Klasik tabirle, uzun zamandır okumak istedigim bir kitaptı. Kitap, genel olarak 20.yy Amerikası'nın toplumsal bir takım gerçekliğini yalın ve akıcı bir uslupla anlatılmaktadır. Zenci - beyaz arasındaki sınıfsal farklılıkları ve yoksul - zengin yaşamları arasındaki uçurumu konu edinmekle birlikte, hayallerin hayal olarak kaldıgı teması baskındır.. Yazar John Steinbec'in de geçmişe gezgin bir işçi olarak calışmış olması belki de bu romanın doğmasına direkt katkı sağlamıştır. Olaylar, iki gezgin işçinin bir ciftlikten kaçıp baska bir ciftlikte işe girmesiyle başlar. Bunlar,
Lennie( mental olarak geri kalmış, iri yarı cusseli fakat cok uysal. Küçük yumuşak tüylü nesneleri okşamayı sever. Bu bazen bir fare olsa bile... ama sevmeyi beceremez ki bir sekilde bu sevmeler başına dertler açar..Tek hayali bir ciftlikte bakabilecegi tavşanlara sahip olmak)
George (uzun yıllar beraber calıştığı Lennie'nin korumalığnı mecburen ustlenmis, yer yer bundan pişmanlık duysa da yine de bu durumdan vazgecmeyen sadık bir dost)
Kitap, bir çiftlikte neredeyse tek bir olay üzerinden final yapıyor. Ama sayfa sayısındaki kısa ömürlülüğünü barındırdığı alt mesajların zenginliğiyle kapatıyor. Kitap, okuyucuda başlangıçta eğlenceli bir serüven olacağı hissiyatı doğursa da sayfalar ilerledikçe dramatik bir hal alıyor.(bazıları ağlamasa bile en azından kirpiklerinin nemleneceğinden eminim)..
Dramın zirve yaptıgı sonlarda ise George yakın arkadaşı Lennieyi vurmak zorunda kalıyor (ya da bırakılıyor)
iyi okumalar dilerim.
“Bizim gibilerin ailesi yoktur. Biraz paraları olduğunda hemen harcayıp bitirirler. Onları düşünen tek bir kişi bile yoktur bu dünyada…”