Toprak Ana, yazarın en güzel romanlarından biri olmakla birlikte en duygusal, en çarpıcı eserlerinden biri olmuş. Kitapta, Kırgız köyünde yaşayan bir kadın olan Tolgonay'ın başından geçen hikayeyi Toprak Anayla dertleşerek, içini dökerek anlatışını görüyoruz.
İkinci Dünya savaşı sırasında yaşanılan olaylar üzerinden, geride kalanların yaşadıkları acılar, olaylar, duygu dolu anlara şahitlik ediyoruz. Benim çoğu yerde gözlerim doldu, yer yer de yaşanılanların gerçek olması dolayısıyla ağladım. İnsanın sevdiklerini tek tek kaybetmesi, hepsi için ayrı acı duyması, sabretmesi çok acıydı ve çok zordu. Kitap sizi içine çekiyor, o zamana götürüyor ve elinizden bırakamayarak devam ediyorsunuz. Sonuç biraz belli olsa da, umut fakirin ekmeği diyerek sayfaları çeviriyor ve bir umut okuyorsunuz.
Toprağa duyulan saygı ve sevgi ayrıca güzel işlenmiş. Kendilerine yetmeyen buğdayın, hasadın cepheye askerlere gönderilmesi için kadınların, çocukların uğraşı, çabaları çok etkileyiciydi. Daha buna ilaveten yaşanan olaylar, acılar, bir takım durumlarla (spoiler vermeden) sizin kitapta kalmanıza sebep oluyor. Birçok duyguyu aynı anda yaşayacağınız bu eserle tanışmadıysanız, geç kalmayın derim. Evet daha ne diyeyim okuyun arkadaşlar!