İbn Ömer'e şöyle denildi; ( Biz yöneticilerimizin huzuruna giriyoruz.Orada konuşuyoruz. Çıktığımız zaman konuştuklarımızın aksini konuşuyoruz'. İbn Ömer " Biz Peygamber ( sallallahu aleyhi ve sellem ) ' in zamanında bunu münafıklık sayardık' dedi.
Eğer idareci veya söz sahibi birisi isen,doğru söyle ve adaletle hükmet.Arzu ve hevesine uyma.Herkese eşit muamele et.Çünkü bizden evvel helak olan kavimler,herkese eşit muamele yapmadıkları için azaba çarpılmışlardır.
İnsanın içinde öyle gizli şeyler var ki ,
İnsan kendini bilmez.Allah zaman zaman onları meydana çıkarır.Nefsini bilen,
Rabbini bilir derler.Herkes nefsini bilmez.Halbuki nefis,
Kendini aynıdır.
Bilgelerin bilgelikleriyle onaylanmış olan bilgim bana şunu göstermişti ki,dünyada var canlı cansız her şey son derece bilgeceydi; yalnızca benim durumun çok aptalcaydı.
Hz muhammed ümitle ayağa ve hemen çetin risalet yoluna samimi olarak adım attı .En yüce insani özellikleri en aşağılık ve donmuş vahşi ruhlara yerleştirmekle;gelişmiş roma ve iran medeniyetlerinde Atina,Konstantiniye, Medain ve iskenderiye düşünürlerinin bile henüz elde edemediği en yüksek fikirleri akıllarının üst limiti develerinin hörgücünden öteye gitmeyen kimselelerin beyinlerine sokmakla ve tarihin , adını anmaktan utandığı bir kavmi tarihçilerin hala gözlerini kamaştıran muhteşem bir tarihin kurucuları haline getirmekle görevlendirildi .
Rabbim, dedi, Yusuf, sen bana, kendi isteğimin dışında şu iklimde ve şu odada bulunduğum şu anda, Züleyha'yı istememeyi isteyebilmeli nasib et. Katından bir esirgeme ver. Değil mi ki isteği yaklaşınca, istememeyi istemek artık imkansızlaşır. Bu yüzden değil mi Rabbim, senden gelen yasaklar "yapma " ile değil " yaklaşma " emri ile başlar. Yaklaşırsam eğer şu içimdeki doğal olan akışla Züleyha'nın ırmağına, yaklaştıktan sonra "yapmam " diyemem. Üstelik yaklaşırsam eğer yapmamayı da artık dua edemem.Daha kolay olan "yapma" değil "yaklaşma".