Baskan, valinin bize tahil gönderecegini soyledi, fakat kimse bir sey göndermedi. Aslinda hiçkimse baskanin söyledigine inanmiyordu, ama inanmamaya da cesaret edemiyorlardi. Umudumuzu yitirirsek nasil yaşardık?
Gergekten zor bir yolculuktu. Fengxia'nn yüzüne bakmamaya çalistim; sadece yürüyordum. Rüzgar yüzüme dogru esiyor, boynumdan içeri giriyordu. Hava kararıncaya kadar yürudük. Fengxia elleriyle gömleğimi kollarindan tutmaya devam ediyordu, hiç sesi çıkmyordu. Aksam karanliğinda bir taşa takıldı ve yere düstü. Ayagini ovalamak için yere cömeldim, kollarinı boynuma doladi. Elleri buz gibi olmustu, cansiz gibiydi. Yolun geri kalan kisminda Fengxia'yı ben tasidim. Kasabaya varmistik. O ailenin evine yaklasica bir sokak lambasinin altinda durdum, Fengxia'yı yere indirdim ve ona baktim. Fengxia iyi bir cocuktu, o zaman bile ağlamadı . Sadece gözlerini açti koca koca ve bana bakti.
Yüzünü oksamak için elimi uzattim; o da benim yüzümü oksadi. Yüzüme dokundugunu hissettigim anda onu o aileye geri vermekten vazgectim. Fengxia'yı sırtıma aldım ve eve dogru yürümeye basladim. Incecik ellerini boynuma dolamisti, bir süre sonra sımsıkı sarıldı bana. Onu eve götürdüğümü biliyordu.
Longer idam edildikten sonra, yol boyunca soguk terler döktüm. Düsündükçe, Longer' in yerinde benim olabilecegim aklima geliyordu. Onun yerinde biz olsaydik, mirasyedi babam ve ben, asilacaklardan biri de ben olacaktim. Yüzümü ve ellerimi ovusturdum, her sey yerli yerindeydi. Ölmeliydim ama ölmedim, diye düsündüm. Savastan kagp kurtulmustum; eve döndügümde ise ölmek için yerimi Longer almist.
Atalarım doğru yerde yatıyor olmalıydı. Kendi kendime dedim ki: "Yasamaya devam etmek zorundasin!"
Gökyüzünün baska rengi de varmis,
Gec farkettim tasin sert oldugunu,
Su insani bogar, ates yakarmis..
Her dogan günün bir dert oldugunu,
Insan bu yasa gelince anlarmis...
Az gok uyandim sayilr. Aydim hadiselere sahit oldukça.
Sadece dilimde birkag slogan, inan kalbimde degil hiçbiri de
"Konustuklari gibi yasamayanlar, gün gelir, yasadiklari gibi de konusmaya baslarlarmis. Git buradan ve yalniz birak beni. Sana hic ama hic inanmiyorum.
"Anliyorum. Bana da kirgin misin ayni sekilde?"
"Bizler, aliskanlik olarak hep düsman sectigimiz kisilere kin güderiz. Oysa insani hayata küstürenler ve sukutuhayale ugratanlar, dost bildiklerinin arasindan çikmakta."
"Ne yapsam bir cikis noktasi bulamiyorum. Ya sen, sen buldun mu bari?"
"Bir arayisin acimasizca hirpalaysindan yorgun düser insan. Aslinda bu yorgunluk, bitmeyen bir dirilisin baslangicidir hayatta. Içinde bulundugun durumu dikkatle degerlendirmeyi basardigin an sıkıntılarından kurtulacaksin, diyor tuttugu notlarindan birisinde babam."
"Affedersiniz efendim, yordum sizi, ama bir sorum daha vardi.Seriat nedir sizce?"
"Bu kavramlarin lügatlerde tarifleri var evladim. Sen de hazira olma baskalari gibi. En azindan eve vardiginda liügatin sayfasini aç ve oku. Insanin kendisinin arastirmasi, daha etkili ve daha da inandiric olur. Ve sunu da unutma sakin! Insanlar bilmediklerinin düsmani olmuslardur. Bu her asirda böyle olmustur."
Mahcup bir kabulle gülümsedi Haluk.
"Haydi yeter bu kadar. Allah' a ismarladik."
Yollar
Korkma gonul, korkma sen!
Her gece sabah olur...
Her dogan gun kocayip,
Koca bir ziyan olur...
Al ki dizginlerini,
Eline kuheylanin,
Yoksa, yollar donulmez,
Korkunc bir serab olur...