Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Elif ceylan

Elif ceylan
@Elifmisali
Öğretmen
52 okur puanı
Haziran 2021 tarihinde katıldı
TUFAN Sami Babillilerin "Gılgamış Destanı"nın onbirinci tabletinin bulunması ve çözülmesinden bu yana yarım yüzyılı aşkın bir süredir, Ibrani yazıcıların anlattığı biçimiyle Kitab-ı Mu- kaddes'teki Tufan öyküsünün özgün olmadığı bilinmektedir. Bununla birlikte, Babil tufan mitinin kendisi de Sümer köken- lidir. Çünkü 1914 yılında Arno Poebel, Üniversite Müzesi'nin Nippur koleksiyonunda bulunan ve içeriğinin büyük bölümü tufan mitine ayrılmış altı sütunlu bir Sümer tabletinin üçüncü kısmını kapsayan altbölümünü özenle çevirmiş ve yayımla- 88 mıştır. Ne yazık ki bu parça tektir ve bugüne değin eşi bulu- namamıştır; ne Istanbul'da ne de Philadelphia'da kırık parçayı onarmaya yardımcı olacak hiçbir malzeme bulamadım."
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Serpilen unu yemeyen, Sunulan şarabı içmeyen, Erkeğin kucağından karısını kaçıran, Emziren ananın göğüsünden çocuğunu kaçıran varlıklardı. Inanna ölüler diyarından çıktı; Inanna ölüler diyarından çıkınca, Ulağı Ninşubur ayaklarına kapandı, Yerin dibine girdi, çaputlara büründü. Cinler kutsal Inanna'ya şöyle dediler: "Ey Inanna kentinin önünde bekle, onu sana getireceğiz." Kutsal Inanna cinleri yanıtladı: "(O) benim güzel sözlü ulağım, Tuttuğu sözleri taşıyanım, Emirlerimi yerine getirmemezlik etmez, Buyruklarımı geciktirmez, Göğü feryatla doldurdu benim için, Kutsal toplantı yerini benim için inletir, Tanrıların evinde benim için koşuşturdu, Gözlerini indirdi benim için, ağzını çarpıttı benim için, ile büyük...ni eğdi benim için, Bir yoksul gibi tek giysisine büründü benim için, Enlil'in evi Ekur'a, Nanna'nın evi Ur'a, Enki'nin evi Eridu'ya (doğru yola çıktı), Beni hayata döndürdü." 171
Sayfa 171Kitabı okudu
Gözleri hasta olanlar, güneşin ziyasınu inkar ederler;ağızları acı olanlar, tatlı suya acıdır derler. (işaratül icaz, 178)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Elif ceylan
@Elifmisali·Bir kitabı okumayı düşünüyor
Dine Karşı Din
Dine Karşı DinAli Şeriati
8.7/10 · 3.872 okunma
O zaman Ereşkigal ..., Ölüler diyarının başkapıcısı Neti'ye şöyle dedi: "Gel, Neti, ölüler diyarının başkapıcısı, Sana diyeceğim emre kulak ver. Ölüler diyarının yedi kapısının sürgülerini kaldır Ölüler diyarının “yüzü” Ganzir kapısının kurallar (Inanna) girdiği zaman, Yerlere eğilsin ..."
Sayfa 165Kitabı okudu
Reklam
Sümer kozmogonik görüşleri şöyle özetlenebilite 1. Başlangıçta ilksel deniz vardı; Sümerlerin bu denizi ezeli ve yaratılmamış olarak kabul etmiş olmaları mümkündür. 2. Ilksel deniz birleşik haldeki göğü ve yeri ortaya çıkardı. 3. Gök ile yer, katı öğeler olarak düşünülmüştü. Bununla birlikte, aralarında, ana niteliği genişlemek olan, onlardan çı- kan hava öğesi vardı. Böylece gök ile yer genişleyen hava öğesi tarafından ayrıldı. 4. Gök ile yerden daha hafif ve yoğunluğu çok daha az olan hava, Sümerlerce belki de havayla aynı maddeden olduğu düşünülen ayı meydana getirmekte başarılı oldu. Güneşin aydan doğduğu düşünülüyordu; yani, ayın havadan ortaya çı- kıp gelişmesi gibi o da aydan ortaya çıkıp gelişmiştir. 5. Gök ile yer birbirinden ayrıldıktan sonra, yeryüzünde bitki, hayvan ve insan yaşamı olanaklı hale geldi; yaşam hava, toprak ve su bileşiminin bir sonucu olarak düşünülmüş gibi görünmektedir; kuşkusuz güneş de buna dahildi. Yeryüzün- deki bitki ve hayvan yaşamının ortaya çıkışı ve üremeleri konusunda elimizdeki malzemeden bir şey çıkarmak ne yazık ki güçtür.
Sayfa 139Kitabı okudu
Gök ile yer dağından sonra, An (gök-tanrısı) Anunnaki'lerin (ardılları) doğumuna neden oldu, Aşnan (tahıl-tanrısı) adı henüz doğmadığından, henüz biçimlenmediğinden Uttu (bitki-tanrıçası) henüz biçimlenmediğinden, Uttu için hiçbir kutsal alan kurulmadığından, Hiç koyun yoktu, hiç kuzu inmemişti, Hıç keçi yoktu, hiç oğlak inmemişti, Koyun iki kuzusunu yavrulamıyordu, Keçi aç oğlağını yavrulamıyordu. Çunku bilge Aşnan'ın ve Lahar'ın (sığır-tanrısı) adını, Anunnakiler, buyük tanrılar, bilmiyordu, Otuz günlük... tohumu henuz yoktu, Kırk günlük ... tohumu henüz yoktu, Kuçuk tohumlar, dag tohumu, saf canlı yaratıkların tohumu henüz yoktu. Uttu henüz doğmadığından, (bitkilerin?) tacı henüz yetişmediğinden, efendi henüz doğmadığından, Ova tanrısı Sumugan henüz ortaya çıkmadığından, Insanoğlunun ilk yaratıldığı zaman gibi, Onlar (Anunnakiler) ekmek yemeyi bilmiyorlardı, Giysi giymeyi bilmiyorlardı, Koyunlar gibi ağızlarıyla ot yiyorlardı, Arklardan su içiyorlardı. O gunlerde, tanrıların yaratma odasında, Dulkug evlerinde, Lahar ve Aşnan biçimlendi; Lahar ve Aşnan'ın ürünlerini, Dulkug'un Anunnakileri yiyor, ama doymuyorlardı; Has ağıllarındaki sütü, ve iyi şeyleri, Dulkug'un Anunnakileri içiyor, ama doymuyorlardı; Has ağıllarındaki iyi şeylerin hatırına, İnsana sokuk verildi
Sayfa 139Kitabı okudu
(Ninmah) doğurganlığı olmayan bir kadın yaptı. Doğurganlığı olmayan bu kadını gören Enki, Onun yazgısını belirledi, "kadın evinde kalmasını yazgıladı. (Ninmah) erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bir varlık yaptı. Erkeklik organından yoksun, kadınlık organından yoksun bu varlığı gören Enki, Onun yazgısını kralın önünde durmak olarak belirledi.
Sayfa 134Kitabı okudu
İçerikleri açıklanabilirse çok aydınlatıcı olacak birkaç kı- rık dizeden sonra şiir, Enki'nin, insanın yaratılışı onuruna tanrılara verdiği bir ziyafeti anlatır. Bu ziyafette Enki ve Nin- mah çok fazla şarap içer ve çakırkeyif olurlar. Bunun üzerine Ninmah denizin dibinden bir parça kil alır ve altı değişik tipte bireyi şekillendirir, Enki de onların yazgılarını belirler ve on- lara yiyecek ekmek verir. Yalnızca son iki tipin nitelikleri okunabilmekte; bunlardan biri kısır kadın ve diğeri cinsiyet- siz ya da hadım tiptir. Dizeler şöyle: (1)
Sayfa 133Kitabı okudu
Insanın yaratılışı konusunda bilinen en eski görüşler Ibra- nilerin ve Babillilerin görüşleridir; Birincisi Tekvin kitabında anlatılır, ikincisi Babillilerin “Yaratılış Destanı”nın bir parçasını oluşturur. Kitab-ı Mukaddes'teki öykülere göre ya da en azından bunun yorumlarından birine göre, insan, bütün hay- vanları yönetmesi amacıyla kilden biçimlenmiştir. Babil mi- tinde, insan, en baş belası tanrılardan birinin bu amaçla öldü- rülmesiyle onun kanından yapılmıştı; yaratılış nedeni temelde tanrılara hizmet etmesi ve ekmekleri için onların yerine çalış- masıydı. İbrani ve Babil yorumundan bin yıl önceye tarihle- nen Sümer şiirimize göre, Babil yorumunda olduğu gibi kil- den biçimlenen insanın yaratılış amacı, yine, tanrıların geçim- leri için emek harcamak zorundan kurtarmaktı.
Sayfa 132Kitabı okudu
Reklam
Ente dişi koyunlara kuzular işi keçileri oğlaklar doğurttu, İnek ve buzağıyı çoğalttı, kaymağı ve sütü bollaştırdı, Ovada, yaban keçisini, koyunu ve eşeği sevindirdi, Gökyüzünün kuşlarına engin yeryüzünde yuva kurdurdu, Denizin bataklıklara yumurtalarını koydurdu, bahçelerinde ve bağlarda balı ve şarabı bolarttı, Yetiştikleri her yerde ağaçlara meyve verdirtti, Karıklar .... Tahıl ve ürünleri çoğalttı, lyi huylu bakire Aşnan gibi (tahıl tanrıçası) gürbüzleşmelerini sağla- dı. Emeş ağaçları ve tarlaları var etti, ahırları ve ağılları genişletti, Çiftliklerde ürünleri çoğalttı, toprağı kapladı, Evlere bol ürün girmesini, ambarlara tepeleme yığılmasını sağla- di Ama esas görevlerinin niteliği neyse, iki kardeşin arasında şiddetlı bir kavga çıkar. Tartışmalar yaşanır ve sonunda Emeş, Enten'in tanrıların çıftçısı" olma iddiasına meydan Okur. Böylece Enlil'in önünde durumlarını ifade ettikleri Nippur'a giderler. ..... Bu mit Kutsal kitaptaki Habil - Kabil öyküsünün günümüze ulaşmış en yakın Sümer karşılığıdır, buna karşın cinayetle değil uzlaşmayla sonuçlanır.
Enlil... kentten ayrıldı, Nunamnir (Enlil'in adlarından) ... kentten ayrıldı. Enlil yürüdü, Ninlil peşinden gitti, Nunamnir yürüdü, genç kız peşinden gitti, Enlil kapının adamına şöyle dedi: "Ey kapının adamı, kilidin adamı, Ey sürgünün adamı, som kilidin adamı, Kraliçen Ninlil geliyor; Sana beni sorarsa, Nerede olduğumu söyleme." Ninlil kapının adamına yanaşıı: "Ey kapının adamı, kilidin adamı, Ey sürgünün adamı, som kilidin adamı, kralın, nereye gidiyor?
O günlerde ana, dünyaya getirdiği genç kıza öğüt verdi, Nunbarşegunu Ninlil'e öğüt verdi: "Duru ırmakta, ey kız, duru ırmakta yıkan, Ey Ninlil, Idnunbirdu ırmağının kıyısı boyunca yürü, Işıltılı gözlü, efendi, ışıltılı gözlü, Yüce dağ,' Enlil baba, ışıltılı gözlü, görecek seni, Çoban... yazgıları belirleyen, ışıltılı gözlü görecek seni, O ..., öpecek seni." Ninlil annesinin öğütlerini tutar ve sonuç olarak Enlil'in "tohum"uyla döllenip ay-tanrısı Nanna'ya gebe kalır. Ondan sonra Enlil ölüler diyarına gitmek üzere Nippur'dan ayrılır
Eğer doğru olarak yorumlamışsa, bu şiir bize bir tanrının başkalaşımının bilinen ilk örneğini vermektedir. Enlilin( hava tanrısı erk), üç yer altı tanrısı (Nergal, Ninazu, ve adı okunmayan bir tanrı) ile karısı Ninlil'i gebe bırakırken üç ayrı kişiliğe girdiği kabul edilir.
Güneşin batışı şöyle betimlenir: Başını anası Ningal (Ay tanrısı Nanna 'non eşi Ningal' de ay tanrısıdır) 'in göğsüne doğru uzatmış, gidiyor Utu( güneş tanrısı)
372 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.