-“Öldü, biliyorum! Bilmediğimi mi sanıyorsun? Ama, onu yine de sevebilirim, değil mi? Bir insan öldü diye onu sevmekten vazgeçmek zorunda mısın, Tanrı aşkına; özellikle de, hayatta olanlardan bin kez daha iyi kalpli bir insansa?”
Tanrı dünyaya müdahale etmiyordu. Bizi bizimle başbaşa bırakmıştı. Bize mesajını vermiş, ona ulaşmak için izlememiz gereken yolu göstermişti. Günahlara karşı direnmek, karanlıktan kurtulmak elimizdeydi. Uzun lafın kısası başımızın çaresine bakmalıydık. Bu bizim güçlülüğümüz, yüce gönüllüğümüzdü..
Tüm dünya nereye kayboldu böyle benim doğum günümde? Nerede Moskova'nın elektrikli sokak lambaları? İnsanlar, gökyüzü nerede? Hiçbir şey yok pencerelerin ardında! Karanlık dışında..