"Bir şeyi hissetmek son derece doğaldır, hayatın bir parçasıdır. Pozitif ya da negatif hic fark etmez. Hissettiginiz şeyi ne kadar uzun süre taşıyacağınız ise BiR
SECENEKTIR."
Hayat yolculugumu bir yetiskin ciddiyetinde değil de, bir çocuk umursamazlığının içinde yaşardım
Hastalık olan ciddiyettir. Köreltir, yorar, yalnizlastirir, ciddiyet.
Yasar Kemal ne güzel söylemisti şiirinde:
“Gülümse bitsin karanlık
Gülümse karamsarlari şaşırt.
Gülümse güller açsın yüzünde
Gülumsemenle yayılsın ışık”
Daha çok dağa çıkar, daha çok nehre girer ve daha cok gün batimi izlerdim. Daha çok gerçek sorunum ve daha az hayali sorunum olurdu."
"Yoluna kim yoldaşlık ederse etsin, aslinda kendinden baska yaslanabileceğin hiç kimse yoktur."
Hatta senden baska hiçbir sey olmadigini anlamasın. Ne baban, ne paran, ne aile ismin... Bunlar bile yok aslinda senin yolculuğunda. Sen varsın
Yakın zamanda yengeç taşınan sepetlerde ve kovalarda kapak olmadığını öğrendim. Bir araştırayım dedim. Hiç kovaya konulmuş bir yengece denk geldiniz mi bilmiyorum. Kovaya konulmuş bir yengeç sepetten cidden rahat bir sekilde çıkabiliyor. Ancak kovaya bir yengeç daha koyunca ve bu sayı arttıkça kovadan çıkmak isteyen yengeçler diger yengeçler tarafindan aşağıya çekiliyor. Böylece sepetten hiçbir yengeç çıkamıyor. Ne kadar da tanidik! Bu yüzden yengeç sepetlerinin kapağı olmuyor. Çünkü yengeç kardeşler de, biz insanlar gibi birbirlerini yukarı itmek yerine, aşağı çekerek engellemek derdinde.
Russell'in su sözünü hatırlayalım..
"Dilenciler milyonerleri değil,
kendilerinden daha başarılı dilencileri kıskanırlar."