Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gökhan

Empati, içimizdeki insaniyetsizlikle aramıza duvar ören bir engeldir.
Reklam
Hayatta kalabil­mek için sahtekârlıkla yaşamayı çok erken öğreniyoruz. Ta­rif edilmez bir acıya katlanabilmek için görmemeyi öğreni­yoruz.
Ben bir kenti, o kentteki kitapçı dükkânlarına göre değerlendiririm. Peter Weiss

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kültür bir şeye cesaret edebilme sorunudur. Okumaya cesaret edebilme, bir görüşe inanmaya cesaret edebilme, görüşlerini açıklayabilme cesaretidir. Peter Weiss
Zulüm bir alışkanlıktır; insanda bu alışkanlığın kökleşmesi, sonunda hastalığa dönüşmesi mümkündür. Sarsılmaz inancıma göre, en iyi bir insan bile alışkanlıkla, sanki bir hayvanmış gibi kabalaşıp o derece aptallaşabilir. Kanla, kudretle mest olur; hoyratlığı, ahlaksızlığı, içindeki kötülüğü büsbütün geliştirir; aklı, duyguları kesinlikle doğal olmayan hareketleri yadırgamaz ve sonunda bundan zevk almaya başlar. Bir zalimde hem insanlık, hem de vatandaşlık tamamıyla yok olmuştur; yeniden onurlu bir insan olması, pişmanlık duyup eski hayatına dönmesi hemen hemen imkânsızdır artık. İşin asıl kötü yanı, böyle bir başına buyrukluk kolayca topluluğa sirayet edebilir; kudret, son derece ayartıcı bir şeydir. Toplum da böyle bir etkiye kayıtsız kalırsa, bu alışkanlığın toplulukta kökleşmesi işten bile değildir. Kısacası, bir insana kendi benzerine fiziksel ceza verme hakkının tanınması topluluğun yaralarından biridir; bu yara bir yandan o topluluktaki özü ve vatandaşlık duygusunu kemirirken, öte yandan önüne geçilmez bir düzensizliğe de yol açar.
Reklam
Kütüphaneden alıp okuduğumuz ve zihnimizi canlı tutan kitaplar olmasaydı, bu sistem varlığımızı tamamen köreltebilirdi. ~ Balzac ~
Şiddetin, kurbanından duyduğu korku, çoğu zaman kurbanın şiddetten duyduğundan büyük olur.
Tehlike bir denek taşıdır. Hayatın vasat ve ılımlı hallerinde ayırt edilmez bir şekilde karışmış olan “insanın cesareti ve korkaklığı” bu sınamada birbirinden ayrılır.
Kitaplar sessizdir ve insanı sıkboğaz etmezler...
Bütün tutkuların kaderi, günün birinde gevşemektir; her türlü bağnazlığın varabileceği nokta, günün birinde kendi başını yemektir.
Reklam
Kitap zevki zekâ ile birlikte artıyorsa, görüldüğü gibi, bu zevkin tehlikeleri de zekâyla birlikte azalır. Özgün zekâ, okumayı kendi kişisel işleyişine bağlı kılmayı bilir. Okuma, onun için eğlencelerin en soylusundan, özellikle en soylulaştırıcısından başka şey değildir, çünkü sadece okuma ve bilme yoluyla zihin “en görgülü hali”ne kavuşur. Duyarlığımızın ve zekâmızın gücünü ancak kendi içimizde, ruhsal yaşamımızın derinliklerinde geliştirebiliriz. Ama bizim zihinlerimizin “görgüsünün” eğitilişi öteki okumuş zihinlerle ilişki içinde olur. Okumuşlar, her şeye karşın, nitelikli zekâlar olmayı sürdürür ve bazı kitapları, edebiyat biliminin bazı özelliklerini bilmemek, bir dehada bile entelektüel eksiklik işareti olarak kalacaktır. Düşünce düzeyinde bile seçkinlik ve soyluluk, bir tür görenek masonluğundan ve geleneklerin mirasından oluşur.
392 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.