Doğa, hangi biçimde görünürse görünsün, bir çocuğa anne ve babasının dünyasından farklı, daha yaşlı ve daha büyük bir dünya sunar. Televizyondan farklı olarak, zamanı çalmak şöyle dursun, onu genişletir.
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Çocuklar dışında çok azımız doğanın neden böyle olduğunu, evrenin nasıl oluştuğunu veya hep burada olup olmadığını, zamanın geriye gidebileceğini veya gidemeyeceğini, insanlar ne kadar şey bilebileceğinin sınırlarını merak edip sorgularız. Toplumumuzda ailelerin ve öğretmenlerin bu tarz sorulara ne bileyim diye omuz silkmeleri çok alışılmış bir durumdur.