her gün anıların üzerine birkaç kül tanesi daha konduruyordu; anılar ızgaranın altında henüz kor gibi kıpkırmızı yanıyor, ancak kurşuni tabaka zamanla gitgide kalınlaşıyordu.
Kitap alabilmek için gündüzleri birkaç kuruşu bin bir zahmetle kazanmış, geceleri de yorgun ve kasılmış sinirlerle ders çalışarak kimya öğrenimini birincilikle bitirmişti.
Artık daire kapanmıştı; dışarıda gürültülü bir işi, içeride huzurlu bir evi vardı, bir zamanlar olduğu kişiyi dört ya da beş yıl sonra artık anımsamıyordu bile.