Maksim Gorki , fırıncı çıraklığı yaptığı yıllarda Tolstoy’un bir hikayesini okurken öylesine kendinden geçer ki acaba içinde büyülü bir şey mi var diye kağıdı havaya kaldırıp bakar ancak beyaz sayfa üzerinde siyah harflerden başka bir şey göremez . Saf fırıncı çırağını ve diğer bütün
okuyucularını büyüleyen o şey sayfalar üzerindeki harflerden başka bir şey değildir
Vaktiyle , Birinci Türk Dili Kurultayı‘nda büyük edip Halit Ziya Uşaklıgil bir tebliğde , aydınlarımıza “Türkçeyi sevme dersi “vermişti. Demişti ki:
****
~Ben son devin, İpekiş’in kelebek kanadı kadar ince, zarif ,dört metrelik kumaş ile giyinmiş, başında küçük beresiyle, bir rüzgâr gibi ,kaldırımlar üzerinde seke SEK’e yürüyen rüzgar mı onu götürüyor; o mu rüzgarı sürüklüyor diye insan şüpheye düşüren haliyle de türkçe’yi gördüm ve sevdim.
Kurşun kalem yapan yaşlı bir adam yaptığı kalemleri satıcıya vermek için kutuya koyarken içlerinden birini kenara ayırdı ve “ona olabileceğin en iyi kalem olmak istiyorsan şu beş şeyi asla unutma!” diyerek şu öğütleri verdi:
-Hayatta başarılı olmak için öncelikle kendini, seni kullanmayı bilen bir kişinin ellerini almasına izin vermelisin.
-zaman zaman ucunu açacaklar ve bu sana acı verecek fakat daha iyi bir kalem olmak için buna katlanmalısın .
-yaptığın yanlışlara üzülme ,yeniden yazma fırsatın olacak daima. Bu fırsatları kaçırma !
- seni sen yapan en önemli parçanın, içindeki kurşun olduğunu unutma!
- üzerinde dolaştığın her yüzeyi kendine ait bir işaret bırakmalısın ve yazmaya devam etmelisin etmelisin
Evet , kadınlar huy yönünden erkeklerden daha zayıf , daha güçsüzdürler ama kimi durumlarda yalnızca erkeklerden değil , dünyadaki her varlıktan daha güçlü oluverdiklerini unutmamak gerekir.