 8 yaşlarında iki farklı aileden ama aynı duyguda olan Ayşe ve Ali'nin olayları yorumlayışları.Ankara'da ki Kuğulu park ve parktaki kuğular bütün bu olayların simgeleşmesinde en büyük rolü oynuyor.
Ayşe ve Ali bütün bu olayları kendi bakış ve duyuşları ile anlatıyorlar.Dönemin sosyal,psikolojik ve siyasal yönlerini bu iki çocuğun gözünden anlatan güzel bir dönem romanı,tam adı gibi bir devrin romanı.
Cemile
Sadık ile evli olan Cemile'nin gizli ve yasak aşkının konu edindiği aşk hikayesi.
Sadık askerdedir,Cemile kaynanası ve 14 yaşındaki resim yapmayı seven Seyit ile yaşamakta ve köydeki işleri yapmaktadır.Buğdayları taşıyıp araba ile götürüp trene yükleme işini Seyit,Danyar ve Cemile yapmaktadır.Danyar içten içe Cemile'yi sevmektedir,aslında Seyit ve köydeki çoğu erkek Cemile'yi sevmektedir,güzel ve alımlıdır,işvelidir.
Danyar'ın bakışları Cemile ile aralarında gizlice birbirlerine sevgi beslemeleri ve Seyit'in de ara sıra buna şahit olarak onların resmini çizmelerine neden olur.
En sonunda beraber kaçarak herşeye veda edip sevgilerinin peşinden giderler.
Çanakkale'de cephede savaşırken yaralanan ve gâzi olarak İstanbul 'a dönen Nihad 'ın döndüğünde gördüğü rezil ve namussuzca yaşamın savaşta ki mahşer yerinden daha beter olduğunu acıyla görmesidir.
Borcunu canını ortaya koyarak ödediği toplumun içinde ki kokuşmuşluğu ve kepaze hayatı görünce,erdem,namus,vatan aşkı gibi nadide kavramların nasıl da bir anda anlamını yitirdiğini şaşırarak görür,hayal kırıklığı onu hayattan koparma düşüncesine kadar götürür ancak bu hayatın yine de yaşamaya değer olduğunu düşünerek hayata tutunmaya çalışacaktır,çünkü ne de olsa onursuz olan kendisi değildir.
Peyami Safa'nın okuduğum en iyi romanlarından ilki diyebilirim.
Yazarın okuduğum ilk kitabı.Çok zamandır okumak istiyor,öteliyordum.
Bana göre macera ve polisiye,biraz bilim,biraz tarih katarak renklendirmiş.En çok ta İspanya da ki mimari yapı,tarihsel öğeleri,dünyaca ünlü katedrali (Sagra da familia )anlatırken hoşuma gitti.Sanki orada bulunup,yaşamış gibi hissettirdi.
Sürükleyici,heyecanlı,yer yer gerilimli olmasına rağmen sonu daha iyi olabilirdi.
Kitabı önyargıyla yaklaşanlar ve katı dini inanışlarla sabit fikirli olanların okumasının pek bir faydasının olmayacağını başta söylemeliyim.
Ancak her dini inancı olan,inanan,inanmayan,okuyarak sorgulaması, en azından,tersinden bir kere bakabilmesi ve ezber bozması gerekir diye düşünüyorum.
Kitapta Kur-an î Kerim'den ayetleri ele alarak mantığa,akla ters olduğunu,kur-an da ki ayetlerin birbirleriyle ters düştüğünü ve birbirlerine tezatlıkarla dolu,insan uydurması, saçma,aslı olmayan hurafeler olduğunu anlatmış.Kuran' da yazanların Ilkçağdan beri yazılı olan Sümer tabletlerine dayalı olduğunu,aslında Tanrı ayetleri değil,insanların uydurması olduğunu,söylemiş.Mucizelerin ve bir çok anlatılan şeylerin bilimle uyuşmadığını,insanları ölüm ve bilinmeyen bir son olan ölümden sonraki hayatla korkutarak,beyinlerini yıkamak ve kendi menfaatleri için, insanlar üzerinde oluşturdukları korku,baskı ve tahakküm kurma,etkisi altına almaya dayalı mitolojik hikayeler olduğunu ispatlamaya çalışmış.
Okuyun ve kendi aklınız ve sorgulamalarınızla kendi analizinizi kendiniz yapın.
Karl Marx 'ın temel yapıtı olan Kapital'in çizgi roman hâli.
Bu küçük çizgi romanın ağırlığı pek çok cilde denktir.Bugüne dek uygar dünyada örgütlü ve mücadeleci proletaryanın tümüne hayat ve hareket veren onun ruhudur.
Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından oluşturulan bu eser,bütün işçi sınıfının,emeğinin karşılığını alamayanların,sömürülen ,ezilen,hor görülen,sınıflaşma ve tabakalaşmaya karşı örgütlü mücadele ile dik duran ve bunun tarihi temelini oluşturan,insanlığın alınterine değer veren bir yapıttır.
