Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Serpil

Kırkına kadar, yaşadığımız her olayın bir yeri, bir önemi , bir anlamı vardır. Kırkından sonra tempo inanılmaz biçimde hızlanır. Bir bakarsınız daha dün olduğunu sandığınız bir şey on beş yıl önce geçmiştir. Bir bakarsınız kucağınıza aldığınız çocuklar kocaman delikanlılar, kızlar oluvermiştir.Bir bakarsınız siz de altmış beş yaşına gelmişsiniz. İşte yaşlılık o sırada başlar. Yetmiş beşine kadar ağır ağır, yetmiş beşinden sonra hızla yaşlanırsınız ...
Reklam
Dokunulmaz olduğuna körü körüne inanmak.Oysa görüyorsun da , birileri kanser oluyor,birilerinin ülkesi yıkılıyor başına,birilerinin en sevdigi ölüyor,yalnız mutsuz birileri. Ama işte o birileri hep başkaları . Sen zaten yaşlanmayacaksın,sihirli bir fanusun içinde, öyle korunaklı, öyle genç, öyle yenilmemiş hiç ...
Sayfa 105Kitabı okudu
Sanırım insan yaş aldıkça geçmişin her konuda şu andan daha iyi olduğunu düşünmeye başlıyor. Bir yüzyıl önceki yaşlılar iki yüzyıl öncesini özlüyor, iki yüzyıl öncekiler üç yüzyıl öncesini özlüyor. Her dönmede bir "andan memnuniyetsizlik" var.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Başkaları, sandığımız kişi olmadığımızı hatırlatmak için giriyor hayatlarımıza. Biz kendimizi aşağı yukarı bir şeylerle tanımlarken, onlar bize başka bir yüzümüzü gösteriyor. Kendi gerçeğimizin dışına çıkıp bakıyoruz ve öyle ya da böyle kabul ediyoruz yeniden tarif edildiğimiz hali.
Sayfa 151Kitabı okudu
Önünde yine kapanırsa kapılar, bitenin hayatın olmadığını, sadece hayatlarından ilki olduğunu, bir başkasının başlamak için sabırsızlandığını söyle kendine açıkça. Atlayıver hemen bir tekneye, koca bir şehir bekliyor seni.
Sayfa 118Kitabı okudu
Reklam
"Olmasını canı gönülden istediğin çok büyük bir dileğin varsa Tanrı'dan onu gerçekleştirmesini istersin.Ama onu gerçekleştirirken Tanrı'ya nasıl bir yol izlemesi gerektiğini söyleyemezsin...
O zamanlar gökyüzü o kadar alçaktı ki hiçbir insan dik durmaya cesaret edemezdi...
Genç bir kadın olarak her an yoldan çıkabilir, yoldan çıkartabilirdim.En ne idüğü belirsiz, en saman altından su yürüten, en tehlikeli türüydüm doğanın ve insan soyunun. Önüne gelen terbiye etti beni, önüne gelen akıl verdi, şekil verdi, ayıpladı, azarladı, utandırdı, kınadı, cık cıkladı, bakışlarıyla ezdi, gözleriyle süzdü olmuşmuyum olmamış mıyım, bu topluma layık mıyım, yeteri kadar hanım hanımcık, yeteri kadar iffetli, yeteri kadar ölçülü, maharetli, yeteri kadar sessiz, dilsiz, yeteri kadar istedikleri gibi...
Sayfa 117Kitabı okudu
...yaşlı insanların önemli olmayan şeyler konusunda bellek kaybına uğramaları,oysa kendilerini gerçekten ilgilendiren şeyleri pek ender unutmaları da hayatın bir zaferi .