Kurtların büyüttüğü kızları evcilleştirebilirsiniz; ama kitapların büyüttüğü bir kız, etini cendereye dahi sıkıştırsanız bu dünyaya uyum sağlamayacaktır.
Binlerce ve binlerce yıl önce bir gün Çit çeken, tarım yapan, hayvanlara tasma takan biri, koyduğu kurallar çerçevesinde çalıştırdığı bir diğerine “sen düşünemez, anlayamaz ve kendini temsil edemezsin“ dedi ve onun “kendiliği”ni oluşturma imkanlarini elinden aldı. Böylece yöneten ve yönetilen ayrımı oluştu; emir verme ve emir alma mekanizmaları kuruldu, hiyerarşi kurumsallaştı. Yöneten ve emir veren ile yönetilen ve emir alan arasındaki bu tahakkümcü, aşağılayıcı ve çatışmacı gerilim bugüne kadar artarak taşındı.
Ölçülemez, tartılamaz, hesaplanamaz ve başkasına devredilemez bir dokunulmazlık içeren hayatın “her an”ını, yaşamanın “son an”ı gibi sahiplenerek, bir gün geleceği umulan hayatı yaşamayı beklemeyi reddetmektir.
“Üniversiteyi bitirmek o kadar da büyük bir şey değil. Her yıl yüzlerce insan mezun oluyor.” dedim dilimi tutamayıp. Bunun üzerine babamın yüzü asıldı.
Porsuk nehrinin geçtiği kadınlar
Hepsine yüzer kere rastladım en azdan
Umutsuz sevdalara tutulmak onlarda
Bozkıra doğru seyrele seyrele yaşamak onlarda
Verdi mi adama her şeylerini verirler
Ben gördüm ne gördümse kadınlarda
Porsuk nehrinin geçtiği
Kızılırmak parça parça olasın
Bir parça ekmek siyah, on kuruşluk kına kırmızı
Taş toprak arasında
yüzüme bakmasan da
yağmura düşürsen de gözlerini
gözlerime bakmasan da ne kadar
o kadar aydınlığın gökyüzüme uzanıyor
uykularımda nefesinin sıcaklığı
o kadar
hangi akşam kapımı çalan sen değilsin
sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi
İmkansız olan şeyler vardır bilirsin
Yaşlanmamak gibi, ölmemek gibi
Ve seni sevmemek cigan gözlüm
Mümkün değil ki
Çıkarıp atamam içimden
Neyleyim yer etmişin bir kere
Ne zaman elime bir kağıt alsam
Siner güzelliğin kelimelere
Yumsam gözlerimi seni seyrederim
Devamlı bir musiki kulaklarımda sesin
Mevsimler seninle başlar, seninle biter
Yıl oniki ay benimlesin
Ne zaman bir gemi görsem limanda
Alıp başımı seninle gitmek isterim
Umurumda değil bu oyunlar, bu düzenler
Anlasana; seni arıyor ellerim
İmkansız düşünmemek gecelerce seni
Ve sevmemek ömür boyunca, bir gün değil
*Başka çaremiz yok, beni unut* demiştin
Mümkün değil cigan gözlüm, mümkün değil.