İsa Peygamber'e ihanet edip Romalılara bildiren Yehuda kadar, belki ondan fazla günahsız gönülleri hergün zehirleyen yayınlar, gazeteler ve radyolarla televizyonlar da zâlimdir.
Aksine olarak âlemin dileğini kendi dileği yapmak istemek, âlemin kalbini kendi varlığına sığdırmaya çalışmak: İşte gerçek ve hür hareket yolunda ilerleyiş bununla oluyor.
"Eğer ben var olmak istediğim değilsem, istediğim, sözle değil, arzu ve tasavvurlarla da değil, fakat bütün kalbimle, bütün kuvvetlerimle, hareketlerimle istediğim değilsem, ben var değilim... Var olmak istemek ve sevmektir."
Kur'an, Büyük Okyanus sahillerinden Ganj'a kadar yalnız ilahiyatın degil, medeni, cezai ahlakın anayasası addolunmakta, insanların bütün hal ve hareketlerini nizama koyan kanunlar, Allah'ın bozulup değişmesine imkân olmayan emirleriyle perçinleşmiş bulunmaktadır. Başka bir tabirle Kur'an, Müslümanların dini, içtimai, ticari, askeri, kazai kitabidır. Kur'an, her şeyin, dini vazifeden günlük vazifeye, ruhun necat ve felahından bedenin sıhhatine, umumun hukukundan ferd hukukuna, ferdin menfaatinden toplumun menfaatine, dünya hayatının cezalarından, ahiret hayatının ceza ve taltifine kadar her şeyin nâzımıdır.
Ölümü göze alışın hayattan vazgeçmek değil, hayatı anlamlandırmak olduğunu söylemeliyiz. Daha da önemlisi bir değer uğruna ölen kişi bir "fedakarlık gösterisi" yapmış olmaz. Onun bu davranışında gizli kişinin o değerde hayat bulduğu, hayatı o değerde bul ğu, o değerin canlılık odağı haline geldiğidir.
Çelişkiler, zıtlıklar yine devam edecek. Aşamayacağız, yok edemeyeceğiz onları. Ama katılıklarımızın muhatabımızdaki yumuşaklığa denk düşeceği, muhatabımızdaki katılığa karşı kendi yumuşaklığımızı sunduğumuz bir konuşmayı gerçekleştirebiliriz.