Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Emre Güneş

Sıradan insan ancak mecbur kaldığı zaman, duygularının farkına varır.Savaşçı her durumda, her şeyin farkında olmayı amaçlamıştır. “Savaşçı karar vermeden önce düşünür,inceler, gözden geçirir,acele etmez, her şeyi hesaba katar ve ortama getirdiği bilinçten tümüyle sorumluluk alır”
Reklam
Başkalarının nasıl varolduğuna bakarak kendi varoluşunu başkalarının varoluşuyla kıyaslayarak yaşayan kişi, yabancılaşma duygusu içine girer
Hatırlıyor musunuz, algıdan bahsederken, hem vazo, hem de iki insan portresi olarak algılanan bir resim vardı? Evet hatırlıyorum. O resimde vazo mu, yoksa insan yüzümü göreceğinizi belirleyen temel faktör, neyi zemin olarak kabul ettiğinizdi. Eğer, beyazı zemin kabul ederseniz başka, siyah zemini kabul ederseniz, bir başka algılıyordunuz. Sıradan insan sonsuz yaşamı zemin kabul ederek günlük yaşamını anlamlandırırken, savaşçı, her an ölüm bilincini zemin kabul ederek günlük yaşamını anlamlandırıyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aklın doğru, kalbin fesat olduğu hâllerde hem akıl hem kalp zarar görür ve ikisi de yoldan çıkar. Kalbin temiz, aklın yanlış yollarda olduğu durumlarda da insanın istikametini büsbütün kaybetmesi işten bile değildir.
İnsan,düşünebildiği ve düşüncesini ifade edebildiği oranda beşeriyet makamından insaniyet makamına doğru yol alır. Bu yüzden kelime ve kavramlar sıradan bir araç olmanın ötesinde bizi insan yapan unsurların başında gelir. Düşünmek dil aracılığıyla insan olma vasfımızı kazandığımız temel eylemdir. Bundan yoksun olmak, İnsanlığımızdan çok şey eksiltir
Reklam
Düşünmek Çileli bir iştir; insanın zihinsel konfor alanından çıkartır. Rahatını bozar. Sorgulamayı öğretir. Görünenin ötesine geçme ne anlama geldiğini anlatır. Gerçek fikirlerin bir zihin jimnastiği yahut dil oyunu değil, varoluşsal bir yolculuk olduğunu işaret eder. Düşünmenin değişmek olduğunu gösterir.
Varlığın mânâsını kavramadan anlamlı nir hayat yaşamak mümkün değildir
Bakabiliyorsan, gör. Görebiliyorsan, fark et.
Bütün insanlar akıl hastasıdır; ama en ağır akıl hastası olanlar; kendilerinde farkına varmadıkları akıl hastalığı belirtilerini başkalarında görmek isteyenlerdir
Acının salt tarifi bu olmalı
Onu aklımdan çıkaramıyordum. Acı çekmek ne demekmiş asıl şimdi anlıyordum. Acı çekmek bayılana dek dayak yemek değildi. Ayaktaki cam Kesiğine eczanede dikiş attırmak değildi. Asıl acı, kalbi baştan aşağı sancılara boğan, insana sırrını kimselere anlatmadan ölmeyi arzulatan bir şeydi. Kolları, başı hep dermansız bırakan, yastıkta öbür yana dönmek isteğini bile söndüren bir şey.
Sayfa 169
Reklam
Anlamak için birçok kez okumam gerekse de güzel sözmüş :))
Şimdi ile geçmiş arasındaki fark, şimdinin bilincinin, geçmişin kendine dair farkındalığının gösteremediği biçimde ve ölçüde bir geçmiş farkındalığı olmasıdır.
“Hani bakara suresinin sonunda şu anlama gelir ayetler vardır ya, ben onları resmetmek isterim en çok: Ya Rabbi, bizi unuttuklarımızdan ve hatalarımızdan dolayı sorguya çekme. Allah’ım, bize öncekiler gibi kaldıramayacağımız yükü yükleme. Bizi, suçlarımızı,günahlarımızı af ve mağfiret eyle! Bize merhamet buyur, Yaa Rabbi
Körle gören bir olmaz, Karanlık ile aydınlık da bir olmaz. Gölge ile sıcak yer de bir olmaz Ve dirilerle ölüler de bir olmaz.
Siz ne düşünüyorsunuz ? :)
Aşk mı insanı budala yapıyor, yoksa yalnızca budalalar mı âşık oluyor ?
65 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.